Bakü‘de ikinci haftasına giren BM İklim Zirvesi’nde(COP29) yaşanan diplomatik gerginlikler ve iklim finansmanı konusunda girilen çıkmaz, bugün Brezilya‘da başlayacak G20 Zirvesi‘nin de odak noktası olacak.
G20 Zirvesi için dün Rio de Janeiro‘ya ulaşan devlet başkanları, önümüzdeki iki gün yoksulluk ve açlıktan küresel kurumların reformuna ve enerji geçişine kadar önemli konuları ele alacak.
BM görüşmelerine katılan müzakereciler ise G20 Zirvesine’ne katılan liderlerden, Bakü’nün en önemli gündemi olan iklim felaketlerinden en çok etkilenen gelişmekte olan ülkeler için kaynak yaratılmasını bekliyor.
Dünya ekonomisinin yüzde 85’ini oluşturan G20 ülkeleri, aynı zamanda iklim finansmanını yönlendirmeye yardımcı olan çok taraflı kalkınma bankalarına da en büyük katkıyı sağlayan ülkeler. Ayrıca dünya çapındaki sera gazı emisyonlarının dörtte üçünden fazlasından da sorumlular.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, geçen hafta COP29’da yaptığı konuşmada, en yüksek emisyonlara sahip gelişmiş ülkelerin aynı zamanda en büyük kapasite ve sorumluluğa sahip olduğuna işaret etmiş; “Tüm ülkeler kendi payına düşeni yapmalı” demişti.
G20’nin borç hafifletmesini de görüşmesi gerektiğini belirten Guterres, birçok yoksul ülkenin iklim krizinden kendilerini koruyacak önlemler alamadığını, ayrıca faiz oranlarındaki artışların da etkisiyle daha da artan borç ödeme maliyetleriyle boğuştuklarını da belirtti:
“Çalkantılı zamanlarda ve parçalanan bir dünyada, G20 liderleri uluslararası iş birliğinin hala insanlığın küresel ısınmadan sağ çıkması için en iyi ve tek şans olduğunu yüksek sesle ve net bir şekilde işaret etmelidir. Başka yol yok.”
BM İklim Şefi Simon Stiell de cumartesi günü G20 liderlerine bir mektup yazarak, gelişmekte olan ülkelere yönelik hibelerin artırılması ve çok taraflı kalkınma bankalarının reformlarının ilerletilmesi de dahil olmak üzere iklim finansmanı konusunda harekete geçmeleri çağrısında bulundu.
Stiell, Rio’da bir araya gelen dünyanın en büyük ekonomilerinin liderlerinin, en yoksul kesimlerin iklim kriziyle mücadele için ihtiyaç duyduğu finansmanı sağlama konusunda anlaşmaya varmamaları halinde “ekonomik yıkımla karşı karşıya kalacakları”nı vurguladı:
“G20, hiçbir ülkenin veya ülke grubunun tek başına çözemeyeceği sorunları ele almak için kuruldu. Bu temelde, küresel iklim krizi Rio’da bir numaralı iş sırası olmalı. İklim etkileri halihazırda her G20 ekonomisini paramparça ediyor, hayatları mahvediyor, tedarik zincirlerini ve gıda fiyatlarını vuruyor ve enflasyonu körüklüyor. Daha cesur iklim eylemi her G20 ekonomisi için temel bir kendini korumadır. Emisyonlarda hızlı kesintiler yapılmadığı sürece hiçbir G20 ekonomisi iklim kaynaklı ekonomik katliamdan kurtulamayacak.”
Biden, Trump’ın ‘gölgesi altında’ Amazon’da
G20 Zirvesi’nde ABD‘yi halen görevde olan ABD Başkanı Joe Biden temsil edecek. Ancak görüşmeler bir kez daha seçilen Donald Trump’ın gölgesi altında yapılacak.
Biden pazar günü zirveye katılmadan önce Amazon yağmur ormanlarını ziyaret etti ve böylece bu bölgeyi ziyaret eden görevdeki ilk başkan oldu.
Peru‘nun Lima kentinden Amazon’un en büyük şehri olan Brezilya’nın Manaus şehrine uçan Biden burada yağmur ormanlarını korumak için çalışan yerel liderlerle görüştü ve seçilmiş Başkan Trump’ın iklim değişikliğiyle mücadele önlemlerini kaldırma sözü vermesine rağmen, küresel ısınmanın tehlikelerine dikkat çekti.
Biden’a, ormansızlaşmanın orman iklimini sürdüren hava modellerini değiştirmesi nedeniyle Amazon’un kurtarılamayacak durumda olabileceği uyarısında bulunan Brezilyalı bilim insanı ve Nobel ödüllü Carlos Nobre eşlik etti.
Bilim insanları, Amazon ağaçlarının emdiği büyük miktardaki iklim ısınmasına neden olan karbondioksit nedeniyle iklim değişikliğinin önlenmesinde Amazon’un korunmasının hayati önem taşıdığını söylüyor.
Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva da ülkesinin yağmur ormanlarındaki ormansızlaşmayı 2030’a kadar sona erdirme sözü vermiş ve zengin ülkeleri, Brezilya’nın devlet kalkınma bankası tarafından yönetilen Amazon Fonu aracılığıyla bu amaca katkıda bulunmaya çağırmıştı.
Biden, Manaus’ta dört saat geçirdiği ziyarette Amazon Fonu’na 50 milyon dolar daha katkıda bulunacağını duyurdu ve böylece ABD’nin taahhüdü 100 milyon dolara çıktı.
Beyaz Saray, yeni katkının Biden yönetiminin dört yıllık görev süresi boyunca ABD iklim finansmanını altı kat artırarak yıllık 11 milyar dolara çıkarma çabasının bir parçası olduğunu belirtti.
Biden, bir sonraki başkana “eğer isterlerse” üzerine inşa edebileceği güçlü bir iklim politikası bırakacağını da söyledi.
Ancak Joe Biden tarafından çıkarılan çığır açıcı iklim yasasını da geri çekmeyi ve Paris Anlaşması’ndan bir kez daha çıkmayı planlayan Trump sayesinde COP29 müzakerecilerinin umduğu sonucun çıkması kolay olmayacak gibi görünüyor.
Bu yılın ve gelecek COP’un başarısı G20’den çıkacak kararlara bağlı
Rio görüşmelerine yakın diplomatlara göre, COP29’un geçen hafta başlamasından bu yana devam eden sert tartışmalar G20 müzakerelerine de yansıyor.
COP29’da gelişmiş ülkelerden, çok taraflı bankalardan ve özel sektörden gelişmekte olan ülkelere ne kadar finansman yönlendirilmesi gerektiği konusunda yeni bir hedef belirlemesi bekleniyor. İklim uzmanları, aktivistler ve ekonomistler bunun en az 1 trilyon dolar olması gerektiğini belirtiyor.
Özellikle Avrupa‘daki zengin ülkeler, iddialı bir hedefe ancak katkıda bulunanların ancak Çin ve Ortadoğu‘nun başlıca petrol üreticileri gibi daha zengin gelişmekte olan ülkeleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi halinde ulaşılabileceğini söylüyor.
Reuters‘a konuşan diplomatlar, Rio’da yapılan G20 ortak bildirisinin görüşmelerinde de aynı konunun gündeme geldiğini, Avrupa ülkelerinin daha fazla ülkenin katkıda bulunması için baskı yaparken, Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerin ise karşı çıktığını söyledi.
Sadece COP29’un değil, gelecek yıl Brezilya’da düzenlenecek 30’uncu COP’un başarısı da iklim finansmanında gerçekleştirilecek atılıma bağlı.
COP30 stratejisinin temel unsurlarından biri, küresel ısınmayı 1,5 santigrat dereceyle sınırlama hedefi olan Paris Anlaşması’nı canlı tutma çabası olan “Görev 1.5”. BM, mevcut ulusal hedeflerin sıcaklıkları en az 2,6 santigrat derece artıracağını tahmin ediyor.
Gelişmekte olan ülkeler, iklim değişikliğinin başlıca sorumluları olan zengin ülkelerin bu faturayı ödemesi halinde emisyon azaltım hedeflerini yükseltebileceklerini savunuyor.
Bahamalar Başbakanı Philip Davis geçen hafta COP29’da yaptığı konuşmada, “Teknik olarak 1,5 santigrat derece hedefine ulaşmak mümkün, ancak bunun için G20 öncülüğünde tüm sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik büyük bir seferberlik yapılması gerekiyor” dedi.
Aktivistler ve yerli liderlerden somut taahhüt talebi
Düzinelerce aktivist ve yerli lider, hafta sonu yaptıkları eylemlerle G20 ülkelerinin Amazon’a yönelik net taahhütlerde bulunmalarını talep etti.
Protestocular, üzerinde “Dünya liderleri, Amazon izliyor” yazan bir pankart açarak, gezegendeki en büyük ekonomilerden “ormanı ayakta tutarak” iklim dengesine katkıda bulunmalarını istedi. Aktivistlerin devlet başkanlarına yönelttiği talepler arasında, Tropikal Ormanlar Sonsuza Kadar Fonu (TFFF) aracılığıyla düşük ve orta gelirli ülkelere ormanların korunmasına yönelik tazminat taahhüdünün sürdürülmesi de yer alıyor.
Protestoyu destekleyen Amazónia de pé hareketinin yöneticisi Daniela Poubel, “Bu fonun hayata geçmesini istiyoruz” dedi.
İklim kampanyacıları için, dünya sel, kuraklık ve aşırı hava olaylarının neden olduğu etkilere tanık olurken, iklim gündeminde bu kadar az ilerleme kaydedilmesi endişe verici.
