İpte çamaşır yoksa, yıkım var

Numara 29’un giriş katındaki Jirary Zincirci, ne mal sahibi, ne kiracı ama 30 yıllık Tarlabaşılı. Şimdi onu küçücük odasından çıkartıyorlar ama gidecek yeri yok.

Bianet’ten Nilay Vardar’ın haberine göre;

Karakurum, Halepli Bekir, Tavla, Fıçıcı Abdi, Sakızağacı caddeleri bomboş.

Tarlabaşı’nda evlerin terk edilmişliğini anlamak için yanlarına kadar varıp, kırık kapı ve camlarına, çöplük dolmuş içlerine bakmaya gerek yok; şöyle uzaktan mahalleye girdiğinizde, evler arasında çamaşır asılı olmayan binalar boşaltılmış demek.

Sakızağazı caddesinin de son sakinleri gitmeye hazırlanıyor.

Numara 29’un giriş katındaki Jirary Zincirci, ne mal sahibi, ne kiracı ama 30 yıllık Tarlabaşılı.

Eskiden apartmanın kapıcılığını yapan 65 yaşındaki Zincirci, bunun karşılığında giriş katındaki küçücük bir odaya yerleşmiş.

İki metrekarelik küflü odasında, yatağı, demliği, televizyonu, kedisi ve mahallenin davetsiz kedileriyle kendi halinde dertsiz, tasasız yaşıyor. Pek bir masrafı yok; komşular yemeğini, sigarasını veriyor.

Ama oturduğu binadaki herkes gitti; artık kapıya kilit vurulacak.

Üç, dört gün içinde odasını boşaltmak zorunda kalacak; her gün “yetkili” birileri gelip, “çık da çık” diyormuş.

Zincirci, nereye gideceğini bilmiyor; çünkü gidecek bir yeri yok.

30 yıl boyunca devletle de çok işi olmamış, eski tip nüfus cüzdanını bile dün berber Ali ile yenilemiş.Yani öylesine kendi halinde bir hayat sürüyor. Şimdi sinir ve üzüntüden elleri titriyor, ara sıra ayağa kalkıp “ben ne söyleyeyim” deyip, yine yerine oturuyor.

“Yaşlıyım, hastayım ama ufak tefek  işler yaparım” diyor, “yeter ki başımı sokacak bu odanın yarısı kadar bir yerim olsun”.

Belediye, kaymakamlık, kimse ilgilenmemiş; “zaten mal sahipleri, kavga gürültü çıktılar, beni mi düşünecekler” diyor. Zincirci, “bir avuç Ermeni kalmışız, devlet sahip çıkmıyor” derken bir yandan da Ermeni cemaatine de sitem ediyor.

Umudu yok ama sesleniyor gene de, “Küçücük bir oda, bu yaştan sonra ben ne yaparım sokakta.”

Kapıya kadar uğurluyor beni Jirary Zincirci, ben ne söyleyeceğimi düşünürken o imdadıma yetişiyor; “geldin, ilgilendin, sağol” diyor.

Apartmanın karşısındaki 30 yıllık berber Ali’ye gidiyorum, taa Eyüp’ten gelen müşterisinin saçlarını kesiyor. Ali kiracı, mal sahibi mahkemelik, şubat ayında karar çıkacak, o da dükkanı boşaltacak. Taksim’den başka yerde çalışmaya niyeti yok.

Müşterisi çıkarken, tedirgin bir şekilde “aman ha taşınınca yeni yerini haber ver” diyor.

Bakkal bir kadın, dükkanını yeni taşımışken binanın yıkılacağını öğrenmiş, şimdi zaten doğru düzgün iş yapamazken, her an çıkarılmayı bekliyor. Kunduracı Ali de aynı sokağın yıkılacak bölümünde kiracıymış, sonra sokağın üst kısmındaki başka bir dükkana geçmiş.

