Kategoriler: Enerji

Fevzi Özlüer: “Akkuyu’da atıklar, doğaya verilecek hasar ve santralın sökümü gibi konular ÇED dışı”

Akkuyu Nükleer santralının ÇED raporu için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda yapılan İnceleme Değerlendirme Komisyonu toplantısına katılan Ekoloji Kolektifi’nden Av. Fevzi Özlüer, şirketin sunumunu ve ÇED sürecini BirGün Gazetesi’ne değerlendirdi. BirGün’den Doğu Eroğlu’nun yaptığı röportajda İnceleme ve Değerlendirme Komisyon’undaki bakanlık yetkililerinin ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu üyelerinin bile şirketin sunumunun rezalet bir sunum olduğunu kabul ettiklerini söyleyen Özlüer, olası bir kaza için hiçbir önlem planlanmadığını söyleyerek, ÇED raporunu “Atıklar, doğaya verilecek hasar, insanların yaşam alanlarına vurulacak darbe ve santralın sökümü gibi konuların ÇED dışında bırakıldığını gördük” diye özetliyor.

Fevzi Özlüer’in Akkuyu ÇED süreciyle ilgili verdiği bilgileri Birgün Gazetesi’nden aktarıyoruz.

» Akkuyu NGS ÇED İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nda Rosatom projeyle ilgili endişelerinizi giderebildi mi?

İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nun yaptığı toplantıya, görüş ve önerilerini sunmak üzere Greenpeace, TEMA, Mersin Nükleer Karşıtı Platform, Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre için Sağlıkçılar Derneği ile Ekoloji Kolektifi katıldı. Önce Rosatom hazırlanan ÇED raporuyla ilgili bir sunum yaptı. Komisyondaki bakanlık yetkilileri ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu üyeleri de rezalet bir sunum olduğunu kabul ettiler. Katılan STÖ’ler projenin hayata geçirilmesi halinde ortaya çıkacak sorunları aktardı ama şirketin sunumu hiçbir soruya cevap vermedi. Atıklar, doğaya verilecek hasar, insanların yaşam alanlarına vurulacak darbe ve santralın sökümü gibi konuların ÇED dışında bırakıldığını gördük.

»Rusya Federasyonu Devlet Atom Enerjisi Kuruluşu’na bağlı Rosatom’un ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sorumluluk alanları belli mi? Olası bir kaza durumunda sorumluluğu kim alacak?

ÇED raporuna göre şirketin tazminat sorumluluğu yok. Fukuşima felaketinden sonra santralı işleten TEPCO şirketi iflasını açıklamıştı. Burada da bir felaket halinde şirket devreden çıkabilir, sorumluluk tamamen devlete kalabilir. Akkuyu NGS’yle ilgili uluslararası sözleşmede tek taraf Rosatom fakat reaktörler ve pek çok nükleer ünite taşeronlara yaptırılıyor. Bir kaza halinde Rosatom ve Türkiye devleti aradan çekilecek, vatandaş kim olduğu belli olmayan uluslararası şirketlerle davalık olacak. Bu davalar yıllarca sürecek ve çoğu da sonuçsuz kalacak. Ortada 20 milyar dolarlık proje var zararı kimin üstleneceği belli değil.

»Felaket senaryolarında müdahale nasıl yapılacak? Tazminatlar kim tarafından ödenecek? Santralın bütçesinde olası kazalarda kullanılmak üzere bir yedek akçe belirlendi mi?

Projede hiçbir afet ve risk yönetim stratejisi yok. Sıradan bir inşaat çöktüğünde neler oluyorsa, nükleer bir felakette de aynısı olacak. Kızılay çadır kuracak, jandarmalar tekmeleyerek radyasyonu uzaklaştırmaya çalışacak. Ayrıca çalışanlara yönelik hiçbir tedbir de alınmamış. İnşaat işçilerinin geçici konutları, sağlık koruma bandı adını verdikleri 100 metrelik bölgenin içinde. Bu işçiler reaktörler inşa edilirken bile ölebilirler.

