İklim KriziManşet

İklim söylemini yeniden çerçevelendirmek

0

Yazar: Jonathan Shipley

Görseller: Ben Mooon

Yeşil Gazete için çeviren: Hatice Pehlevan

*

Açık hava etkinlikleri her zaman Alex Honnold’ın yaşamının önemli bir parçası oldu. En eski anıları ise Tahoe Gölü’nde geçirdiği yazlara uzanıyor. Kaliforniya yerlisi olan Honnold, ailesiyle birlikte kamp ve doğa yürüyüşü yaparak yetişti. Beş yaşına gelmeden kaya tırmanışı yapıyordu. On yaşına kadar haftada birkaç kez tırmanıyor ve giderek daha iyi oluyordu. Gençlik yıllarından önce spora kafayı takmıştı ve dünya çapındaki gençlik-tırmanış şampiyonluklarına katılıyordu.

Cüretkâr tırmanış becerisiyle bilinmesine rağmen, Honnold, aslında tutkulu bir çevre aktivisti.  2012 yılında gelirinin üçte birini güneş enerjisi projelerini desteklemek için hibe etmeye başlama kararını verdi ve Honnold Vakfı’nı kurdu. O dönemlerde bir karavanda yaşıyor, dünyanın her yerinde tırmanış yapıyor, iklim değişikliğini, karbon denkleştirmeleri, enerji erişimini ve daha fazlasını araştırıyordu.

Kurduğu vakıf, iklim direncini artıran, toplumsal ve ekonomik eşitliği destekleyen, çevresel etkiyi azaltan ve insanların yaşamlarını geliştiren topluluk ölçekli güneş projelerini destekliyor. Honnold, vakıf işleri dışında son zamanlarda, paramızı işleten finansal kuruluşlar ile fosil yakıt endüstrisi arasındaki ilişkiye dikkat çekerek sürdürülebilir bankacılık dünyasını didikliyor.

Şu anda 36 yaşında olan Honnold ve eşi Sanni McCandless kısa süre önce bir kız bebek sahibi oldu. Açık havaya olan tutkusu ve çevre aktivizmi ise canlı kalmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde, iklim değişikliği sorununu yeniden çerçevelendirmeyi, imkansızı “her seferinde bir hareketle” mümkün kılmayı ve bir sonraki büyük tırmanış macerasını konuşmak için Earth Island Journal ile bir araya geldi.

Erken yaşlarda tırmanmaya başladınız. Tırmanışın iklim değişikliği konusundaki düşüncelerinizi nasıl şekillendirdiğini anlatır mısınız?

Tırmanışlardan dolayı, her zaman doğal çevreyle oldukça yakından ilişkiliydim.  Dünyanın çeşitli bölgelerinde iklim değişikliğini etkilerini ilk elden görmek için ya yeteri kadar şanlı ya da yeteri kadar şanssız oldum, nasıl baktığına bağlı. Farklı yerlerde dağlara çıkıyorum ve buzulların geri çekildiğini görüyorum. Ayrıca, farklı yerlere yaptığım bu seyahatlerde iklim değişikliğinin insan popülasyonlarını nasıl etkilediğini görüyorum. Herkesi etkiliyor.

Buzulların geri çekildiğinden bahsettiniz. Dünyanın herhangi bir yerinde sizi bir şekilde çevreyi korumaya özellikle iten belirli alanlar var mı?

İklim değişikliğinin en net örneklerini gördüğüm yerlerden bazılarını, hayatımın ilerleyen dönemlerinde, çevre konusunda kendimi zaten oldukça adamışken ziyaret ettim. Daha geçen yaz, bir film projesine çalışırken Fransa’da Chamonix’teydim. Orada, temelde buzulun ne kadar geri çekildiğini gösteren yorumlayıcı işaretlere sahip çok büyük bir buzul olan Mer de Glace var ve bunu düzenli olarak ölçüyorlar. Bu, iklimimizin nasıl değiştiğini anlamak için çok içgüdüsel bir yol.

