Fotoğraf: Rosatom
Dokuz gün önce Türkiye’yi sarsan Kahramanmaraş depremlerinin ardından, afet bölgesi ve çevresinde yer alan güç santrallerine yönelik endişeler nedeniyle gözlerin ilk çevrildiği yerlerden biri Akkuyu oldu.
Jeofizik Yüksek Mühendisi ve TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Erhan İçöz, İskenderun körfezi ve Kıbrıs çevresinde uzanan faylarda enerji birikimi olduğuna dikkat çekerek, riskleri Yeşil Gazete için değerlendirdi.
İçöz, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne dair radyasyon etkisi ve radyoaktif atık sorunu dışında en büyük endişelerden birinin deprem olduğunu ifade ederek, “İskenderun körfezinde Kıbrıs’ın kuzeyine ve güneyine doğru iki çatal halinde bir fay var. Burası da tam Akkuyu’nun karşısı. Bu faylarda da stres ve enerji birikti. Bunların da kırılması halinde bu sefer Akkuyu’nun bulunduğu yerde hem çok ciddi hasarlar oluşabilir, hem tsunami oluşabilir” dedi.
Reaktörlerin soğutma suyu ve enerji nakil hatlarının da bir deprem durumunda büyük riskler teşkil edebileceğini aktaran İçöz, “Akkuyu NGS’nin bir şekilde aksamaması gerekir. Çok kısa süreli bir aksama bile burada zincirleme reaksiyonlara sebep olur” diye konuştu:
Diyelim ki bir deprem oldu; Akkuyu’daki ünitelere saatte 220 bin ton su çekilecek. Bu suyun çekilememesi durumunda, o nükleer santralin hayatta kalabilme şansı yok. Bu da korkunç bir felaket getirir, Çernobil gibi olur. Nükleerin radyasyon etkisi, atık sorunu gibi şeyler dışında bir de böyle endişelerimiz var.
Akkuyu NGS’de ne inşaat sırasında atılan adımlar ne de yaşanan gelişmelere dair şeffaf bir tutum sergileniyor. Yeterli bilginin sağlanamaması, sürecin şeffaflıktan uzak yürütülmesi ve sahada farklı alanlarda birçok kaza ve aksaklığın yaşanması, yapılan açıklamalara güvensizlikle yaklaşılmasına sebep oluyor ve endişeleri artırıyor.
İçöz, Pazarcık ve Elbistan depremlerinin ardından Akkuyu NGS’nin durumunun da muğlak olduğuna dair endişesini dile getirdi: “Akkuyu Nükleer Santrali tam bir kapalı kutu, depremde ne olduğunu bilmiyoruz. Açıklamalarda herhangi bir hasar olmadığı söyleniyor ama doğru mu bilmiyoruz.”
İçöz, bilim insanlarının yıllardır depreme dair uyarılar yaptığını ancak hükümetin politikalarını oluştururken bilime kulak vermediğine değinerek, şu anda ülkenin tedbir almamış olmanın ve yoğun inşaat faaliyetlerinin yürütülmesinin sonuçlarını ağır şekilde ödediğine işaret etti:
“Deprem olmadan önce önlem alınır. Olduktan sonra ceset torbası vermek gidenleri geri getirmiyor. Ama eğer bilim insanlarına değer verilip, bilim insanlarının uyarıları dikkate alınıp, gerekli önlemler alınsaydı, bu depremler bu kadar can ve mal kaybına sebebine neden olmazdı. Can derken sadece insandan bahsetmiyorum, hayvanlar da öldü. Bir de on yıllara yayılacak kadar kirlilik oluştu. Bütün o molozlar kaldırılacak, nereye konulacak? Konulduğu yerde sürekli rüzgarın etkisiyle tozlar nerelere yayılacak. Bunların içerisinde akciğer zarı kanserine yol açan asbest de var. Bu kadar büyük tehlikeler var. İzmir’de depremde yıkılan binaların enkazları Güzelbahçe yakınlarında bir yere yığıldı. Bunlar tozuyor ve etrafa yayılıyor. Bunlar plansız programsız yapılaşmanın, hiç durmadan inşaat yapmanın doğal sonuçları.”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…