‘Dünyayı kadınlar kurtarmayacak’

Yazar:
Emet Değirmenci
Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme haberlerinden sonra giderek daha çok dillendirilen bir deyiş var: “Dünyayı Kadınlar Kurtaracak!”  Kadın hareketine destek amaçlı benzer bir deyiş de şöyle:  “Kadınlar yönetseydi dünya daha iyi bir yer olurdu.”

Kadınlar olarak, eril toplumun tahakkümüne karşı bazı kavramları öne çıkarmak elbette hakkımız. Ancak patriyarkanın taşlarını yerinden oynatmak ‘kadın değerleri’ni mi yoksa olması gereken insani değerleri mi hayata geçirmekle mümkün? Geniş bir düşünce ağı oluşturabilecek bu konuya, bu yazı bir girizgâh niteliğinde olacaktır.

Dünyayı kadınlar yönetseydi…

Kadınlara yakıştırılan “korkak”, “çekingen”, “risk alamayan” gibi olumsuz ifadelerin yanında; “barışçıl”, “çevresini gözeten”, “bağlantıları kuran” gibi olumlu değerler de var. Toplumsal konulara kafa yoran kadınlar, olumlu kavramları yaşamlarına oturtmaktan yanadır. Hatta politikada da bu değerlere sahip feminen bir kültür geliştirmeye çalışırlar. Dünyada “siyaseti feminize etmek” kavramı da buradan gelir. Peki bu değerlere sahip feminen bir kültür nasıl geliştirilebilir?

Kadın liderlerin ihtimam etiği (care ethics) dediğimiz değerleri içselleştirip olumlu politikalar geliştirdiğine dünyada tanık oluyoruz. Örneğin, koronavirüs sağlık krizini en iyi yöneten, kadınların liderliğindeki hükümetler oldu. Ülkemizde eş başkanlık prensibini getiren siyasal partilerdeki erkeklerin, bu durumun kendilerine çekidüzen vermeye yardımcı olduğunu belirtmeleri gibi, antropolojist ekofeminist akademisyen Yayo Herrera da aynı şeyi ekolojik çatı ve ihtiyaçlar zemini üzerinden açıklar. Herrera’ya göre ihtimam etiği, çevredekilerin ihtiyaçlarını önceden görmek, empatik davranmak gibi özellikleri barındırır. Ancak bu davranış biçimlerini bir cinse mal ederek kadınlardan dünyayı kurtarmalarını beklemek  sorumluluktan  kaçmaktır.

Güç ilişkilerine dayanan cinsiyet rolleriyle dünyayı kurtarmak

Ülkemizde de, gerek kadınların gerekse feminist harekete destek vermek isteyenlerin ‘Dünyayı kadınlar kurtaracak’ deyişi, ancak biyolojik determinizmi desteklemeye götürür ki; bu yaklaşımın faydasından çok zararı olduğu görülmüştür. Öyleyse, sırf kadın olduğu için doğuştan bazı değerleri kadına yüklemek ne derece doğru değilse, yine sırf kadın olduğu için doğru değer yargılarına sahip olmasını beklemek de aynı derecede yanılgıya götürmez mi? Örneğin, neo-liberal politikaların çıkışına ön ayak olan önemli şahsiyetlerden biri eski İngiltere başbakanı Margaret Thatcher idi. Yazar Louise DoughtyGuardian’ da çıkan makalesinde Thatcher’ın, bulunduğu ortamlarda tek kadın olmak isteyişiyle ve diğer kadınları desteklemeyişiyle ün saldığını yazar. 1980’lerde Thatcher’ın Falkland Adaları savaş krizi yaratması da bilinen bir gerçekliktir. Thatcher’ın yaptıklarından en önemlisi ise günümüzdeki derin yoksulluk, eşitsizlik ve ekolojik yıkıma yol açan küreselleşmenin temellerinin atılmasında da büyük vebali bulunmasıdır.

Biyolojik determinizmi söylemlerde de aşmak

Biyolojik determinizm; kadınların biyolojilerinden dolayı farklı psikolojik özelliklere sahip olduğunu öngörür. Ancak bu durum duygusal ve fiziksel eşitsizlik zemini yaratmaz.  Onların, hormonlarından dolayı psikolojilerinin de farklı olması beklenir. Oysa bireylerin çevrelerinin etkisiyle toplumsal olarak şekillendikleri fikri daha ikna edici değil midir?

Bakım emeği  görünmez emeklerin başındadır. Kadın yalnızca evin çocukların, yaşlıların ve engellilerin bakımını üstlenmez.Örneğin, kırsal kesimdeki kadınlar, tarladaki işten hayvanların ve bostanların bakımına kadar her işi yüklenmiş durumdadır ve bunların hepsi görünmez emektir. Kadınlar, doğaları gereği, çevrelerindeki kişilerin ve mekânın ihtiyaçlarını daha iyi gören ve onun düzeni için çaba sarf eden cins midir?

Bu tür öğretilmiş alışkanlıkların dahil olduğu davranışların toplumsal olarak şekillenegeldiğine dair kültürümüzden de sayısız örnek verebiliriz. Örneğin, kız çocukları genelde babalarını model alır. Neden? Çünkü analarında tanık oldukları gibi, özel alanda ezilmek istemezler. Buna karşın, babalarının kamusal alanda kendilerini ifade ederken saygın işler yapmış sayıldıklarını görmüşlerdir. Burada cinsiyet rolleriyle özel ve kamusal alanda sürekli üretilen eşitsizlikler olağanlaştırılmaktadır.

‘Kadınsı değerlerin’ toplumda ve politikada vücut bulmasını beklemek yerine, cinsiyet eşitliğine dayanan bir yapı oluşturmak hedef olmalı. Böylece hem kadınların omuzlarına dünyayı kurtarma sorumluluğu yüklenmemiş olur, hem de eşitlikçi toplum gerçekleştirme yönünde yol alınabilir. Burada elbette ezilmişlerin tarihini göz ardı edemeyiz. Buna ek olarak  iyileşmenin kuşaktan kuşağa süreceğini de göz önünde bulundurmalıyız.

Sonuç yerine

Bir ekofeminist olarak, kapitalist militarist patriarkinin yıkıcılığına karşı doğru politika oluşturabilmek için doğru söylemler geliştirmek durumunda olduğumuzu  düşünüyorum. Nasıl feminist hareket ırk, dil, inanç, ekonomik statü, cinsel yönelim vb. konuların keşisimselliğini gerektiriyorsa, dünyayı da tek bir cinsin kurtaramayacağı aşikâr değil midir?

(Bu yazı ilk kez Sivil Sayfalar’da yayımlanmıştır.)

Paylaş
Yazar:
Emet Değirmenci

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024