Editörün SeçtikleriEğitimEkolojiİklim KriziManşet

‘İklimi değil eğitimi değiştir’ diyen öğretmenler harekete geçti

0
Fotoğraf: Shutterstock

İklim krizine neden olan sera gazı emisyonlarından en az sorumlu ülkelerin ve toplulukların krizin bedelini daha ağır bir şekilde ödemesini anlatan iklim adaleti kavramının bir kolunu da nesiller arası adaletsizlik oluşturuyor.

Yani şu andaki genç nesiller ve daha doğmamış nesiller bizim ve bizden önceki nesillerin eylemlerinin ve eylemsizliklerinin sonuçlarıyla daha ağır bir şekilde yüzleşecek.

Ancak buna rağmen Türkiye’de ve dünyadaki eğitim sistemleri iklim ve ekolojik krizlerinin etkilerini en aza indirmek ve adaptasyon sağlamada gerekli dönüşümü sağlamak için yeterli hazırlığa sahip değil. Bu noktada ise öğretmenlerin çabaları devreye giriyor.

‘En etkili müdahale alanlarından biri eğitim’

Öğretmen Ağı İletişim Koordinatörü Fulden Ergen, “Bireylerin ekolojik farkındalık kazanmasının da ötesinde, toplumsal bir dönüşüme ihtiyacımız var. Bu dönüşüm için en etkili müdahale alanlarından biri eğitim” diyor.

Birleşmiş Milletler, son 30 yıldır düzenlediği konferanslarda ve raporlarda iklim kriziyle mücadele etmek için eğitimdeki bir dönüşümün gerekliliğini ortaya koyuyor.

197 ülke tarafından imzalanan Paris İklim Anlaşması’nın 12’nci maddesi de tarafların iklim eğitimi, öğretimi, kamu bilincini ve halkın katılımını artırmak için işbirliği yapılmasını taahhüt ediyor.

‘Eğitimin merkezinde yer almalı’

Buna rağmen İtalya ve Kanada gibi tekil örneklerin dışında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok ülkede çevre ve iklim konuları eğitim müfredatının içerisine tam anlamıyla dahil edilmiyor.

Yeşil Gazete’ye konuşan Fulden Ergen’e göre “Ekolojinin sadece derslerin bir kısmında ya da koridorlardaki panolarda yer alan tali bir konu değil; tüm eğitim müfredatında ve aslında hayatın her alanında başat bir konu, bir öncelik alanı olarak yer alması hepimizin ihtiyacı.”

Öğretmen Ağı İletişim Sorumlusu Fulden Ergen

Süreç öğretmenlerle birlikte örülmeli

Bu uygulamaların ise tek seferlik olmaması gerektiğini vurgulayan Ergen, “Öğretmenlerin geliştirdiği, çocukların ve hatta okulun tüm bileşenlerinin ekolojik farkındalığını artırmaya yönelik uygulamaların tek seferlik etkinlikler değil, sürekli ve herkesin katılabileceği alanlara dönüşmesi önemli” yorumunda bulunuyor.

Ancak her şeyden mühimi, eğitimde dönüştürücü gücü en yüksek aktörler olan öğretmenler adına değil, öğretmenlerle birlikte bu dönüşüm sürecini oluşturmak gerekiyor.

‘Öğretmenler elini taşın altına koyuyor’

Öğretmen Ağı’nda Ağ Etkileşim Sorumlusu Zeynep Hancı, öğretmenlerin eğitim alanındaki pek çok tema ve ihtiyaçta olduğu gibi iklim ve ekolojik krizler konusunda farkındalığı artırmak için elini taşın altına koyduklarını söylüyor:

“Günlük eğitim ve yaşam pratiklerinde öğrencilerle birlikte doğayla güçlü bağları yaşatmayı, düzenli doğa gözlemleri yapmayı, doğal yaşam döngülerini ve biyolojik çeşitliliği tanımayı, tüketimi azaltmayı ve yeniden kullanmayı teşvik etmeyi, kendi karbon ayak izleriyle tanıştırmanın ve karbon izlerini nasıl küçültebilecekleriyle ilgili çocukların katılımını sağlamayı; bir yandan da çocuklarda ekolojiye ve doğaya ilişkin endişenin artmayacağı güvenli alanlar yaratmayı odağa alıyorlar.”

