Climate Change News’da Megan Dharby imzası ile yayınlanan haberi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Oğuzhan Yaman’nın çevirisi ile paylaşıyoruz.
***
Coal Swarm araştırması, Asyalı şirketler kömür enerjisi sektöründe yeni gelişmelere hâkim olurken, Kuzey Amerika ve Avrupalı kamu kuruluşlarının eski kömür santrallerini yavaş yavaş kapattıklarını gösteriyor.
***
2010 ve 2017 yılları arasında, dünya çapında her yedi kömür santrali sahibinden biri, kömür filolarını tamamen veya kısmi olarak aşamalı bir şekilde kapattı.
Çarşamba günü, veri izleyicisi Coal Swarm’ın yayınladığı kömür enerjisini yürürlükten kaldırma planlarının ilk küresel araştırması, endüstrinin Batı’da çöktüğü fakat Asya’da yükselişe geçtiği iki farklı gidişatı ortaya koydu.
Ağırlıklı olarak Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da bulunan, kömür santraline sahip 994 şirketin 139’u kapasitelerinin en az yüzde 20’sini kapattı, bunların 71’i kömür filolarını tamamen görevden aldı.
Greenpeace tarafından yayınlanan benzer bir rapor da, enerji üretmek için kömür yakmadan dolaylı veya doğrudan çıkan 23 şehir, bölge ve ülkeyi tanımlıyor.
Araştırmacılar, bu iki raporun birlikte kömür ekonomisi ve politikasındaki hızlı değişimi gösterdiğini söylüyorlar. Greenpeace analisti Lauri Myllyvirta, Climate Home News’e yaptığı açıklamada “Beş yıl önce kimse bunu öngörmüyordu, bu anlamda işler inanılmaz derecede hızlı ilerliyor” diyor.
Aynı zamanda veriler gösteriyor ki; daha çok Asyalı şirketlerin hâkim olduğu 303 yeni kömür santrali yatırımcısı yeni projeler kovalıyor. En büyük iki pazar olan Çin ve Hindistan’daki kapasite fazlasına getirilen son kısıtlamaya rağmen ilgi devam ediyor.
Başkan Donald Trump’ın kömür madeni işçilerini işe geri alma sözü verdiği Amerika Birleşik Devletleri’nde önde gelen birkaç kamu kuruluşu ise aksi istikamete yöneliyor.
Rapor, son sekiz yılda AES, Berkshire Hathaway, Duke, NextEra Energy, NRG Energy ve PSEG’in kömür kapasitelerinin yüzde 12 ila 77’sini durdurduğunu gösteriyor. Bunlardan yalnızca AES’in Filipinler’de yeni bir santral inşa etme planları var.
Kaliforniya 2014 yılında kömürden arındırıldı ve Trump’ın kömür kullanımı engellerini kaldırma planına bakılmaksızın 2025 yılına kadar beş eyaletin daha onu takip etmesi bekleniyor.
Bazı Avrupa devleri, ‘fosil-egemen’ geçmişleri ile ilişkilerini kestiklerini göstermek için isimlerini veya yapılarını değiştirdiler. Dong (petrol ve doğalgaz –oil and gas- sektöründeki kökenlerine atıfta bulunan bir kısaltma) bu ay marka ismini Ørsted olarak değiştirirken, E.on düşüşteki termal enerji firması Uniper’i yenilenebilir enerji firmasından ayırdı. Iberdrola ise kömür filosunun yüzde 82’sini görevden aldı.
Birleşik Krallık ve Fransa’nın da aralarında bulunduğu sekiz Avrupa Birliği ülkesi, 2030 yılı itibariyle veya daha yakın bir tarihte kömür enerjisini bırakacaklarını açıkladı. Geçen hafta ise, Hollanda’nın yeni kurulan koalisyon hükümeti iklim hedeflerine daha erken ulaşmak için yeni yapılmış üç kömür santralini kapatacağını doğruladı. Birleşik Krallık ve Kanada geçtiğimiz hafta, bir ‘kömür enerjisini aşamalı olarak sonlandırmaya teşebbüs eden milletler birliği’ oluşturacaklarını açıkladılar.
Uluslararası Enerji Ajansı’ndan (IEA) kıdemli enerji analisti Carlos Fernandez-Alvarez eğilimleri yorumlayarak: “Avrupa, Birleşik Devletler ve Kanada’da, gerçekten kömür kullanımından kaçınan şirketler görebilirsiniz” diyor.
Uluslararası iklim hedeflerini yerine getirme açısından kritik olan Asya’daki görünüm ise daha karmaşık.
Coal Swarm, üzerinde çalıştığı 681 kömür yeni yatırımcısının yüzde 56’sının projelerini ertelediğini veya iptal ettiğini vurguluyor. Bu da, sektöre karşı isteğin azaldığına dair bir kanıt olarak gösteriliyor.
Fernandez-Alvarez, yüzde 56’lık bir proje iptali oranının, büyük ölçekli enerji altyapısı için olağandışı olmadığını, Asya’da kömür enerjisi üretimi bakımından inişli çıkışlı geçen bir on yılın ardından, gidişatın durağanlaştığını görmenin ‘büyük bir değişim’ olduğunu söylüyor ve ekliyor: “fakat bu kesinlikle kömür enerjisinin sonu değil”.
Fernandez-Alvarez ayrıca, IEA’nın son yıllarda kömür enerjisi için büyüme tahminlerini düşürdüğünü fakat bunun o kadar da önemli bir ölçüde olmadığını söylüyor. Ana senaryoları önümüzdeki on yıllarda kömür talebinde hala hafif bir artış öngörüyor.
Greenpeace ise, Çin’in 2015 ve 2016 yılları arasında kömür enerjisi projelerine verilen yapı ruhsatlarının sayısını yüzde 85 oranında azalttığını kaydediyor.
Ucuz güneş enerjisi pazarı sarsarken Hindistan köür yatırımları için finansman kıtlığı çekiyor. Hindistan’ın merkezi enerji kurumu Central Electricity Authority, hâlihazırda yapım aşamasında olan santrallerin talepleri karşılamak için 2027 yılına kadar yeterli olacağını tahmin ediyor.
Myllyvirta: “Büyümeyi şekillendiren pazarlar fazla şişmiş durumdalar ve planlamacıların tahmin ettiği kadar hızlı büyüyen bir kömür enerjisi talebini gerçekte görmüyorlar. Eğer Hindistan’da, hâlihazırda bulunan yenilenebilir enerjilerin ne kadar rekabetçi olduklarına bakarsanız –hem rüzgâr hem de güneş enerjisi, yeni kömür santrallerinden daha düşük fiyat teklifleri verebiliyor- on yıl içinde kömür talebindeki bir reaksiyon büyük bir sorun teşkil etmez” diyor.
Bununla birlikte Çin’in beş yıllık planı, 2020 yılında kömür enerjisi hacmini bugünkü seviyeye göre 150GW’lık bir artışa izin vererek 1.100GW’a çıkarmayı hedefliyor. Kıyaslamak gerekirse, dünyanın en büyük ikinci kömür filosuna sahip olan Amerika Birleşik Devletleri 300GW’dan daha az enerjiye sahip.
İnşaat öncesi planlama durumundaki santrallerin küresel ölçekteki en büyük on geliştiricisinden altısı Çinli, ikisi Hint, biri Endonezyalı, biri ise Taylandlı.
***
Bu haberin İngilizce orijinali
Muhabir: Megan Darby
Yeşil Gazete için çeviren: Oğuzhan Yaman
(Yeşil Gazete, Climate Change News)