Manşet

İklim Şurası hayal kırıklığıyla sona erdi: Katılımcılık sağlanamadı, fosil yakıta devam

Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı‘nın düzenlediği ve Konya’da bir haftadır devam eden İklim Şurası, dün alınan tavsiye kararların yayımlanması ile tamamlandı. Sera gazı azaltımına yönelik alınan kararlarda, elektrik üretiminde kömürden çıkışın bildirgede yer almaması ve doğal gaz ile  nükleer kaynakların payının artırılması, eleştirileri de beraberinde getirdi.

Sivil toplum ve düşünce kuruluşları, komisyonlarda katılımcı bir süreçle alınan politika önceliklerinin, Şura sonucunda ortaya çıkan tavsiye kararlarına yansımadığını ve komisyonlar üzerinden iletilmeyen yeni kararların da son metne eklendiğini belirtiyor.

Komisyon’dan çıkan ‘kömürden çıkış’ maddesi, karara yansımadı

Katılımcıların aktardığına göre, kömürden çıkışı konu edinen madde,  komisyonda itiraz edilmeden kabul edildi. Ancak Şura’nın son tavsiye kararlarında farklı bir madde yer alıyor. Benzer şekilde, nükleer ve doğal gaz kaynaklarının elektrik üretimdeki payının artırılmasına yönelik öneriler, ilgili komisyonda yapılan oylama sonucunda çoğunluğun oyu ile çıkarıldı, ancak son açıklanan kararlarda yine de yer aldı. Doğalgaz aramalarının artırılması hiçbir şekilde komisyonlarda görüşülmezken, Şura’nın nihai tavsiye kararlarında yer aldı.

Komisyon başkanları tarafından, katılımcılarla üzerinde uzlaşılan maddelere son gün ekleme yapılmayacağı veya üzerinde oynayamayacağı garantisi verilmiş, sadece önceliklendirme yapılacağı belirtilmişti. Ancak son çıkan tavsiye kararları, bunun aksi yönünde.

Komisyonlarda yer alan iklim uzmanları yaşadıkları hayal kırıklığını şöyle ifade etti:

Şahin: Şura başarısız oldu

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi,  İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Dr. Ümit Şahin, İklim Şurası’nın  sunulan önemli politika önerilerine rağmen, kömürden çıkış konusunda yanlış bir tutum alması ve doğal gaz ile nükleer gibi yanlış çözümleri ön plana çıkaran kararlar nedeniyle başarısız olduğunu bildirdi.

“Sivil toplumdan ve akademiden çok sayıda katılımcının çabasına rağmen, şurayı düzenleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın çabalarına rağmen, özellikle enerji bürokrasisi ve bazı şirketlerin baskısıyla bu müdahalenin olduğunu tahmin ediyoruz; çünkü komisyonlarda alınan kararlar değiştirilerek bizim altına imzamızı atamayacağımız bir tavsiye kararı metni çıkarılmış oldu.  Bu nedenle de, içinde önemli ve değerli politika önerileri olsa da ben kararların bütününe hayır oyu verdim. İklim şurası kararlarının bu bütünü zedeleyen yanlış yaklaşımı nedeniyle önemli bir şansın kaçırıldığını düşünüyorum”.

Özenç: Kararlar iklim hedefleriyle çelişiyor

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) Direktörü Bengisu Özenç de İklim Şurası’nın Türkiye’nin uzun dönemli iklim politikalarına yön vermesini bekledikleri ve bu anlamda da önemsedikleri bir mekanizma olmasına rağmen alınan kararların yarattığı hayal kırıklığını şöyle anlattı:

“Ancak Şura’dan çıkan kararlarda, özellikle bu Şura’nın ana konusu olan emisyon azaltımında, komisyon toplantılarında çokça dile getirildiği ve yuvarlak masaya taşındığı halde “kömürden çıkış” gibi en temel konuda siyasi bir irade beyan edilememiş olması iklim hedefleriyle çeliştiği gibi, diğer komisyonların çalışma konularını da etkileyecek niteliktedir. Dahil olduğum Yeşil Finansman ve Karbon Fiyatlama komisyonunda da ele alınan önemli noktalardan bir tanesi Türkiye’nin elektrik arzında kömürden çıkmaması durumunda özel sektörün önümüzdeki dönemde karbon fiyatları yoluyla üretim faaliyetlerinde daha fazla maliyetle karşılaşacağına ilişkin değerlendirmelerdi. İklim politikalarını bütünsel bir şekilde ele alamadığımız sürece ne yazık ki zaman kaybetmeye ve iktisadi olarak da ciddi maliyetlerle karşılaşmaya devam edeceğiz.”

Sabuncu: Fırsat kaçırıldı

İklim Şurası’nın Türkiye’nin iklim politikasının 1.5 derece hedefi ile uyumlu hale getirilmesi için çok önemli bir fırsat sunduğunu ancak bu fırsatın değerlendirilmediğini kaydeden WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu şu değerlendirmeyi yaptı:

“Enerjide dönüşüm, sanayi ve ulaştırma politikaları gibi net sıfıra giden yolda en kritik unsurların tartışıldığı azaltım komisyonuna sivil toplum kuruluşlarının katılımı ve görüşlerinin dikkate alınması, 2053 net sıfır vizyonuna daha iddialı karbon azaltım hedefleri yönünde katkı yapabilecekken bu fırsat kaçtı. Yuvarlak masa toplantılarından çıkan kararlar da sivil toplum kuruluşları olarak önerdiğimiz yol haritasından ve komisyonlarda alınan kararlardan farklılaştı. Son anda kömürden çıkışın kararlardan çıkarılması, doğalgaz ve nükleerin kararlara dahil edilmesi ülkemiz açısından yenilenebilir enerji dönüşümünde tarihi bir fırsatın kaçırılmasına yol açacak bir tercih olarak şekillendi.

Yapılan çalışmalar Türkiye’nin ancak kömürden kademeli olarak çıkarak, doğalgazı da artırmadan net sıfır hedefine ulaşmasının mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Geçmişte yaşanan tecrübeler de bize nükleer enerjinin ne kadar riskli olduğunu defalarca gösterdi.  Bu açıdan bakıldığında Şura’nın tavsiye kararlarının ne yazık ki Türkiye’nin yeşil dönüşümü bağlamında, enerjide fosil yakıtlara bağımlılıktan kurtulması açısından bekleneni veremediğini söyleyebiliriz.”

Katısöz: Enerjide ‘net sıfır vizyonu’ yok

Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz ise enerji sektörüne dair sunulan kararların;  Şura’nın iklim değişikliği ile mücadele için en kritik komisyonu olan Sera Gazı Azaltım Komisyonu‘ndaki yuvarlak masa katılımcılarının bir “net sıfır” vizyonuna sahip olmadığını gösterdiğini kaydetti:

“Ne yazık ki diğer komisyonların çabalarına gölge düşüren kararlar aldılar. Sera gazı emisyon azaltımına dair sunulan kararların şuranın ilk üç günündeki toplantılarda uzlaşılan kararlara aykırı olması Türkiye iklim politikasının katılımcı, bilime dayalı, iklim adaletini esas alan ve 1,5 derece hedefine uygun şekilde belirlenmesinin mümkün olmayacağına dair kaygıya neden oluyor.

Katkı verdiğim Göç, Adil Geçiş ve Diğer Sosyal Politikalar Komisyonu’nda, adil geçiş için iyi bir çerçeve çizdik ancak ortada adil olacak bir kömürden çıkış (ya da fosil yakıtlardan çıkış) kararı yok; üstelik fosil yakıtlara dayalı bir “kalkınma”yı önceliklendiren, hatta makul gören bir yaklaşım var.