Özel bir turist gezisinin ise bende büyük bir etkisi oldu. Afrika’nın merkezindeki Chad’a bir yolculuktu. Bu yolculukta iklim değişikliğinin etkilerini tam olarak görmüyorduk. Ancak benim için küresel yoksullukla karşılaşmak ufuk açıcı bir deneyimdi. Dünya’da enerjiye erişimi olmayan bir milyar insan olduğu gerçeğiyle ilgili kitaplar okumuştum ama bunu ilk elden gördüğünüz yerlerde hiç bulunmamıştım. Doğrudan iklim değişikliğiyle bağlantılı değil, ancak el ele gidiyor. Bu popülasyonlar,  çoğunlukla iklim değişikliğinden en çok etkilenen gruplar.

Bazen zorlu bir tırmanışa girişmek ile iklim krizini çözmeye çalışmak arasında benzetme yapıyorsunuz. Bunu detaylandırabilir misiniz?

Bir duvara bakıyorsunuz ve korkuya kapılıyorsunuz. Bu çok büyük ve çok ürkütücü. Bu kadarını yapabilmemin yolu yok, diye düşünüyorsunuz. Bence iklim değişikliği hemen hemen bunun aynısı gibi. Küresel problemin kapsamına baktığınızda bu çok fazlaymış gibi görünüyor.

Ama tırmanışla ilgili olan şey belirli bir zamanda, fiilen sadece bir hareket yapabilmenizdir. Bir elinizle tutarak hareket edersiniz ve daha sonra sonraki tutunma noktasına yükselirsiniz ve daha sonra biraz itersiniz ve peşinden sonraki tutunacak yere ulaşırsınız ve tekrardan ayağınızı kaldırırsınız. Dolayısıyla onu hareketlerin sırasıyla düşünmeye başladığınız zaman, bir nebze daha akla yatkın olmaya başlar: İlk hamleyi yapacağım. Şimdi ikinci hamleyi yapabilirim. Gerçekten büyük tırmanma zorluklarıyla hangi kısımları yapabileceğinizi, hangilerini yapamayacağınızı tespit edersiniz. Bunları başaramazsanız pratik yaparsınız, ezberlersiniz, yapana kadar prova yaparsınız.

İklim değişikliği de hemen hemen aynı. Yapabileceğimiz şeyler nelerdir? Bunları ne kadar kolay yapabiliriz? Sonra da yapabileceğiniz çözümleri uygulamaya başlarsınız. Sonra daha zorlu sorunlara bakarsınız. İnsanlık şu anda iklim değişikliği konusunda bu noktada. Bazı bariz şeylere cevap vermeye ve endüstriyel süreç gibi bazı zorlu sorunları tanımlamaya başlıyoruz. Buradan sonra temel olarak sadece işe koyulmamız gerekiyor: Yapabildiğiniz şeylerin daha fazlasını yapın ve yapamadığınız şeyler üzerinde biraz daha fazla çalışın.

“Doğam gereği ben oldukça iyimserim. İklim değişikliğine de biraz iyimser açıdan bakıyorum.”

Dünyada seyahat etmek pahalıdır. Bir yerden bir yere tırmanmaya gitmenin çevresel etkilerini bilmek, sizi hiç duraksatıyor mu? 

Evet, kesinlikle. Yani, karbon ayak izim hakkında kesinlikle epeyce düşündüm ve keşif gezilerine çıkmanın çok savurgan olup olmadığını merak ettim. Sanırım, ya da en azından bunu kendime gerekçelendirme şeklim, bilirsiniz, emisyonlarımın ölçülebilir olması. Onları hesaplayabilirim ve sonra belki bunu farklı şekillerde dengeleyebilirim. Yani temelde yaptığım şey bu. Olumsuz etkiden çok olumlu etki yaratmaya çalıştığımı bildiğim için de kendimi rahat hissediyorum. Hedeflediğim şey de bu zaten. Ama bu zor.

