Yeni bir rapora göre, kurulması planlanan kömürlü termik santral sayısında küresel çapta büyük bir düşüş var. Türkiye’de planlanan projelerin sadece yüzde 13’ü tüm lisanslarını tamamlayabilidi.
Coal Swarm, Sierra Club ve Greenpeace tarafından Yükseliş ve Çöküş 2017: Küresel Kömürlü Termik Santral Kapasitesi Takip ve İzleme adlı rapor yayınlandı.
Her yıl yenilenen rapora göre, kurulması planlanan kömürlü termik santral sayısında küresel çapta büyük bir düşüş var.
Rapora göre, yeni kömürlü termik santrallerin devreye sokulmasındaki yavaşlama ve miadını doldurmuş kömürlü termik santrallerin devre dışına alınmasındaki artışın bir arada meydana gelmesi, ülkeler de eyleme geçme hızlarını arttırdığı takdirde, küresel ısınmanın endüstri çağı öncesi seviyelerine göre en fazla iki derece ile sınırlanabilmesi olanağını sağlıyor.
Planlama ve inşaatta düşüş var
Rapordan çıkan ana sonuçlar şöyle:
* Kömürlü termik santral yatırımlarına ilişkin olarak, tüm inşaat öncesi planlama faaliyetlerinde yüzde 48 düşüş var.
* İnşaata başlanan proje sayısında ise yüzde 62 oranında düşüş var.
* Son iki yılda, tüm dünyada 120 ünite (64 GW) kurulu güçte kömürlü termik santral emekliye ayrıldı.
* Çin ve Hindistan’da 2016 yılında 100’den fazla termik santral projesi iptal edildi.
Türkiye planların yüzde 13’ünü yapabildi
Rapor, planlanan termik santral sayısı açısında Dünya üçüncüsü olan Türkiye hakkında da bilgiler içeriyor. Türkiye’de planlanan projelerin sadece yüzde 13’ü tüm lisanslarını tamamlayabilidi.
Türkiye’de bu planlardan sadece 4 GW’lık kısmı hayata geçirilebildi. İnşaatı devam eden kömürlü termik santral kapasitesi ise 2.6 GW. Türkiye’de 2010 – 2016 yılları arasında toplam 20 GW kurulu güc kapasiteli termik santral projesi iptal oldu.
“Bu değişim durdurulamaz”
Coal Swarm’ın direktörü Ted Nace, raporu şöyle yorumladı:
“Bu yıl çok karışık ve olağandışı bir yıl oldu. Bu kadar çok şantiyede inşaatların dondurulduğunu görmek normal değil ancak artık Çinli yetkililer ve Hindistan’daki bankacılar gerektiğinden fazla kömürlü termik santralin inşa edilmesinin çok büyük bir kaynak kaybı olduğunu kabul etmeye başladı. Enerji üretim sektöründeki fosil yakıtlardan temiz kaynaklara geçiş, sağlık, iklim güvenliği ve istihdam açısında olumlu bir gelişme. Ve tüm göstergeler, bu değişimin durdurulamaz olduğuna işaret ediyor.”
(Bianet)