İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından hazırlanan raporda 2011’in ilk dokuz ayında iş kazaları nedeniyle 396 işçilin hayatını kaybettiğine dikkat çekilirken, sorunun rekabet piyasası nedeniyle işçi güvenliğini önemsemeyen devlet ve şirketlerde olduğu ifade edildi.
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, 2011’in ilk dokuz ayında iş kazalarında 396 işçinin öldüğünü, 2453 işçinin ise yaralandığını açıkladı.
Çeşitli sektörlerde meydana gelen iş kazaları ve sonuçlarını her ay raporlaştıran İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, dokuz ay içinde en çok kazanın Eylül’de gerçekleştiğini açıkladı. Meclis verilerine göre eylülde meydana gelen iş kazalarında 56 işçi hayatını kaybetti, 686 işçi ise yaralandı.
Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) haberine göre, özellikle İstanbul, Kocaeli, Zonguldak, İzmir, Ankara, Adana, Eskişehir, Tekirdağ, Malatya, Bursa, Konya ve Maraş gibi sanayi merkezlerinde yoğunlaştığı yerde görülen iş kazaları, daha çok tersane, maden, inşaat, enerji, metal, çimento, mevsimlik tarım, tekstil ve deri iş kollarında meydana geldi. Yüksekten düşme, ezilme, zehirlenme, yanma ya da mevsimlik işçilikte sık görüldüğü gibi trafik kazalarının, ölüm ve yaralanmalara yol açtığının ifade edildiği raporda, işçilerin ağır ve uygunsuz koşullarda çalıştığına dikkat çekildi.
“Şirket ve devletler iş güvenliğini önemsemiyor”
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi üyesi, akademisyen Berna Güler Müftüoğlu, rekabet üzerine kurulu piyasa sisteminde işverenin maliyeti en aza indirmek için işçinin iş güvenliğini önemsemediğini söyledi. Esnek istihdam, az sayıda işçiyle çok iş çıkarma çabası, uzun çalışma süreleri sonucu oluşan iş kazalarında ölüm ve yaralanmaların önünün açıldığını ifade eden Müftüoğlu, “Piyasa sistemi gereğince rekabet içinde olan devletler ve şirketler maliyeti minimalize etmek adına iş güvenliğine dair hiçbir bir şey yapmıyor” dedi.
Türkiye genelinde sendikal örgütlülüğün yüzde beş civarında olduğuna dikkat çekerek çalışma hayatındaki sorunlar karşısında farkındalık yaratılması gerektiğinin altını çizen Müftüoğlu, işçi sağlığı ve iş güvenliği için mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
Müftüoğlu, aksi takdirde tepkisizliğin kazanılmış hakların da kaybına yol açacağı uyarısında bulundu. Müftüoğlu, “Bu konuda güçlü bir baskı mekanizması oluşturulamazsa, ‘sosyal hak’ denen bir şeyimiz kalmayacak” dedi.