ManşetEditörün SeçtikleriEkolojiHayvan Hakları

Gökçeada sularında büyük deniz canlıları incelendi: Denizlerimiz, onlar var olduğu sürece sağlıklı

0

Doğa koruma örgütü Rufford Vakfı ve Hidrobiyolojik Araştırmalar Derneği (HİDRA) çatısı altında ve Deniz Memelileri Araştırma Derneği (DMAD) katkılarıyla gerçekleştirilen proje kapsamında, İstanbul Üniversitesi Biyoloji bölümü öğrenci ve akademisyenleri Gökçeada‘daki büyük deniz canlılarını inceledi.

Bir yıl boyunca Gökçeada kıyılarında deniz ekosistemindeki besin zincirinin en üst basamağındaki top-predatörleri (büyük deniz canlıları) periyodik olarak izleyen ve bir veri tabanı oluşturan ekip, bu türlerin yaşadığı alanlara koruma statüsü kazandırmayı hedefliyor.

Proje kapsamında Türkiye popülasyonu incelenen ve koruma altına alınmak istenen canlılar arasında büyük beyaz köpekbalığı, sivriburun camgöz, dikburun karkaryas, büyük camgöz ve sapan köpekbalığı gibi kıkırdaklı balıklar, kılıç balığı ve mavi yüzgeçli orkinos gibi kemikli balıklar; tırtak, çizgili yunus, afalina, ispermeçet ve gagalı balina gibi balina ve yunusların yanında Akdeniz foku var.

Onlar sağlıklı bir ekosistemin göstergesi

Çalışmalarını anlatan İstanbul Üniversitesi Biyoloji bölümü Hidrobiyoloji Programı doktora öğrencisi ve deniz biyolojisi uzmanı Nur Bikem Kesici, “Denizel top predatör olarak adlandırılan bu büyük deniz canlıları, uzun yaşayan ve geç olgunlaşan canlılar olduklarından insan faaliyetleri gibi yoğun negatif etkilere karşı çok hassas türler. Bu özellikleri ve bir çok başka ekolojik karakterleri, onları sağlıklı bir deniz ekosisteminin en iyi göstergeleri haline getiriyor” diyor.

Bu türlerle ilgili bilgi eksikliğinin önüne geçebilmek ve onları koruyabilmek için tutarlı ve uzun süreli araştırmalar gerektiğini belirten Kesici, dünya çapında bu türlerle ilgili birçok koruma çalışması olmasına rağmen Türkiye’de durumun böyle olmadığını belirtiyor:

“Dünya denizleri ve tatlı sularında 85’ten fazla yunus ve balina türü bulunuyor. Türkiye’de ise günümüze kadar 12 tür kayıt edilmiş durumda. Türkiye’de deniz memelileri sıkı koruma altında olsa da köpekbalıkları için aynı durum söz konusu değil.”

Türkiye denizlerinin, köpekbalıkları ve diğer kıkırdaklı balıklar için önemli üreme ve yaşam alanları olduğunu belirten Bikem Kesici şunları söylüyor:

“Bu hassas türlerin yarısından fazlasının nesli yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olmasına rağmen, ülkemiz sularında bu türlerden sadece 17’sinin avcılığı yasaklandı.

Tüm dünyada sadece Akdeniz ve Atlantik‘te popülasyonları günümüze kadar ulaşan ve birey sayılarının 1000’in bile altında olduğu tahmin edilen Akdeniz foklarından bahsetmiyorum bile.”

Sayısı hızla azalan birçok deniz canlısı gibi top predatorlerin sayısı da  hızla azalıyor. Oysa onlar, sağlıklı bir deniz ekosisteminin kilit unsurları.

Balıkçılık en büyük tehdit

Kesici, “Bu canlıların karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerin başında ise balıkçılık faaliyetleri geliyor” diyor. Yoğun bir şekilde yapılan balıkçılığın bu canlıların beslendiği kaynakların önemli bir kısmını azalttığını belirten Kesici şunları ekliyor:

“Iskarta av olarak tesadüfen yakalanmaları da onlar için en büyük tehditlerin başında geliyor. Su kirliliği, deniz trafiği, hayalet ağlar, küresel ısınma ve elbette ki yaşam alanlarının yok olmasıyla birlikte besin bulmanın giderek zorlaşması ise diğer önemli sorunlardan.”