»Fukuşima’daki nükleer felaketin ardından TEPCO’nun yanlış yönlendirmesiyle, Japonya hükümeti tahliye bölgesini olması gerektiğinden daha dar bir alanla sınırlamıştı. Akkuyu’da yaşanabilecek bir nükleer kazada, planlanan tahliye stratejileri yeterli mi?

Kaza anında 5 kilometrelik yarıçaptaki vatandaşların tahliye edileceğini, 80 kilometre yarıçapındaki gıdaların tüketiminin yasaklanacağını belirtmişler. Aydıncık, Taşucu ve Silifke gibi yerleşim birimleri santral alanına yaklaşık 30 kilometre mesafede. O bölgede yaşayan 300 bin vatandaşı tahliye etme gibi bir planları yok. İsteseler de edemezler zaten!

»Santralın üretim ömrü dolduğunda nasıl söküleceği belli mi? Santral söküldükten sonra bölgede yaşam sürebilecek mi?

Santralın ömrünü tamamlamasından sonra nasıl söküleceğiyle ilgili hiçbir düzenleme yok. Orası belli ki bir nükleer mezarlık olacak. Enerji arzıyla elde edilecek kârı hesapladıklarını iddia ediyorlar ama pek çok ekonomik maliyeti görmezden geliyorlar. Bu maliyetlerle projenin ekonomik bir yönü kalmıyor. Demek ki bu, Türkiye’nin emperyalist bir bölge ülkesi olma stratejisi uyarınca girişilen siyasi bir projeden başkası değil.

»Nükleer santrallerle ilgili en ciddi tehdit, eskimiş nükleer yakıt çubuklarının güvenli biçimde saklanması. Eskiyen yakıt çubukları ve nükleer atıklar nasıl ve nerede saklanacak?

Atıklar Çanakkale ve İstanbul boğazlarından geçirilerek Rusya’ya götürülüp bir nükleer çöplükte saklanacak. Ama şirket bu taahhüdünü yerine getirmezse ne olacağı belli değil çünkü devletin hiçbir yaptırım gücü yok. Uluslararası sözleşme sadece santralin inşası ve teslimini kapsıyor. Atıkların nasıl bertaraf edileceği belli değil. Ruslar, “Biz bunları götürmüyoruz” derlerse devlet herhalde atıkları Toroslar’daki maden ocaklarına gömecek. Devlet nükleer santralleri kalkınma planına eklerken, “Atık sorununu çözmek kaydıyla” diye şart koymuştu. Kendi kalkınma planlarına da aykırı hareket ediyorlar yani.

»Santralın ihale şartnamesinde “teknolojik sınanmışlık” şartı vardı. Bu maddeye göre Türkiye’ye yapılacak santralın daha önce hayata geçirilmiş, güvenlik testlerinden geçmeyi başarmış bir model olması zorunluluğu getirilmişti. Ancak Akkuyu’ya yapılacak santral, daha önce inşa edilmemiş bir model olan VVER1200. Bu konuyla ilgili olarak hukuki işlem başlatacak mısınız?

Bu modelin risklerinin denetlenebileceğine ilişkin her türlü söylem tamamen kâğıt üstünde ve hayali. Alan çalışmasına dayanan hiçbir veri yok. Rosatom benzer bir modeli Hindistan’da yapmaya çalıştı ancak denenmemiş bir model olduğu için proje askıya alındı. Bu haliyle ÇED olumlu kararı çıkması halinde iptal davası için yargıya başvuracağız.

»Santrale ilişkin hazırlanan ÇED raporundaki çevresel önlemler sizi tatmin etti mi?

Santralde soğutma suyu olarak kullanılan deniz suyu tekrar denize verilecek. Sıcaklıktaki oynamalar deniz ekosistemini olumsuz etkileyecek ancak şirket bu sorunu pek dikkate almamış. 10 yıl önceki verileri kullanarak rapor hazırlamışlar ve “Nasıl ki canlılar evrimsel süreçte sıcaklığa uyum sağladılarsa, buradaki ısı değişikliğine de uyum sağlayacaklar” demişler. “Biz değil onlar düşünsün, gerekirse sudaki canlılar evrim geçirsinler” diyorlar yani!