Ancak sorgulama hattındaki şey şu ki, tam bir keşiş bile olsan yine de dünya üzerinde bir etkiniz oluyor. Kelimenin tam anlamıyla herkesin çevre üzerinde bir etkisi var. Ve eğer hiç etkin olmasın istiyorsan bu durumda yapılacak en basit şey ölmektir ama bu müzakere edilebilir değil. Yani, herkes bir şekilde çevreye zarar veriyor, mesele yol açtıkları zarardan daha çok fayda sağlayıp sağlamayacaklarıdır.

Sürdürülebilir bankacılığa yönelik bir çabanız var. Bu, hepimizin yapabileceği bir şey.  Bana bundan ve iklim kriziyle mücadele çabalarınızda neden önemli bir bileşen olduğundan biraz daha bahseder misiniz?

Bence bu pek çok insan için bir tür sürpriz olabilir,  çünkü bence pek çok insan bunu hafife alıyor, ancak birinin sürdürülebilirlikte sahip olabileceği en büyük bireysel etkilerden biri, bankacılıklarını değiştirmektir.  İnsanlar bu konu hakkında çok düşünmüyorlar ama paralarını tuttukları yerin dünya üzerinde yaşamda yaptıkları diğer seçimlerden daha büyük bir etkisi var. Çünkü paraları kişisel olarak muhakkak savunmayacakları her türlü şeyi desteklemek için kullanılır.

Yıllar boyunca her zaman sürdürülebilir bir şekilde bankacılık yaptım. Şu anda, iklim değişikliğiyle ile mücadele amacıyla kurulan mobil-bankacılık platformu Ando ile çalışıyorum. Sürdürülebilir bankacılık bulmak eskiden sorun olduğu için, onunla çalışmak harika. Kar amacı gütmeyen yerel kredi kooperatifler ve küçük ölçekli başka bankalar da var, ama kapasiteleri bakımından sınırlılar.

Ukrayna’daki savaş, Rus ekonomisi ve petrol ve gaz endüstrisi arasındaki bağlantılar göz önüne alındığında, sürdürülebilir bankacılık Ukrayna’nın davasına yardımcı olabilir mi?

Uzun vadede Ukrayna için yapabileceğimiz en iyi şey, petrol ve gazdan mümkün olduğunca çabuk uzaklaşmaktır. Rusya savaş makinesi, doğal gaz ihracatı olmadan durma noktasına gelecektir.  Sürdürülebilir bankacılığı tercih eden kişiler, fosil yakıt alt yapısından uzak bir dünyaya doğru çok küçük bir adım niteliğindedirler. Ama bu aslında diyelim ki elektrikli ulaşım ve benzeri seçimler sistemin bütününden çekilmek dışında bir birey olarak atabileceğiniz birkaç adımdan birisidir.

“Kadercilik gerçekten hiç kimsenin dünyada faydalı bir şey yapmasına yardım etmez.”

Vakfınız yenilenebilir enerji konusunda bir hayli iş yapıyor ve son zamanlarda sizin için özellikle heyecan verici bir alanda projelerin olup olmadığını merak ettim.

Hepsi.  Dünya çapında yılda yaklaşık 20 farklı projeye fon sağlıyoruz, muhtemelen bu yıl daha fazla olacak.

Projelerinizi nasıl seçiyorsunuz?

Öncelikli olarak dünya genelindeki bütün iyi fikirlerin hepsini. Bariz çözümleri olan sorunlar üzerinde çalışmayı seviyorum. Desteklediğimiz projelerden biri Yerli kız çocuklarının devam ettiği okullara güneş gücü sağlıyor. Bu onların para biriktirmesine ve gerçek görevlerine odaklanmasına izin veriyor.

Projelerimiz geniş bir yelpazede yürütülüyor. Geçen yıl desteklediğimiz bir proje Memphis TN’de kar amacı gütmeyen bir tırmanış eğitimi salonuydu [güneş projesi]. Salon dezavantajlı topluluklar için bir çeşit topluluk merkezi olarak hizmet sunuyor. Basit bir şebeke bağlantılı sistem ve böylece güneş enerjisine yönelmek için epey para tasarrufu sağlıyor. Çünkü kamu hizmetleri aşırı pahalı ve şimdi parayı doğrudan topluluğa yardım eden programlara geri koyabiliyorlar.