Çizgili yunus

Elinizde bilgi yoksa, onları koruyamazsınız

Projede Gökçeada’nın hedef bölge olarak belirlenmesinin birinci sebebi, ekibin ilgili literatürden ve kendi  çalışmalarından elde ettiği bilgiler doğrultusunda ada sularında biyolojik çeşitliliğin oldukça yüksek olduğunu tespit etmesi.

Bir diğer sebep ise böylesine çeşitliliğe sahip olan Gökçeada ve çevresinde bu önemli canlılara ait herhangi bir veri setinin bulunmaması.

Kesici “Eğer elinizde bilgi yoksa onları korumanız da mümkün olmuyor” diyor. Bu yüzden ekip, projenin birinci aşaması olarak karadan ve sudan hem görsel hem de akustik olarak canlıları kaydederek bu bölgeye ait ilk veri tabanını oluşturmuş.

“Denizden ve karadan dürbün ve teleskoplar yardımıyla yaptığımız gözlemlere ek olarak, özellikle deniz memelilerini seslerinden tespit etmekte kullanılan bir cihaz olan “hidrofon” kullanıyoruz diyen kesici, yöntemlerini şöyle anlatıyor:

“Hidrofon, ortalama 200 metrelik bir kabloyla teknedeki bilgisayara bağlı bir sualtı mikrofonu. Hidrofonun yanı sıra insansız hava aracı olarak da bilinen drone’lar, bahsi geçen büyük deniz canlılarının dağılımı, ekolojisi, davranışı, sağlığı veya habitat kullanımı hakkında bize daha kapsamlı araştırmalar yapma imkanı veriyor.”

Ada halkı onları ne kadar tanırsa o kadar hassas davranıyor

Ekip,  yıl boyunca balıkçılar ve sportif dalgıçlardan da bilgi toplamış. Kesici, başta çocuklar olmak üzere ada halkı ile işbirliği yaparak, ada halkında doğa koruma bilincinin oluşturulmasını hedeflediklerini aktarıyor:

“Çünkü onlar bu hayvanları ne kadar tanır, bilirse o kadar hassas davranma eğiliminde oluyorlar. Bu da projeyi çok daha uzun soluklu bir yere taşımış oluyor. Bunun yanı sıra yerel farkındalık etkinlikleri ve anketler, eğitim paketleri hazırlıyoruz ve kaymakamlık, belediye gibi karar vericilerle de toplantılar gerçekleştiriyoruz ki bundan sonra bölgede yapılacak olan her faaliyet, bir de bu kapsamda değerlendirilsin ve olası tahribatların önüne geçilebilsin.”

Arazi çalışmaları, üç kişilik ana kadronun yanı sıra gönüllü katılımcılarımla birlikte 8-10 kişiyi bulan bir ekipleyıl boyunca her mevsim sürüyor.

Projeye dahil olanların, günlük hayatta pek temas edilemeyen bu hayvanları görmekten büyük heyecan ve mutluluk  duyduğunu söyleyen Kesici şöyle diyor:

Biz her ne kadar onlarla temas içinde olmasak da onlar ekosistemin kilit unsurları ve dikkatli gözlerle bakarsak, bize bir şeylerin yolunda olup olmadığında dair ipuçları veriyorlar.

Haklarında daha fazla bilgi sahibi olarak hem bu canlıların hem de denizlerimizin durumunu düzeltmenin hala mümkün olduğunu belirten Kesici, son olarak şu sözleri ekliyor:

“Bu canlılar denizlerimizde var olduğu sürece denizlerimiz sağlıklı demektir. Bizim kendi aramızda sıkça söylediğimiz bir şey var: Denizlerimizin büyük canlılarını korumak, denizlerimizi korumaktır. İşte, tam olarak böyle!”

Projeye dair daha fazla bilgiye  buradan ulaşabilirsiniz.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.