İnsan HaklarıManşetTürkiye

İHD: Seçimde fırsat eşitliği olmadı ve demokratik koşullar oluşturulmadı

0
Fotoğraf: Gürcan Öztürk

“Siyasi partiler ve seçmenler arasında fırsat eşitliğinin olmadığı ve demokratik koşulların oluşturulmadığı bir ortamda yapılan seçim sonucunda, Recep Tayyip Erdoğan tekrar Cumhurbaşkanı seçildi.”

İnsan Hakları Derneği (İHD) seçimleri böyle değerlendirdi. İHD seçimlerle ilgili gözlemlerini ve tespitlerini paylaştı. İHD’ye göre seçimin en önemli çıkarımı; “yurttaşların yarısının, otoriter yönetimin ağır baskısına rağmen başka bir düşünceyi benimsediği şeklinde” oldu.

Muhalefetteki her siyasal partinin farklı görüşü olsa da bir demokratik itirazın ortaklaştığının görüldüğünün vurgulandığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Biz insan hakları savunucuları; bu denli demokratik itirazın varlığının ve demokratikleşme isteğinin iktidarın kabullenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu itiraz gerçekliğinin göz önünde bulundurulması ile hak ve özgürlüklerden yana siyasi bir programın öncelemesi gerekmektedir.”

‘İnsan hakları savunucuları ve gazeteciler derhal serbest bırakılmalı’

Evrensel haklar temelinde iç hukuka ve uluslararası hukuka uygun bir pratiğin sergilenmesi gerektiğinin altının çizildiği açıklamada “İfade özgürlüğü önündeki engellerin ve cezalandırılmaların kaldırılması, hapishanelerde politik saiklerle tutulan siyasetçiler, insan hakları savunucuları ve gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır” denildi. Açıklamada şu önerilerde bulunuldu:

  • “Yine Türkiye nüfusunun yarı oranındaki kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin geri gelmesi mücadelesi içerisindedir, derhal bu talep kabul edilmelidir. Özellikle kadına yönelik şiddet konusunda, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan ve bugüne kadar hazırlanmış en yeterli sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması gerektiğini düşünüyoruz.
  • İktidarın muhaliflere yönelik kullandığı ayrımcı, ötekileştirici ve bazen de nefret dili olarak tanımlayabileceğimiz söylem mutlaka değişmelidir. Tüm kimliklerin özgür ve güven içinde yaşamaya ihtiyaçları vardır.
  • Hapishanelerdeki hasta mahpusların; sağlık ve yaşam hakları korunmalı, onları ölüme sürükleyen yasal dayanaklar, Adli Tıp Kurumu raporu kıstası ve güvenlik öncelikli uygulamalar terk edilmelidir. Bu konuda insancıl hukuku temel alan yeni yaklaşımlar beklemekteyiz.
  • Özellikle LGBTİ+‘lara yönelik nefret dilinin değişmesi ve bu konuda Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14’üncü maddesinde tanımlanan ayrımcılık yasağına uygun davranması, haklarını tanıması gerektiğini düşünüyoruz.
  • Bu seçimin sonuçlarından en önemlisi de Kürt halkının güvenlikçi ve şiddet politikalarına karşı ne kadar büyük bir tavır içinde olduğudur. Tercihten de bir defa görüldüğü üzere Kürt halkı demokratik yöntemlerle müzakere edilecek bir barış istemektedir. Artık savaşın tüm yorgunluğunu üzerinden atmak ve çocuklarını güvenli ve barışçıl ortamda yetiştirmek istemektedirler. İktidarın Kürt meselesi konusundaki tavrından bir an önce vazgeçmesi, demokratik adımlar atması gerektiğini belirtiyoruz.
  • Türkiye’nin içinde bulunduğu çok yönlü baskıcı ortamın yarattığı ağır kötü ekonomik durumu toplumun tüm kesimlerince bilinmektedir. İşçi ve emekçilerin ekonomik ve sosyal haklarının güvence altına alınması, daha güvenli bir çalışma ortamı içinde yaşamalarının sağlanması gerekmektedir. Bu durumdan Türkiye’nin altına imza attığı sözleşmelerin gereği unutulmamalıdır, bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.
  • Sonuç olarak; coğrafyada yaşayan insanların yarısı iktidarın politik uygulamalarından ve yönetiminden memnun olmadıklarını açıkça dile getirmişler, bu yönde oy kullanmışlardır.
  • Bizler insan hakları savunucuları olarak, siyasal iktidarın bu somut gerçeği dikkate alarak; demokratik koşulları sağlamaya, hakları koruyan bir siyaset sistemi ve anlayışı için bir an önce hareket etmesi gerektiğini savunuyoruz.”

You may also like

Comments

Comments are closed.