Daha önceki yazılarda yaklaşan yerel seçimlerine dair dikkat çekmek istediğimiz konular olmuştu. Yeniden mevcut siyasal partilerin pek de gündeminde olmayan kamusal yarar için “plan/ program ve proje” üretimleri konusuna dönelim.
Kentlilerin talepleri, doğal olarak tek tek sorunlar üzerinedir. Kitleler ayrıntıya giremez ve olguları ilişkilendirecek sentezleri de yapmazlar. Onlar bulundukları konumdan en acil gördükleri/ en can yakıcı sorunları dile getiriler ve çözülmesini beklediklerini söyler. Dolayısıyla yerel taleplerin çok parçalı tutarsız ve birbirinden ayrık olmasını doğal karşılamak gerekir. Bunları bütünlemek, sistematize etmek ve doğru bir önceliklendirmeyle bir plan ve program yapısına dönüştürmek, yerel yönetim adaylarının, eğer seçilirse yönetici olacakların üzerine düşen bir görevdir. Bu görevin demokrasisi üzerinde de ayrıca duracağız.
Kent; kamusal yaşamının yarattığı/ yaratacağı rantın kamusal yarar için nasıl kullanılacağı, bu kaynakları diğerleriyle birlikte nasıl bir kentsel plana ve programa dönüştüreceği konusu (dikkat ederseniz “projeler” demiyorum; ayrık ve tutarsız parçalar halinde sunulan göz boyayıcı projeler/ seçim vaatleri kente kazandırdıklarından çok daha fazla zarar da verebilirler) yerel politikalar üretmek isteyenlerin işidir.
Bir örnek olarak, Türkiye’nin bütün büyük kentlerinin nerdeyse ortak sorunu olan kamusal kent içi ulaşım-taşıma problemime bakalım. Bütün kentliler etkin, hızlı, ucuz ve iyi zamanlanmış bir kamu ulaşımı/ ulaşım istiyorlar. Daha da ötesi kentlerdeki yoksullaşma o düzeyde ki, bir ailenin işe ve/ya okula gitmek için harcanması gereken para yoksul ailelerin bütçesinin büyükçe bir oranını götürdüğünden bu ulaşımın ücretsiz olmasını isteyebilirler. Aslında “kentlerde ücretsiz kamusal ulaşımı ”(ya da kısaca “ücretsiz kamusal taşımacılık”/ÜKT diyelim), kentli hakları arasında saymamız gerekir.
ÜKT politikası ve planlaması üzerinde biraz düşünelim:
ÜKT’yi, “hemşerilerin, kamu taşımacılığı için ücret/ bedel ödememesi, buna karşılık bu bedelin kentin diğer hemşerileri veya kamu kurumları veya kentteki diğer özel sektör kuruluşları tarafından karşılanması” vb. olarak tanımlayabiliriz.
Yukarıdaki tanım daha çok kamu maliyesi diliyle yapılmış bir tanım olabilir. Ancak, kamunun kent içi ulaşım hizmetini nasıl finanse edeceğini, dolayısıyla işlevin nasıl gerçekleştirileceğini belirlemektedir.
Kamusal olarak finanse edilecek kentsel ulaşım sistemini,
ve sonuç olarak,
bir ulaşım politikası (ya da daha genel olarak kent politikası) olarak düşünebiliriz.
Böyle bir önerinin sağlayacağı kamusal ve toplumsal yararlar ve risklerin neler olabileceğini düşünelim.
Ancak, kentteki kamu ulaşımın bir kısmı, aynı zamanda özel sektör tarafından da sağlanıyorsa,
Bu politikayı gerçekten başarılı bir biçimde uygulayabilmek için yerel kamu yönetiminin nitelikli bir ulaşım planlaması yapabilmesi ve bu planı sürekli olarak izlemesi (monitör etmesi) ve işleyişin başarı ve başarısızlıklarına göre yeniden düzenlemesi/ kalibre etmesi en stratejik gereksinimdir.
Bunun için programın ana hedeflerinin net-ölçülebilir veya gözlemlenebilir olacak biçimde tanımlanması ve hedeflerin gerçekleşmesi için sadece kamu taşımacılığını/ hizmetini ve altyapısını ilgilendiren önlemlerle/ alt programlarla yeni hatların ve taşıma kapasitesinin geliştirilmesi yeterli olmayacaktır.
Ulaşımla ilgili diğer bütün faktörleri (özellikle özel araç taşımacılığını ve özel servislerin sağladığı hizmetleri, ayrıca bisikletlileri/ elektrik destekli bisikletlileri, scooteri vb.) dikkate almak ve onların da özendirilmesi veya caydırılması için programın boyutlandırılması ve ayrıntılandırılması gerekecektir.
ÜKT için Fransa’da yapılan bir teze[1] bakalım: Tezin araştırma soruları: “Ücretsiz kamu taşımacılığı”nın/ ÜKT (veya biniş ücreti ödenmeyen kamu taşımasının/ BÜÖKT)
etkileri nelerdir?
Tez, Fransa’da BÜÖKT uygulayan kentlerinde, istatistik sonuçlar olarak,
olduğunu kanıtlıyor.
Türkiye’de benzer bir program gelişilebilmesi için gerekli araştırmalara (veya kaba araştırma hipotezleri kurmaya) başlamak bakımından sonuçlar ilginçtir.
Türkiye’deki kentler/ kentlilerin ve kent yönetimlerine aday olanların üzerine ciddi olarak eğilmesi bakımından, pek çok bilgi eksiği olduğu ve politika geliştirmek ciddi çalışmalara ihtiyaç olduğu açıktır.
*
[1] Théotime NOËL (2022), “Fare-Free Public Transportation effects’ assessment on French economy, Dissertation submitted in partial fulfilment of requirements for the MSc in Macroeconomic Policy”, at Universidade Católica Portuguesa and for the MSc in Business – Major in Economics at BI Norwegian Business School.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…