Röportaj: Doğu Eroğlu – BirGün

Mersin Akkuyu’ya inşa edilmesi planlanan nükleer güç santralı (NGS) için yapılan ÇED İnceleme Değerlendirme Komisyonu toplantısında şirket yetkililerinin sunumu sivil toplum temsilcilerini ikna edemedi. Ekolojistlerin ve nükleer enerji karşıtlarının pek çok sorusunun yanıtsız bırakıldığı toplantıyı, Ekoloji Kolektifi üyesi avukat Fevzi Özlüer BirGün’e değerlendirdi. 

» Akkuyu NGS ÇED İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nda Rosatom projeyle ilgili endişelerinizi giderebildi mi?
İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nun yaptığı toplantıya, görüş ve önerilerini sunmak üzere Greenpeace, TEMA, Mersin Nükleer Karşıtı Platform, Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre için Sağlıkçılar Derneği ile Ekoloji Kolektifi katıldı. Önce Rosatom hazırlanan ÇED raporuyla ilgili bir sunum yaptı. Komisyondaki bakanlık yetkilileri ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu üyeleri de rezalet bir sunum olduğunu kabul ettiler. Katılan STÖ’ler projenin hayata geçirilmesi halinde ortaya çıkacak sorunları aktardı ama şirketin sunumu hiçbir soruya cevap vermedi. Atıklar, doğaya verilecek hasar, insanların yaşam alanlarına vurulacak darbe ve santralın sökümü gibi konuların ÇED dışında bırakıldığını gördük.

ZARARI KİM ÜSTLENECEK
»Rusya Federasyonu Devlet Atom Enerjisi Kuruluşu’na bağlı Rosatom’un ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sorumluluk alanları belli mi? Olası bir kaza durumunda sorumluluğu kim alacak?

ÇED raporuna göre şirketin tazminat sorumluluğu yok. Fukuşima felaketinden sonra santralı işleten TEPCO şirketi iflasını açıklamıştı. Burada da bir felaket halinde şirket devreden çıkabilir, sorumluluk tamamen devlete kalabilir. Akkuyu NGS’yle ilgili uluslararası sözleşmede tek taraf Rosatom fakat reaktörler ve pek çok nükleer ünite taşeronlara yaptırılıyor. Bir kaza halinde Rosatom ve Türkiye devleti aradan çekilecek, vatandaş kim olduğu belli olmayan uluslararası şirketlerle davalık olacak. Bu davalar yıllarca sürecek ve çoğu da sonuçsuz kalacak. Ortada 20 milyar dolarlık proje var zararı kimin üstleneceği belli değil.

»Felaket senaryolarında müdahale nasıl yapılacak? Tazminatlar kim tarafından ödenecek? Santralın bütçesinde olası kazalarda kullanılmak üzere bir yedek akçe belirlendi mi?
Projede hiçbir afet ve risk yönetim stratejisi yok. Sıradan bir inşaat çöktüğünde neler oluyorsa, nükleer bir felakette de aynısı olacak. Kızılay çadır kuracak, jandarmalar tekmeleyerek radyasyonu uzaklaştırmaya çalışacak. Ayrıca çalışanlara yönelik hiçbir tedbir de alınmamış. İnşaat işçilerinin geçici konutları, sağlık koruma bandı adını verdikleri 100 metrelik bölgenin içinde. Bu işçiler reaktörler inşa edilirken bile ölebilirler.