Öğretmen Ağı- Ağ Etkileşim Sorumlusu Zeynep Hancı

Değişim Elçileri neler yapıyor?

Öğretmen Ağı’nda kendi mesleki ve kişisel güçlenme yolculuklarına devam ederken bir yandan da Ağ çalışmalarını tasarlayan ve sürdüren öğretmenler kısaca “Değişim Elçisi” olarak anılıyor.

“Ekoloji ve doğa temaları da Değişim Elçilerinin hem bireysel hem de topluluk olarak sıklıkla üzerine eğildiği alanlardan biri” diyen Hancı, öğretmenlerin yürüttüğü ve gene onların katıldığı etkinliklerden bahsetti.

Çözümler üretiyor

Bunlardan bir tanesi Yaratıcı Problem Çözme Programı. Burada öğretmenler üç ay boyunca çevre bilincini yaymak, ekolojik süreçlerde değiştirici güce sahip olmak, öğrencilerin bu alandaki karar verme süreçlerindeki yetkinliğini görünür kılmak ve doğayı deneyimleyerek öğrenmek üzerine çözümler geliştirdi.

Doğa Pencerem, EkoFİL, Kara Dedektifleri, Ekoloji Çarkı, Eko-kahramanlar İçimizde, Hazinem Doğa gibi çözümlere Çözüm Merkezi’ndeki ekoloji teması altında ulaşmak mümkün. Internet sitesinde yaratılan bu çözümlerin nasıl uygulanacağı ve etkisinin nasıl olacağı bilgileri de yer alıyor.

Kaynaklar hazırlıyor

Zeynep Hancı “Yaratıcı çözümlerin yanı sıra, öğretmenler meslektaşlarının faydalanabileceği pek çok kaynak da üretiyor” diyor.

Öğretmen Ağı Değişim Elçilerinden Bilge Buhan Musa’nın kaleme aldığı, Geri Kazanım Atölyesi, Meraklı Yeşil Şişe, Yaşlı Çınar Ağacı, Beyaz Plastik Bardak isimli çocuk kitapları da öğretmenlerin faydalanabileceği kaynaklardan.

Bir araya geliyor

Adana, Mersin ve Hatay’dan Değişim Elçisi öğretmenler ise hem eğitimi doğayla buluşturmak hem de yerel paydaşların, öğretmenlerin, ailelerinin ve çocukların bir araya gelerek beslenmesini sağlamak ve dayanışma ruhunu artırmak için Burası Tamamen Bizim Kampı düzenledi.

Bu yıl ikinci kez 16-18 Ağustos tarihlerinde düzenlenen kamp hakkında bilgi veren Hancı, “Kampta, doğa üzerine resim okumaları, iklim krizi ve matematiksel modelleme, edebiyat ve sinemada doğa, türkülerde doğa ve felsefe, beden perküsyonu, doğa ve psikolojik iyi oluş, doğada ders örnekleri gibi başlıklar altında atölye ve etkinlikler gerçekleştirildi” dedi.

Burası Tamamen Bizim Kampı

Ekoloji Topluluğu oluşturuldu

Çeşitli il, kademe ve branşlardan Değişim Elçisi öğretmenlerin iklim krizi ve ekoloji odağında bir araya gelerek “Ekoloji Topluluğu” oluşturduğunu belirten Hancı şunları söyledi:

“Topluluğun oluşması yolunda önemli adımlardan biri, ekolojik sorunlar karşısında sanatın güncel durumunu araştırmak için yola çıkan ve 2019’da “Yedinci Kıta” başlığıyla düzenlenen 16. İstanbul Bienali paralelinde Ağ’ın düzenlediği 7 atölye olmuştu. Atölyeler ile bir araya gelen öğretmenler deneyimlerini ve ihtiyaçlarını paylaşarak, Ekoloji Topluluğu’nun kurulmasına zemin oluşturdu. Şimdiye dek Burcu Meltem Arık, Sezai Ozan Zeybek gibi uzmanlarla buluşan Ekoloji Topluluğu, bugünlerde önümüzdeki dönem çalışmalarını planlıyor.”