Esnaf, her ne kadar tüm Tarlabaşı’nın üç, beş yıl içinde yıkılacağını bilse de, bir alt, bir üst sokağa geçiyor ama çok da uzaklaşamıyor. Ama alan daraldıkça 200 lira olan kiralar da 600 liraya çıkmış. İşler yarı yarıya düştüğü için kirayı ödemek daha da zorlaşmış.

Dört yıl önceye gidelim…

Tarlabaşı’ndaki kentsel dönüşüm, 2007’den beri Çalık Grubu ve Beyoğlu Belediyesi eliyle yapılıyor. Şu anda dönüşümün ilk etabı çerçevesinde 20 bin dönümlük alan boşaltılıyor, bu da 278 binayı kapsıyor. Buralarda,  50-100 metrekare arasındaki tarihi evler birleştirilip tek blok haline getirilecek. Binaların bir kısmı restore edilecek, bir kısmı ise orijinaline uygun biçimde yeniden inşa edilecek. Binalar, alışveriş merkezi, konut, otel olarak kullanılacak, yapıların altına otoparklar yapılacak. Evlerde yaşayanların bir kısmı, en başta devletle başım belaya girmesin diye, evlerini ucuz fiyata sattı; şimdi onların çok pişman olduğu söyleniyor. Anlaşamayanlar ise kamulaştırma tebligatı alıp mahkemelelik oldu. Davalardan son bir umut bekliyorlar. Kiracılara ise Kayabaşı’ndaki TOKİ’lerde bin ila 4 bin arası peşin, sonrası aylık 100-400 lira arası değişen taksitlerle evler sunuldu. Bir kısmı gitti; bir kısmı, bunu ödeyebilecek durumda olmadığı, bir kısmı ise şehirden çalıştığı yere çok uzak olduğu için o kadar uzağa gitmeyi göze alamadı. Sonuçta herkes zorla ya da isteyerek evini boşaltmak zorunda. Uluslararası Af Örgütü, temmuz 2011’de “Tarlabaşı sakinlerinin evlerinden zorla tahliye uygulamasının derhal durdurulmasını” istedi ve tahliye edilenlerin zararının tazmin edilmediğini, alternatif barınma imkanı sağlanmadığını açıkladı. Proje 2014’te tamamlanacak, peki barınma hakları hiçe sayılan, muhtemelen yoksullukları daha da derinleşecek mahalleli ne zaman toparlanacak ?

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Deştinliler’den festival: Çimentocuları nasıl yendiğimizi dünya görsün istedik

Menteşe’nin Bayır ve Yatağan’ın Deştin mahallelerinde kurulmak istenen entegre çimento tesisini engelleyen halk, kazanımlarını iki günlük festivalle kutladı.

Beyşehir Gölü’ndeki Çeçen Adası satılığa çıkarıldı: Metrekaresi 310 TL

Konya'daki tek ada olan Çeçen Adası 550 dönüm büyüklüğünde. Hayvancılık ve tarım yapılan adanın bedeli ise 165 milyon lira civarında.

Ordu’da maden arama sondajına karşı miting çağrısı: Yaylalarımıza dokunma!

Korgan Aybastı Kabataş Yaylalarını Koruma Platformu, Ordu-Perşembe'de maden arama sondajına karşı 13 Ekim'de yaylada miting düzenleyecek. 

Lapseki’de madenin ‘kapasite artırımı’ için yapılan keşfe bölge halkı alınmadı

Yöre halkı, Çanakkale Lapseki'de çinko, bakır ve kurşun madeni ile atık depolama tesislerinin kapasite artırımına verilen ÇED olumlu kararına dava açmıştı.

Batı Karadeniz halkı, madene karşı bir arada

Zonguldak-Alaplı'da verilen IV. Grup maden arama ruhsatı, Devrek, Çaycuma, Devrek ve Akçakoca'yı da etkileyecek. Bir araya gelen köylüler, yaşam alanlarına sahip çıkma sözü verdi.

EN ÇOK OKUNANLAR