ManşetTarım-Gıda

Halkın gıda politikası: Gıda ve tarım taban örgütleri daha adil bir gıda sistemi arıyor

0

Bu yazı Sıla Özkavaf tarafından iklimadaleti.org/ için çevirilmiştir

Brexit müzakerelerinin başlamasıyla, gıda ve tarım taban örgütlerinden oluşan bir koalisyon, AB’den tamamen ayrılma durumunda İngiltere’nin daha ilerici bir gıda politikası geliştirmesi gerektiği hususunda çağrıda bulunarak “Halkın Gıda Politikası” isimli bir belge yayınladı. İskoçya şimdiden ulusal gıda siyasaları oluşturma sürecinde ve bu günlerde “Ulusal İyi Gıda Yasa Tasarısı” geliştirmek ile meşgulken, İngiltere şu ana kadar herhangi bir ilerleme kaydedememiştir.

Haziran 2017 sonunda, Halkın Gıda Politikası’nın yayınlandığını görüyoruz- İngiltere’deki halkın gıda ve tarım vizyonunu tasvir eden bu çarpıcı manifesto, 80’den fazla gıda ve tarım örgütü tarafından desteklenmektedir.

Rapor, 18 ay boyunca kapsamlı bir şekilde ve ülke genelinde taban örgütleri, sivil toplum örgütleri, sendikalar, topluluk projeleri, küçük işletmeler ve bireylerle yapılan istişarelere dayanmaktadır. Çalışma, bir dizi politika önerisi ve mevcut gıda sistemindeki başarısızlıklardan en çok etkilenen insanların yaşamış olduğu deneyimlere ve onların ihtiyaçlarına dayanan değişim vizyonu ve politika önerileriyle sonuçlandı.

Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasının bir sonucu olarak, tarımın belirsizlikle en çok karşı karşıya kalacak olan sektörlerden biri olduğu yaygın bir şekilde bilinmektedir. Yükselen gıda fiyatları, Brexit bağlamında defalarca irdelenen bir konu; ancak göç kısıtlamaları, tarım sektöründe çalışanların varlığı üzerinde çok büyük bir etkiye sahip.

Bu belirsizlik karşısında rapor, “gıda üretim, sağlık, işçi hakları, arazi kullanımı ve planlama, ticaret, çevre, demokratik katılım ve topluluk refahı” gibi bölümlere ayrılmış politika alanlarını bütünleştiren bir yasal çerçeve, politika ve yeni bir Gıda Kanunu’na artık ihtiyaç duyulduğunu vurgulamaktadır.

Halkın Gıda Politikası’nı geliştiren koalisyonun bir parçası olan Küresel Adalet Şimdi (Global Justice Now)’de gıda kampanyacısı olan Heidi Chow şunları söylüyor:

“İngiltere’deki tarımın artan kurumsal kontrolünden, son on yılda 33.000’in üzerinde küçük ve orta ölçekli çiftliğin kapanması ile küçük çiftçilerin saldırgan bir şekilde pazarın dışına itilmeleri vasıtasıyla gerçek ücretlerin yükselişini aşan temel gıda maddelerinin fiyatlarına kadar çizilen resim, İngiltere’nin gıda üretim, dağıtım ve satımı konusunda ciddi krizlere tanıklık ettiğini gösteriyor. Hükümet’in bu problemleri ele alma biçimi en iyi haliyle bölük pörçük, en kötü hali ise öyle bir yaklaşımın olmaması.

Yeni Çevre Sekreteri Michael Gove, geçenlerde İngiltere’nin Brexit’den sonra hem daha ucuz hem de daha kaliteli gıdaya erişimi olabileceğini ancak birçok çiftçi ve yetiştiricinin deneyiminden yola çıkarak, ucuz gıda fiyatlarına tarım sektöründeki çevresel ve sosyal standartların azaltılmasıyla ulaşıldığını öne sürüyor. Bunun yerine, her çiftçiye ürettiği ürünler için adil bir ücret ödenmesini sağlamak adına gıda perakende sektörünün daha fazla düzenlendiğini görmek istiyoruz.”

Yeni Çevre Sekreteri geçtiğimiz hafta Birleşik Krallık’ın hem daha uzun hem de daha iyi kalitede gıdaya Brexit sonrasında erişebileceğini ama bir çok çiftçi ve yetiştiricinin deneyimi ucuz gıda fiyatlarının, tarımsal sektörde çevresel ve sosyal standartların düşürülmesi ile elde edildiğini belirtiyor.

Genç kiracı bir çiftçi, Landworkers’ Alliance’ın üyesi ve aynı zamanda Halkın Gıda Politikası koordinatörü olan Dee Butterly‘e göre;

“İngiltere’de tutarlı, bütüncül bir gıda politikası çerçevesinin olmaması giderek daha fazla sorun haline geliyor. Bu ülkede, gıda güvenliği konusundaki utanç verici bir seviyedeyiz, gıda bankası kullanım miktarı her geçen yıl artmakta ve şu anda sekiz milyondan fazla kişinin yiyecek bulamadığı maddi güvencesizlik durumu içerisinde olduğu tahmin edilmektedir.” UNICEF ​​geçtiğimiz hafta, İngiltere’de şu anda 15 yaşından küçük her beş çocuktan birinin gıda güvencesi bulunmamasına dayanarak İngiltere’nin dünyanın en zengin ülkeleri arasında çocuk açlığı ve yoksunluğunun en yüksek oranlarından bazılarına sahip olduğuna dair bir kanıt sunan “Geleceği İnşa Etme” raporunu yayınladı.

Gıda sistemimizin işleyişi ve yönetim biçimi kökten değişmelidir. Önümüzdeki yıllarda gıda sistemimizi dönüştürerek eşitlik, dayanıklılık ve adaleti ön plana çıkaran ulusal bir gıda politikası geliştirmeliyiz. Brexit görüşmeleri başlarken, siyasetçileri, gelir, statü ya da geçmişe bakılmaksızın herkesin her zaman yeterli gıdaya erişebileceği, aynı zamanda insan refahından, çevrenin sağlığından ve gelecek kuşakların kendilerine gıda sağlama yeteneğinden ödün vermeyecekleri bir gıda sistemini destekleyen ilerici ulusal bir gıda politikası için bu yeni planı ciddiye almaya çağırıyoruz. ”

Avrupa’daki ve dünyanın dört bir yanındaki ülkeler, daha istikrarlı ve adil bir gıda sistemi oluşturmak için gıda egemenliği, tarımsal ekoloji ve gıda hakkı gibi yenilikçi çerçeveleri bölgesel ve ulusal mevzuatlarında benimsemeye başlamıştır.

Halkın Gıda Politikası, 100 sayfa boyunca yönetişim, gıda üretimi, sağlık, toprak, emek, çevre, bilgi ve beceri, ticaret ve finans konularını dokuz tematik bölümde inceleyen ve İngiltere’deki gıda sisteminin dönüşümü için bunların her birini derinlemesine analiz ve politika önerileri ile anlatan geniş kapsamlı bir rapordur.

Politika belgesine şu bağlantıdan erişebilirsiniz.

 

(İklim Adaleti.org)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.