Editörün SeçtikleriEğitimEkolojiİklim KriziManşet

İklim değişikliği, TEMA Vakfı ve MEB işbirliğiyle zorunlu eğitime entegre ediliyor

0

TEMA Vakfı, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) iş birliğinde, Türkiye’de bir ilk olan “iklim değişikliği eğitimi” portalını hazırladı. İklim TEMA Eğitim Portalı (iklimtema.org) öğretmenler aracılığıyla, etkilerini her geçen gün daha fazla hissettiğimiz iklim değişikliği konusunda çocukların farkındalık geliştirmelerini sağlayacak.

İklim değişikliği konusunda bugüne kadar başta çocuklar, gençler ve kadınlar olmak üzere toplumun her kesimine yönelik projeler yürüten TEMA Vakfı, MEB iş birliği ile yürüttüğü İklim Değişikliği Eğitim ve Farkındalık Projesi kapsamında bu kez İklim TEMA Eğitim Portalı’nı (iklimtema.org) öğretmenlerle buluşturuyor.

Portal 2 Mayıs Salı günü TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’ın ev sahipliğinde, Millî Eğitim Bakanlığı Araştırma-Geliştirme ve Projeler Daire Başkanı Dr. Ayşe Kula ve TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Özgür Bolat’ın katılımıyla, Vakfın İstanbul’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.

Portaldaki eğitim içerikleri tüm öğretmenlere açık olacak.

Okul öncesi, ilkokul ve ortaokul kademelerine yönelik geliştirilen ve iklim değişikliği eğitimi konusunda öğretmenler için hazırlanan portal, Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor.

Müfredata uyumlu içeriklerin yer aldığı ‘iklimtema.org’a üye olan öğretmenler tüm eğitim içerik ve destekleyici materyallere kolaylıkla ulaşabilecek.

Portalda, çocuklarla birlikte uygulanabilecek 60’a yakın etkinlik yönergesi, 15 sunum, 25’e yakın poster, üç eğitici film ve uzman yazılarının yanı sıra beş e-kitap öğretmenlerin kullanımına açık olacak. Etkinlikleri uygulayan öğretmenler ayrıca isimlerine özel e-sertifikaya da sahip olacak.

İklim değişikliği üzerine düşünmeleri sağlanacak

İklim değişikliği eğitiminde ekolojik okuryazarlığın yani insanın doğayla olan ilişkisinin önemine dikkat çeken TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç “Çocukların, sadece iklim değişikliği değil; kuraklık, biyolojik çeşitlik kaybı, atıkların yarattığı kirlilik gibi tüm ekolojik krizlere karşı, bugün ve gelecekte mücadele edebilmeyi öğrenmeleri gerekiyor. Çocukların bu yeni durumlara uyum sağlamalarını ve iklim değişikliğinin yaratacağı yeni krizlere çözümler bulmalarını istiyoruz. Bunun için öncelikle çok erken yaşlardan başlayarak çocukların doğanın nasıl işlediğini örneğin; su döngüsünü, bir bitkinin nasıl yetiştiğini, arıların doğa için önemini anlamasını ve insanın bu işleyişe olumsuz etkilerini fark etmesini sağlamalıyız” dedi.

İklim değişikliği eğitiminde öğretmenler anahtar role sahip

Doğa eğitiminde kalbe ulaşan yolun öğretmenlerin açtığı yollardan geçtiğini belirten Deniz Ataç “Doğa eğitimi konusunda çocuklarda farkındalık yaratmak için öncelikle öğretmenlerin doğayı yakından tanıması çok kritik. Bir öğretmenin etkisinin ne kadar büyük olduğunu Kurucumuz Sayın Hayrettin Karaca’nın yaşamında görebiliriz. Kendisi derdi ki; ‘ilkokuldan beri meşeyi çok seviyorum. Bize öğretmenler ağaçları anlatıyorlardı. O ağaçlar meşeydi ve oradan başladı iş…’ Ve bu ağaç sevgisi dünya çapında bir doğa bilgesinin Türkiye’den çıkmasını sağladı” diyerek okul öncesi, ilkokul ve ortaokul kademelerinde eğitim veren öğretmenlere portala üye olmaları yönünde çağrıda bulundu.

