Fırtına Deresi’nde konut projesi: Bozkurt felaketine benzer bir durum yaşanabilir

Yazar:
Merve Özçelik

Karadeniz’de son günlerde etkili olan şiddetli yağışlardan kaynaklı sellerde can ve mal kaybına ilişkin bilanço her geçen gün artıyor.

İnsan kaynaklı iklim krizi şiddetli yağışlara sebebiyet verirken, dere kenarlarına yapılan evler gibi yanlış yapılaşmalar da hem can hem mal kayıplarına davetiye çıkarıyor.

Hal böyleyken, dere yataklarına yakın yerlere yapılması planlanan projeler de oldukça risk teşkil ediyor. Rize Çamlıhemşin Belediyesi‘nin Fırtına Deresi kenarında TOKİ tarafından yapılacak bir konut projesine başladığı biliniyordu.

Çevre ve ekoloji hareketi avukatı Yakup Okumuşoğlu, Yeşil Gazete‘ye yaptığı açıklamalarda yakın zamanda Batı Karadeniz‘de etkili olan ve 78 kişinin ölümüyle sonuçlanan şiddetli yağışları hatırlatıp, benzer bir durumun Fırtına Deresi’nde de görülebileceğini kaydetti.

‘Acele kamulaştırma kararı verildi’

Avukat Yakup Okumuşoğlu, projenin yapılmasının planlandığı alanla ilgili Cumhurbaşkanlığı tarafından acele kamulaştırılma kararı verildiği, kamulaştırma sürecinin de devam ettiğini kaydetti. “Orası bildiğini dere yatağı” diyen Okumuşoğlu, “Bir gün orada 300 kilo yağış yağarsa orada ne Çamlıhemşin kalır, ne o konut kalır hiçbir şey kalmaz” dedi.

‘Süreç devam ediyor’

Geçtiğimiz günlerde Kastamonu’da yaşanan sel felaketine benzer bir durumun Fırtına Deresi’nde yaşanmayacağının bir garantisi olmadığını ifade eden Okumuşoğlu, yargı süreciyle ilgili de şunları anlattı:

Hem acele kamulaştırma kararına karşı açılan dava devam ediyor, hem de oradaki planlamaya karşı -konut yapımına dair imar plan değişikliği yaptılar- davalar devam ediyor.

Onlar kararını aldılar, biz dava açtık süreç devam ediyor.”

‘Dere yataklarından çıkılması gerek’

Dere yataklarına yakın yerlerde konut yapılmasına asla izin verilmemesi gerektiğine dikkat çeken Avukat Yakup Okumuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Dere yataklarından mutlaka çıkılması lazım. Dere yataklarına yakın yerlerde konut yapımına asla izin verilmemesi gerekli. Dere yatakları olduğu gibi korunmalı. Oralarda insan faaliyetlerinin son derece düşük tutulması gerekiyor.

Hem ekolojinin korunabilmesi için hem de can ve mal güvenliği açısından böyle olması gerekiyor.”

Karadeniz’de her yağışın sel ihtimalini doğurur hale geldiğini, bunun bu sene de görüldüğünü belirten Okumuşoğlu, “Bütün bu kentleşmenin dere yataklarından çıkartılması gerektiği artık açık. Bunun daha tartışılacak bir yanı yok” ifadelerini de kullandı.

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024