Bunun gibi basit şeyleri seviyorum: İşte toplulukta zaten harika işler yapan bir kuruluşa destek. Ve işte bana göre onların bu işi daha iyi yapmasına yardım etmenin çevre dostu bir yöntemi.

Yardım arayışınızda herhangi bir engelle karşılaştınız mı? Hayal ettiğinizden daha zor olan herhangi bir proje var mı?

Sadece topluluğun zaten önceden sahip olduğu projelere fon sağlıyoruz. Sistemi uygulayan onlar. İyi yapan da yerel halk.

Yıllar yılı işe yaramayan veya umduğumuz kadar işe yaramayan ya da uygulanması çok fazla zaman alan, bütçeyi çok aşan bazı projelerimiz oldu. Ama bu, bu tür işleri yapmanın doğasında var. Bunun zorlayıcı olduğunu ve riski bir yere kadar kabul etmek zorundasınız. Bunu kabul etmeden bu topluluklara hizmet edemezsiniz.

Sizi iklim değişikliği konusunda telaşa düşüren Chamonix gibi bazı yerlerden bahsettiniz. Umutlu hissettiğiniz yerler var mı?

Bu üzücü bir soru. Hiç var mı?! gibi düşündüm. Bunun, böylesine küresel bir etkiye sahip olması bakımından iklim değişikliğinin zorluklarına değinme türünden bir şey olduğunu düşünüyorum. Küresel toplum fosil yakıtlarla yönetiliyor. Elbette ki yeniden ormanlaştırılan yerler gibi bol miktarda büyük proje örneklerini görebilirsiniz. Bunlar biraz umut veriyor.

İyimser misiniz?

Ben doğuştan iyimserim. İklim değişikliğine de bir dereceye kadar iyimserlikle bakıyorum. İklim değişikliğini her zaman felaketten kaçınmaya çalışmak gibi şekillendiriyoruz. Ama ayrıca hava kirliliğinden kaynaklı yüzlerce, binlerce insanın gereksiz yere ölümüne engel olmak [eğer emisyonların üstesinden gelirsek] gibi harika, olumlu çalışmalar da var. Doğal dünyayı korumak insanlık ve uygarlık için büyük bir iyilik olabilir. Daha iyi bir dünya yaratmak için bir fırsatımız var. Korkunç bir şeyden kaçınmaya çalışmak gibi dile getirilmek zorunda değil. Güzel bir şey yaratmaya çalışıyoruz gibi tasarlanabilir.

Bu hoş bir duygu.

Bu bir tür naif iyimserlik. Ama hangi çerçevelemeyi isterseniz onu seçebilirsiniz. Sabahleyin sizi yatağınızdan kaldıran ve sorunlar üzerinde çalışmak için size enerji vereni de seçebileceğinizi düşünüyorum. Kadercilik gerçekten hiç kimsenin dünyada iyi bir şey yapmasına yardımcı olmuyor.

Gelecek yıl için planladığınız hangi tırmanma maceranız veya mecralarınız var?

Yakın zaman içinde bir kız çocuğum oldu, aslına bakarsanız bu yıl büyük bir şey yapmamaya karar verdim. Tek büyük seyahatim iklim bilimle tırmanma macerasının bir bileşimi olan Grönland’a olacak. Fransız iklim bilimcileriyle gidiyoruz.

Grönland iklim değişikliğinin en hızlı gerçekleştiği yerlerden biri ve potansiyel olarak dünyanın geri kalanı üzerinde en büyük etkiye sahip. İnsanlar deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle öldüğünde, bu Grönland’dan gelecek.

Büyük bir tırmanış macerası olacak ama daha da önemlisi, gerçekten önemli olan şeyi, yani Dünya’yı paylaşmak için büyük bir fırsat olacak.

Bu röportaj kısaltılmış ve editlenmiştir. 

Makalenin İngilizce orijinali

 

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.