Hedef doğayı tanıyan çocuklar

İklim değişikliğinin, çocuklarla paylaşılırken kullanılan kelimelere ve yaklaşıma oldukça özen gösterilmesi gereken bir konu olduğunun da altını çizen Ataç, “Yaşanan krizlerin sonuçlarına bağlı olarak korku ve kaygıyı beslemek yerine umut ve harekete geçirecek eylemlere yer açılmalı. Bu konudaki tüm eğitim süreçleri ve paylaşımlar çocukların gelişimlerine uygun şekilde planlanmalı. Bizler de hayata geçirdiğimiz İklim TEMA Eğitim Portalı ile çocukların iklim değişikliğine uyum sağlayacak bilgi ve becerileri kazanmalarını yani çocukların evlerinde ve okullarında doğayı gözeten alışkanlıklar edinmelerini önemsiyoruz. Bunlardan bazıları; ihtiyacından daha az tüketmek, enerjiyi ve suyu tasarruflu kullanmak, atığı çıkarmamak ve yeniden kullanmak. Çocukların iklim değişikliğinin nedenlerini, sonuçlarını ve etkilerini öğrenmelerini, iklimdeki değişikliklerin diğer sistemleri nasıl etkilediği konusunda farkındalık geliştirmelerini amaçlıyoruz. Ekolojik okuryazarlık becerileri kazanmaları, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için günlük yaşamda uygulanabilecek çözüm önerilerini hayata geçirmeleri de hedeflerimiz arasında” diyerek portala dair bilgi verdi.

Portal, 12 milyon çocuk ile 750 bin öğretmene ulaşmayı hedefliyor. İlerleyen günlerde lise düzeyindeki materyallerin eklenmesiyle portal bu eğitim düzeyine de açılacak.

Şu anda kullanıma hazır olan portal, dileyen öğretmenler tarafından derslerde kullanılabilecek. Konunun müfredata tam olarak entegrasyonunun gelecek yıl tamamlanması bekleniyor.

iklim

İklim değişikliği eğitimi, tüm derslere entegre edilecek

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada “Söz konusu eğitim, ayrı bir ders olarak verilmek yerine tüm derslere entegre edilecek. Böylelikle öğrenciler örneğin Matematik dersinde öğrendiği grafik okuma bilgisini iklim değişikliğine ilişkin veriler üzerinde de kullanabilecek” dedi.

İklim krizinin yalnızca insan yaşamı değil tüm gezegen üzerinde etkileri olduğuna dikkati çeken Ataç, “Değişen bir gezegende eğitimi de yeniden düşünmemiz gerekiyor” dedi. Ekolojik okur-yazarlığın küçük yaşlardan itibaren tüm bireylere öğretilmesi gerektiğini belirten Deniz Ataç, iklim değişikliğine dair bilgilendirme ve farkındalık çalışmalarının eğitim sistemine dahil edilmesinin öneminin altını çizdi.

‘Tek başına bilinçlenmek yeterli değil’

Özgür Bolat, portal oluşturulurken çocuklarda hem ilgi hem de ihtiyaç oluşturulmasının da hedeflendiğini açıklayarak, iklim değişikliği ile ilgili konuların ve soyut kavramların deneyler yoluyla somutlaştırarak anlatılacağını belirtti.

Ekosistemde tüm canlı yaşamlarının birbiri üzerinde etkisi olduğuna dikkat çeken Bolat, habitatlar arasındaki zincirleme etki üzerine dikkati çekerek “Tek başına bilinçlenmek yeterli değil” diyerek doğa ve iklime yönelik bireyselden ziyade bütünsel bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Bolat, tüketim alışkanlıklarının gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti ve “Doğanın doğurganlığını öldürmeden nasıl tüketebiliriz” diye sorulması gerektiğini bildirdi.

‘Sürdürülebilir yaşam biçimini benimseyen nesiller yetiştirilmeli’

Ayşe Kula, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaşam boyu öğrenimi teşvik etmek için yaptığı çalışmalara değinerek, portalın Birleşmiş Milletler’in belirlediği ve 2030 yılına kadar gerçekleştirilmesi hedeflenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda hazırlandığını aktardı.

Okullarda sürdürülebilir yaşam biçimimini benimseyen nesiller yetiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Kula, bu noktada öğretmenlerin büyük bir rol oynayacağını ifade etti. Ayşe Kula, ders içeriklerin yanı sıra okulların fiziki durumlarının da sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğini bildirdi.