»Fukuşima’daki nükleer felaketin ardından TEPCO’nun yanlış yönlendirmesiyle, Japonya hükümeti tahliye bölgesini olması gerektiğinden daha dar bir alanla sınırlamıştı. Akkuyu’da yaşanabilecek bir nükleer kazada, planlanan tahliye stratejileri yeterli mi?
Kaza anında 5 kilometrelik yarıçaptaki vatandaşların tahliye edileceğini, 80 kilometre yarıçapındaki gıdaların tüketiminin yasaklanacağını belirtmişler. Aydıncık, Taşucu ve Silifke gibi yerleşim birimleri santral alanına yaklaşık 30 kilometre mesafede. O bölgede yaşayan 300 bin vatandaşı tahliye etme gibi bir planları yok. İsteseler de edemezler zaten!

NÜKLEER MEZARLIK OLACAK
»Santralın üretim ömrü dolduğunda nasıl söküleceği belli mi? Santral söküldükten sonra bölgede yaşam sürebilecek mi?
Santralın ömrünü tamamlamasından sonra nasıl söküleceğiyle ilgili hiçbir düzenleme yok. Orası belli ki bir nükleer mezarlık olacak. Enerji arzıyla elde edilecek kârı hesapladıklarını iddia ediyorlar ama pek çok ekonomik maliyeti görmezden geliyorlar. Bu maliyetlerle projenin ekonomik bir yönü kalmıyor. Demek ki bu, Türkiye’nin emperyalist bir bölge ülkesi olma stratejisi uyarınca girişilen siyasi bir projeden başkası değil.

»Nükleer santrallerle ilgili en ciddi tehdit, eskimiş nükleer yakıt çubuklarının güvenli biçimde saklanması. Eskiyen yakıt çubukları ve nükleer atıklar nasıl ve nerede saklanacak?
Atıklar Çanakkale ve İstanbul boğazlarından geçirilerek Rusya’ya götürülüp bir nükleer çöplükte saklanacak. Ama şirket bu taahhüdünü yerine getirmezse ne olacağı belli değil çünkü devletin hiçbir yaptırım gücü yok. Uluslararası sözleşme sadece santralin inşası ve teslimini kapsıyor. Atıkların nasıl bertaraf edileceği belli değil. Ruslar, “Biz bunları götürmüyoruz” derlerse devlet herhalde atıkları Toroslar’daki maden ocaklarına gömecek. Devlet nükleer santralleri kalkınma planına eklerken, “Atık sorununu çözmek kaydıyla” diye şart koymuştu. Kendi kalkınma planlarına da aykırı hareket ediyorlar yani.

İRAN’IN ATIĞI TÜRKİYE NÜKLEERİ
»Santralın ihale şartnamesinde “teknolojik sınanmışlık” şartı vardı. Bu maddeye göre Türkiye’ye yapılacak santralın daha önce hayata geçirilmiş, güvenlik testlerinden geçmeyi başarmış bir model olması zorunluluğu getirilmişti. Ancak Akkuyu’ya yapılacak santral, daha önce inşa edilmemiş bir model olan VVER1200. Bu konuyla ilgili olarak hukuki işlem başlatacak mısınız?
Bu modelin risklerinin denetlenebileceğine ilişkin her türlü söylem tamamen kâğıt üstünde ve hayali. Alan çalışmasına dayanan hiçbir veri yok. Rosatom benzer bir modeli Hindistan’da yapmaya çalıştı ancak denenmemiş bir model olduğu için proje askıya alındı. Bu haliyle ÇED olumlu kararı çıkması halinde iptal davası için yargıya başvuracağız.

»Santrale ilişkin hazırlanan ÇED raporundaki çevresel önlemler sizi tatmin etti mi?
Santralde soğutma suyu olarak kullanılan deniz suyu tekrar denize verilecek. Sıcaklıktaki oynamalar deniz ekosistemini olumsuz etkileyecek ancak şirket bu sorunu pek dikkate almamış. 10 yıl önceki verileri kullanarak rapor hazırlamışlar ve “Nasıl ki canlılar evrimsel süreçte sıcaklığa uyum sağladılarsa, buradaki ısı değişikliğine de uyum sağlayacaklar” demişler. “Biz değil onlar düşünsün, gerekirse sudaki canlılar evrim geçirsinler” diyorlar yani!

 

 

 

Paylaş
Yazar:
Haber Merkezi