Kategoriler: YazarlarYeşeriyorum

İstanbul için de yerinden yönetim şart – İkbal Polat

Yazar:
Konuk Yazar

Bizler “özerklik” kavramıyla Kürt Sorunun çözümü noktasında haşır neşir olduk. Niye? Çünkü Kürt halkının talepleri vardı, kimliğinin tanınması, ana dilinde eğitim hakkı ve kendilerini yönetme talepleri gibi. Özerklik konusu da kendilerini yönetme taleplerinin tercümesi olarak gündeme geldi ve yerinden yönetimin güçlendirilmesi olarak tarif edildi.

Kürt Hareketi, özerklik ya da yerinden yönetimin güçlendirilmesi talebini her zaman Türkiye’nin demokratikleşmesinin bir gereği olarak ele aldı. Ve iyi de yaptılar. Sayelerinde bizlerin de gündemine girmiş oldu.

Ve bugün 3. Köprü, Taksim Geziye yapılmak istenen Topçu Kışlası Projesi gibi birçok konuda tekrar gördük ki yerinden yönetim şart.

Sadece Kürt haklının taleplerinin karşılanması için değil Türkiye halklarının taleplerinin karşılanması için de.

Taksim Gezide binlerce insan meydanlarına sahip çıkıyorlar.

Düşünsenize bir kentin meydanının geleceği hakkında kararı merkezi hükümet veriyor.

Kentin gelişimini etkileyecek 3. Köprü gibi projelerin kararı, bölgenin gelişim dinamikleri hesaba katılmadan merkezi yönetim tarafından alınıyor.

Karar süreçlerinin merkeziyetçi anlayışla şekillendiği, bir gecede düzenlenen yasal düzenlemelerle hukukun nasıl düzenlediği hakkında yığınla örnekler sıralayabilirim.

Ve tüm bunlardan çıkacak olan sonuç, Türkiye’nin bu kamu yönetimi anlayışı ile demokratik ve adil yönetilemeyeceği olacaktır.

Karar vericilerin demokratik mekanizmalarla denetlenmediği, süreçlerin şeffaf ve katılımcı olmadığı, değişen ve dönüşen siyasal ve toplumsal taleplere cevap verilmediği bir kamu yönetimi anlayışının geleceği yoktur.

Dolayısıyla Taksim’deki düzenlemeye, İstanbul’da 3. Köprü’ye karşı yükseltilmesi gereken talep, yeni bir kamu yönetimi anlayışı ile yerinden yönetim olmalıdır.

Tartışmanın özü meydanları ve kentleri kim, nasıl, hangi mekanizmayla yönetecek üzerinedir.

İstanbul’da halkın yönetime katıldığı güçlü bir yerinden yönetim süreci inşaa edilmesi gerekmektedir.

Aksi takdirde Başbakanın iki dudağı arasından berlilenen projelerle yaşam alanlarımız gasp edilmeye devam edecek. Gasp projelerine tarihimizin ünlü katliamcılarının adının verilmesi ise işin cabası…

İkbal Polat

İkbal Polat
Paylaş
Yazar:
Konuk Yazar

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024