Öğretmenler için de eğitimlerin portalda mevcut olduğunu kaydeden Kula, öğretmenlerin söz konusu kazanımları öğrencilerine ve meslektaşlarına aktarabilmelerinin de mümkün olduğunu hatırlattı.

‘İleride üniversitelere de entegre edilebilir’

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Özgür Bolat, bu tür çalışmalardaki asıl amacın öğrencilerin iklim değişikliği konusunda bilgi sahibi olmasından ziyade çocukluktan itibaren sürdürülebilir bir yaşam tarzını benimseyen bireyler yetiştirilmesi olduğunu aktardı.

İlk olarak okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise düzeylerini kapsayacak olan projeye gelecekte üniversitelerin de dahil edilmesi ihtimaline dair görüşlerini sorduğumuz Bolat,  “Çok iyi fikir. Aslında bunu konuşmamıştık, ya da konuşulduysa benim haberim yok ama bence kesinlikle öyle bir şey olması lazım” yanıtını verdi.

Üniversiteden itibaren gençlerin kendi yaşam tarzları konusunda daha belirleyici rol oynayabileceğine işaret eden Bolat, “O yaşta gençler [doğa ve iklim konusunda] daha savunmacı oluyor. Onun için buna evet diyebiliriz, ‘evet’ olacak hale getirebiliriz” dedi.

iklim

‘İklim değişikliği ile ilgili konular bir ders içine hapsedilmemeli’

Millî Eğitim Bakanlığı Araştırma-Geliştirme ve Projeler Daire Başkanı Dr. Ayşe Kula, geçen eylül ayından itibaren ortaokul düzeyinde seçmeli ders olarak müfredata giren Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği dersine dair katılım ve geri dönüşlerin değerlendirilmesine yönelik sorumuza “Biliyorsunuz bu seçmeli bir ders. Çocuklar seçmeli olduğu için kendi isteğine göre seçebiliyor. Onun için de bütün çocuklara ulaşmamız zaten zor. Üstelik de sadece 6-7-8’inci sınıflarda olması nedeniyle, bir de seçmeli olduğu için daha az öğrenciye ulaşıyor. Öyle bir durum var. Diğer taraftan iklim değişikliğiyle ilgili konuların bir ders içine hapsedilmemesi gerektiğini düşünenlerdenim, bu benim kişisel görüşüm. Zorunlu bir ders olmadığına açıkçası sevindim. Niye derseniz, o ders içerisinde hapsolmasını istemezdim. Çünkü bu yaşamın içinden bir sorun, bütün derslerde işlenmesi gereken bir sorun. Yatay eksende olan bir sorun. O yüzden de bizim bu projemizin de gerekçesini oluşturdu. Yine aynı şekilde TEMA’nın bu değerli projesinde de derslere entegrasyonu söz konusu.”

Kula, iklim değişikliği eğitiminin üniversitelere entegre edilmesi projesinin de ileride görüşüleceğine değinerek şunları söyledi:

“Biz bu projemiz kapsamında, projemiz tamamlandığında zaten üniversitelere de öneri şeklinde sunacağız. Diyeceğiz ki biz temel eğitim olarak yaptık. Ortaöğretim Genel Müdürlüğümüz var, o da lise düzeyindeki çalışmaları gerçekleştiriyor. Muhtemelen onlar da benzer bir çalışma yapacaklar. Sıra tabi ki daha sonraki düzeylere geliyor. Üniversitelere de biz bunu önereceğiz. Gerekçemiz çok basit: Orada öğretmen bu eğitimi alarak okula hazır gelecek. Biz şu anda sıfırdan eğitiyoruz çünkü üniversite düzeyinde de özellikle eğitim fakültesinde ilgili dersleri alan çok az öğrenci var, orada da seçmeli. Tabi hoca ilgisine göre o dersi açabiliyor. Onun dışında İklim Şurası’nda da üniversitelere dönük de bir madde var; üniversiteler özellikle mühendislik ve eğitim fakültelerinde, tarımla veya enerjiyle ilgili bölümlerde bu tür bölümleri, dersleri açsınlar, hatta bu ders zorunlu olsun diye bir madde var. Bu da üniversitelere gitti, üniversiteler de bunu göz ardı etmeyecektir diye düşünüyorum. Ama biz de Milli Eğitim Bakanlığı olarak üniversiteleri zorlama niyetindeyiz açıkçası.”

You may also like

Comments

Comments are closed.