İklim KriziManşet

Erdoğan BM İklim Zirvesi’nde konuştu: “Paris’te bağlayıcı bir anlaşmayı sonuçlandırmalıyız.”

0

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un çağrısıyla düzenlenen İklim Zirvesi’ne yaptığı konuşmada Türkiye’nin uluslararası iklim politikaları konusundaki yaklaşımını açıkladı:

erdogan_new_yok_iklim

“Öncelikle Aralık ayında Peru’da gerçekleştirilecek olan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 20’nci Taraflar Konferansı’nı başarıyla sonuçlandırmalıyız. Bu toplantıdan yeni rejimin temel unsurları üzerinde uzlaşmış bir şekilde ayrılmalıyız. Takip eden dönemde de ulusal hazırlıklarımızı tamamlayarak, Paris’teki 21’nci Taraflar Konferansı’nda 2020 sonrası iklim değişikliğine ilişkin bağlayıcı nitelikli bir anlaşmayı sonuçlandırmalıyız” diyen Erdoğan, “Salım projeksiyonlarına yönelik çalışmaları 2015 yılının ilk yarısında tamamlamayı planlıyoruz. Bu çerçevede, hayata geçirebileceğimiz ‘ulusal olarak uygun salım azaltım eylemleriyle’ hangi oranda azaltım sağlayabileceğimizi belirleyebileceğiz.” dedi.

Erdoğan bu sözleriyle Türkiye’nin Paris’ten bağlayıcı bir anlaşma çıkmasını savunduğunu ve Türkiye’nin de emisyon azaltım hedefi almaya hazırlandığını ortaya koymuş oldu.

Türkiye’nin yaptığı çalışmaları anlatan Erdoğan Türkiye’nin “1990-2012 döneminde, iklim değişikliği ile mücadelede hayata geçirdiğimiz politikalar sayesinde, salım miktarından yüzde 21 oranında düşüş sağladığını” da iddia etti.

Konuşmayı aşağıdan izleyebilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=TKeTNoDm0TI

Erdoğan’ın konuşmasından başlıklar

“Buradaki görüşmelerin 2020 sonrası iklim değişikliği rejimine ilişkin gelecek sene sonunda Paris’te sonuçlandırılması öngörülen anlaşmanın müzakere sürecinde önemli bir sinerji oluşturacağına inanıyorum.”

“Son yıllarda meteorolojik olaylardan kaynaklanan doğal afetlerin hem sayısında hem de sıklığında ciddi artışlar meydana geldi. Bu bakımdan iklim değişikliği ile mücadelede 2020 sonrası dönemde yeni bir rejime ihtiyaç var. Meselenin özüne inerek, bu rejimin unsurlarını doğru tespit etmeliyiz. Yeni sistem, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin temel ilkelerini göz önünde bulunduran, şeffaf, kapsayıcı, adil ve eşitlikçi olmalıdır. Bu çalışmalarda, günümüzdeki ve yakın gelecekteki ekonomik gerçekler mutlaka göz önüne alınmalıdır. Salım azaltımına ve iklim değişikliğine uyuma eşit ağırlık verilmelidir. Varılacak anlaşmada tüm ülkeler adil bir hukuki statüyle yer bulmalıdır.”

“Bağlayıcı olacak bu anlaşma, ‘ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar’ ile ‘göreceli kabiliyetler’ temelinde, ülkelere gerekli esneklikleri tanımalıdır. Küresel iklim değişikliği ile mücadelede sanayi devriminden itibaren tarihsel sorumluluğa sahip gelişmiş ülkeler, salınım azaltımı, finansman ve teknoloji desteği konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmelidir. İklim değişikliğinin sebebi olmayan, ancak sonuçlarından en çok etkilenen En Az Gelişmiş Ülkeler ile Kalkınmakta Olan Küçük Ada Devletlerinin hakları korunmalıdır.”

“Tüm ülkelerin salım azaltımı ile ilgili ‘ulusal olarak belirlenmiş katkılarını’ 2015 yılının ortalarına kadar açıklamak üzere çaba göstereceklerinden eminim. Finansman konusunda, 2010 yılında Kankun’da gelişmiş ülkeler tarafından taahhüt edilen yıllık 100 milyar dolarlık kaynağa ulaşılması sağlanmalıdır. Teknoloji transferi ve kullanımında ‘fikri mülkiyet hakları’ noktasında kolaylaştırıcı ve teşvik edici tedbirler alınmalıdır. Yeni rejimin müzakerelerinde gerekli güven ortamını tesis etmenin önceliğimiz olması gerektiğine inanıyorum. Türkiye daha önce de ifade ettiğimiz üzere kritik kümelenme oluştuğu takdirde iklim değişikliğiyle mücadelede üzerine düşeni yapmaya hazırdır. 1990-2012 döneminde, iklim değişikliği ile mücadelede hayata geçirdiğimiz politikalar sayesinde, salım miktarından yüzde 21 oranında düşüş sağladık. Bu rakama ormanlarla ilgili yapılan kapsamlı çalışmaların dahil değildir. Aynı dönemde ekonomideki karbon yoğunluğunun da yarı yarıya azaltıldı.”

“2011-2023 yıllarını kapsayan İklim Değişikliği Eylem Planımız doğrultusunda bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu dönemde yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretimindeki payını yüzde 30’a yükseltmeyi ve ekonomimizin enerji yoğunluğunu yüzde 20 azaltmayı hedefliyoruz.

“Yine bu dönemde enerji verimliliğini artırmayı ve orman alanlarımızı 1,3 milyon hektar genişletmeyi öngörüyoruz. Salım projeksiyonlarına yönelik çalışmaları 2015 yılının ilk yarısında tamamlamayı planlıyoruz. Bu çerçevede, hayata geçirebileceğimiz ‘ulusal olarak uygun salım azaltım eylemleriyle’ hangi oranda azaltım sağlayabileceğimizi belirleyebileceğiz. Gelişmekte olan bir ülke olarak yeni sistem kapsamında alacağımız finansman ve teknoloji destekleri, Türkiye’yi iklim değişikliği ile mücadelede daha güçlü kılacaktır.”

“Bu süreçte mümkün olduğunca yapıcı davranmalı ve samimi olmalıyız. Öncelikle Aralık ayında Peru’da gerçekleştirilecek olan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 20’nci Taraflar Konferansı’nı başarıyla sonuçlandırmalıyız. Bu toplantıdan yeni rejimin temel unsurları üzerinde uzlaşmış bir şekilde ayrılmalıyız. Takip eden dönemde de ulusal hazırlıklarımızı tamamlayarak, Paris’teki 21’nci Taraflar Konferansı’nda 2020 sonrası iklim değişikliğine ilişkin bağlayıcı nitelikli bir anlaşmayı sonuçlandırmalıyız”.

(Yeşil Gazete)

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.