bir kitabı söküp savuruyordum hazara
sayfa ayrılıyordu hazar ayrılıyordu
ama hikaye ayrılmıyordu
yaşanacak her şey yaşanıyordu
Annemin babası Kıbrıs göçmeni olduğunu pek dillendirmezdi. Keyifli akşamcı sofralarında bile Rumca bir şarkı mırıldanmazdı. En kızdığı zamanlarda dahi dili Kıbrıs şivesine kaymazdı. Orada akrabalarımızın olduğunu, komşularıyla Rumca konuşabildiğini çok sonraları öğrendim. Dilindeki Ada’nın tuzunu ise tamamen silmeyi başarmıştı. Bunun nedenini ne ben sordum ne o söyledi. Yıllar sonra Çağan Irmak’ın Dedemin İnsanları’nı seyrederken anladım, her şeyin sebebini. Dedem burada ‘öteki’ olmamak için dilindeki tattan vazgeçmişti. Dedem, filmdeki Mehmet Bey’e göre şanslıydı ölmeden önce Kıbrıs’a gitti, yaşadığı toprakları, insanları gördü. Torun olarak bana iletecek bir mesaj bırakmadığını zannettim yıllarca ama oradan zarf içinde bir kitap gelince, iletmem gereken bir mesajım olduğunu fark ettim.
Beste Sakallı, ‘dedemin insanlarından’ hatta ailemin Ada’da kalan yanı. Dip ise onun kendini sağaltma hikayesi; okura acılarını anlatma, akıtma, paylaşma çabası. Beste Sakallı düştüğü yeri, vurduğu dip’i ardaşık şiirler halinde anlatmış.
Yok ile başlıyor dip’in hikayesi:
bir yer ki
ortalık kan revan ama
bir iç kanama gibi
görünürde yaram yok
bir yerdeyim kilitli
kilit yok
…
o kalabalık
ve o kalabalıktaki muazzam yalnızlık
o çokluk
ve o çokluktaki muazzam yokluk
yok işte
her şeyin olduğu
ama hiçbir şeyin olmadığı orasız
Kıskanma şiirinde kendisi dip’teyken bırakıp gideni, gidip unutanı, yeni başlangıçlar yapanı kıskanıyor. Aslında bu kıskaçlıktan çok kendi çaresizliğine, yalnız kalışına karşı bir yakarı.
Yüzümü aynaya her uzattığımda
geçmişin kokuşmuş tortularını
uzamış kıllar gibi bulduğum
ve iki ucu birbiriyle tam kavuşmayan cımbızımla
sabırla ama bir o kadar öfkeyle
cesaretle ama bir o kadar kederle
yaşananlardan tek tek temizlemeye
azar azar arınmaya çalıştığım zamanlar kargaşası burası
Geçmiş’le yüzleşmeye çalışıyor şair ama buna henüz tam hazır olmadığı için çok zorlanıyor.
Söylemek isteyip de söyleyemediğini, boğazının düğümlendiğini Boğaz’da dinlerken, Islak’ta yüzleşme çabalarının tanığı oluyoruz. Sanrılı, yarı uykulu koma halini ise Hissedişler’de ta içimizde hissediyoruz.
her sesi duyabiliyorum burada
mesela çiçeklerin karbondioksiti içlerine çektikleri
ya da gözlerin kapaklarını indirip kaldırdığı sesi
bir perdenin uçuşma sesi
duyuyorum hepsini
…
hem kimliğimde yazılı yerdeyim burada çünkü
hem de ufacık bir hücreyim evrende
hem rahmindeyim annemin
hem de dünyayı yüklenen bir anneyim
Şiirler, şairi acının ilacının beklemek olduğuna inandırdığından beklediğini söylüyor, Beklemek ve Merhaba Zaman’da. Biraz sağaldığını hissederken sonra tekrar hatırlayıp içini kaplayışı derin üzüntünün Arkadaş’ta anlatıyor.
ve bir an hiçbir şeyin olmadığını geçiriyorum aklımdan
bir nehir çiziyorum avuç içime
ve o nehirle alıp götürüyorum ne varsa içimden
“ve güneş dalgın bir adamın baktığı yerdeki kadar / tutulmaz bir ötededir” yazarın kış’ını anlatıyor. Hayatındaki kış mevsimini karanlık, kapalı, soğuk ve kurak olarak tanımlıyor. Dip’e vurmasının sebebinin ölüm olduğunu Eşitlik şiirinde “nasıl ki bir böceğin dişiyse gireceğin” demesinden seziyoruz.
Kendini değersiz hissedişlerine ise Bulmak ve Hiç şiirlerinde şahit oluyoruz.
aynı değerde
aynı hiçlikte
aynı canlılıkta ve cansızlıktaymışım
mış’mışım meğer
miş’mişim
bir cümlenin sonundaki o ek kadarmışım meğer
…
ben o yaprakla ağaç arasındaki küçük dalcık kadar canım
birazdan yeryüzüne bir damla kadar inecek o dev bulut kadar yalanım
İlk bölümde kişisel üzüntüsünü, dip’e vuruşunu ama en çok orada hissettiklerini anlatan şair, ikinci bölüm olan İç Dökümleri’nde Pompei’de ölen köleler, Bosna’da zulüm gören kadınlar, denizde boğulan kaçak göçmenler, dünyanın her yerinde ağlayan ve kanayan insanlar ve insanlık için yaşadığı üzüntüyü ama elinden bir şey gelmediğini anlatıyor.
Biliyordum
cumalıkızıktaki o sokağa daha önce yaşayanlarını
getirememiştim
zeugmadaki çingenenin hikayesini değiştirememiştim
yapamamıştım beyoğlundaki pilavcı çocuk için bir şey
ona kendimi anlatmaktan başka
ortaköydeki kuşlara hep az gelmişti verdiğim yem
ve hissetmemişti onu dudağından öptüğümü bratislavadaki işçi çocuk heykeli
…
yoktu elimden gelen
ön dişleri düşmüş sekiz yaşlarındaki çocuğun
gülümsemesine katılmaktan başka
yoktu bir fotoğraf çekilirken kameraya bakmak dışında şansım
o kare beni de görüyordu
yoktu şansım kareyi görmemiş yapmak gibi
yalan söyleyemiyordum küçüklükten beri çünkü
ve bazen bir tek ben doğru söylüyor gibi hissediyordum
engel olamıyordum
ya yanlış doğrudaydım ben
ya onlar doğru bir yanlıştaydılar
bilemiyordum
vurma dedim vurdu adam
ölme dedim öldü babam
ağladım
…
sonra işte acımasız bir anı gibi hayat geçti aklımdan
ve içim geçti hayattan bazı bana danışmadan
Kitabın başında acılarını okura akıtarak içindeki irin bağlamış yarayı deşmeye çalışan Beste Sakallı, sonunda yarasını sağaltıyor, en azından hayata devam etme gücünü kendinde buluyor. Vurduğu dip’ten yükselip, ileri doğru bir adım atıyor. Kitap geleceğe umut yükleyerek bitiyor.
sen öpünce buraya asfaltlanmış kalbimi
sustu hasar bitti kargaşa
çekip gitti dip
…
yaşanacaklar durağında
hazırım yeniden volta atmaya hayatın biraz sonrasına
Şimdi ben de sözümü tamamladım. Hazırım artık volta atmaya hayatın biraz sonrasına ama önce iletmem gereken bir mesajım var dedemden Ada’ya: Kalimera, merhaba…
Beste Sakallı, Dip, Şiir, 55 Sayfa, Mart 2013
Mehmet Fırat Pürselim
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…