Dijitalde üretim

Bu bir araya gelmelerin dijital ortamda da devam ettiğine değinen Hancı, öğretmenler tarafından üretilen podcast ve blog yazılarına örnek verdi.

Değişim Elçisi öğretmenler Bilge Buhan Musa ve Selin Sırma Turhan’ın konuk olduğu “Ekolojik Farkındalığımızı Nasıl Artırabiliriz?” başlıklı podcast, bu içeriklerin en kıymetli örneklerden biri.

Diğer kurumlar neler yapıyor?

Öğretmen Ağı’nda yalnızca öğretmenlerin değil aynı zamanda 300’ün üzerinde paydaşın yer aldığını belirten Zeynep Hancı, bu paydaşlardın çalışmalarından da örnekler sundu.

ÇEKÜL Bilgi Ağacı’nın öğretmenlere yönelik hazırladığı, sınıf içi etkinliklerle desteklenen eğitim programı, doğal ve kültürel mirasın barındırdığı bilgiyi öğretmenler aracılığıyla öğrencilere aktarabilmeyi amaçlıyor.

TEMA Vakfı, çocukların ekolojik okuryazarlık becerilerini güçlendirmek amacıyla okul öncesinden liseye  kadar farklı seviyeler için hazırladığı ve yıllardır gönüllü öğretmenler ile okullarda hayata geçirdiği Doğa Eğitim Programlarını yenileyerek dijital bir portalda öğretmenlerle buluşturuyor.

Başka Bir Okul Mümkün Derneği, eğitim modelinin dört temel ekseninden biri olan Ekolojik Duruş, okullarda ekoloji konusunun yaşamla, müfredatla iç içe olmasını, okulda yaşayanlarla birlikte döngülerle uyum içinde, doğayı tanıyan, farkında olan topluluklar oluşturmayı amaçlıyor. Evde Ekolojik Duruş kitapçığından ve 2021 Ekoloji Takvimi’nden öğretmenler ve veliler faydalanabiliyor.

Fotoğraf: Shutterstock

Sadece ‘öğretmek’ yeterli değil

“Ekoloji bilgisinin öğretim programlarına dahil edilmesi büyük öneme sahip olsa da bu bilginin sadece “öğretme” yoluyla verilmesi yeterli değil” diyen Fulden Ergen, çocuklar dahil okulun tüm paydaşlarının, doğada olarak doğa ile bağını geliştirebilecekleri alanlar yaratmak gerektiğini söylüyor.

Ergen, “Bu süreçleri kurgularken çocukları izleyen değil, kendi sorumluluklarını kendilerinin aldığı, doğayla ilişki kurmayı bizzat deneyimleyen özneler olmasını sağlamalıyız” yorumunda bulunuyor.

‘Tek yol doğada vakit geçirmek değil’

Öğrencilerin doğada vakit geçirmesi için her okulun fiziki şartlarının yeterli olmayabileceğini belirten Ergen, doğada vakit geçirmenin ekolojik farkındalığa sahip olmanın tek yolu olmadığını belirtiyor.

Bu durumlar için alternatif yöntemler kullanılabileceğini ifade eden Ergen, “Hibrit öğrenme modellerinin hayatımızda kalıcı yer ettiği ve öğrencilerin teknolojiyi tutkuyla sevdikleri bu çağda, teknolojiyi çevre bilincinin gelişmesi için daha etkili kullanabiliriz” önerisinde bulunuyor ve ekliyor:

“Fakat şunu unutmamak gerekiyor; öğretmenler olarak ekolojik farkındalık yaratmak istiyorsak, önce kendi hayatlarımızı değiştirmeliyiz.”

 

You may also like

Comments

Comments are closed.