Protesto gösterileri aynı zamanda ormanı en fazla koruyan ve çok taraflı gündemlerde temsil edilmediğini düşünen yerli toplulukların rolünü vurgulamayı da amaçlıyor.
Gezegendeki en büyük tropik orman, dünyanın en büyük nehir havzasına ve gezegenin biyolojik çeşitliliğinin neredeyse yarısını barındıran bir biyoma ev sahipliği yapıyor ve çoğu güvencesiz durumda olan yaklaşık 50 milyon insanın yaşadığı bir yer.
Daniela Poubel, Brezilya Amazon’unun son yıllarda yaşanan “yoğun” kuraklık nedeniyle şu anda “benzeri görülmemiş” bir çevre kriziyle karşı karşıya olduğunu ve orada olup bitenler tüm gezegeni etkilediğini belirtti.
Gazze ve yoksulluk protestoları
G20 öncesi Rio’da bir araya gelen dünya liderleri İsrail‘in aylardır süren saldırılarına hedef olan Gazzelilere destek amacıyla yapılan yürüyüşte de hedef alındı.
Copacabana Plajı‘nda sürekli yağmur altında gerçekleştirilen barışçıl yürüyüşü zirvenin güvenliğini sağlamak üzere görevlendirilen onlarca polis ve asker izledi.
Kefiyeler takan ve Filistin bayrağı taşıyan göstericilerin taşıdığı pankartlarda Brezilya’nın İsrail ile ilişkisini kesmesi, İsrail müttefiklerinin Gazze ve Lübnan‘a yönelik saldırılarını finanse etmeyi bırakması talep edildi.
Yürüyüşte, iklim değişikliğinin finansmanı, yoksullukla mücadele ve süper zenginlere vergi uygulanması gibi talepler de dile getirildi.
Copacabana Plajı’nın biraz ilerisinde ise kumlara kırmızı çarpı işaretli tabaklar yerleştirilen bir başka eylem daha gerçekleştirildi.
Protesto eyleminde, Brezilyalı sosyolog ve aktivist Betinho de Souza’nın “açlık bekleyemez” sözünden esinlenerek, BM’nin geçen yıl dünyada açlıkla mücadele ettiğini belirttiği 733 milyon kişiyi temsil eden tabaklar, kumlara yerleştirildi.
Kentin en hareketli noktasında yapılan protestoya, Brezilyalıların da destek verdiği gözlemlendi.
55 ülke temsilci gönderdi
Brezilya lideri Lula da Silva’nın başkanlık edeceği zirveye gruba tam üye ülkelerin yanı sıra Avrupa Birliği ve Afrika Birliği’nden temsilcilerin yanı sıra, aralarında Brezilya’nın davet ettiği ve Başbakan Luís Montenegro‘nun temsil edeceği Portekiz, Karadağ, Angola ve Portekizce Konuşan Ülkeler Topluluğu‘nun üyelerinin de bulunduğu 55 ülke veya uluslararası kuruluştan temsilciler bekleniyor.
İki gün boyunca Brezilya başkanlığının belirlediği üç önceliğe karşılık gelen üç toplantı düzenlenecek: Sosyal katılım, açlık ve yoksullukla mücadele; küresel yönetişim reformu ve enerji dönüşümü ve sürdürülebilir kalkınma.
Zenginlere ek vergi popülist Milei’ye takıldı
G20’ye katılan ülkelerin diplomatları iklim değişikliğiyle mücadele için ödenecek meblağ, aşırı zenginlere uygulanması istenen vergi ve Ukrayna savaşı gibi konulardaki görüş ayrılıklarını aşmak için mücadele ederken, zirvenin hemen öncesinde bir bildiri yayımladı.
Bakü’deki delegeler, G20 liderlerinden güçlü bir taahhüt beklerken, Rio’daki görüşmelere katılan diplomatlar bilindik bir çıkmazda olduklarını söyledi: Gelişmiş ülkeler, küresel ısınmayla mücadele için daha zengin gelişmekte olan ülkelerin finansmana katkıda bulunmasını istiyor, ancak gelişmekte olan dünya, faturayı dünyanın en zengin ülkelerinin ödemesi gerektiğini söylüyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali konusu da 2022’den bu yana G20 için hassas bir konu haline geldi. İsrail’in Gazze’ye saldırısı da grubun jeopolitik ayrışmalarına katkıda bulundu.
Rio’daki görüşmeler için ön hazırlıkları yapan uzmanlar, tüm yıl boyunca bunları tartışmaktan kaçındı. Şimdi diplomatlar, herhangi bir metni BM ilkelerine ve barışa saygı duyma ihtiyacına dayanan genel bir paragrafla sınırlamayı planladıklarını, ardından Ukrayna ve Filistin hakkında bir paragraf daha eklemeyi planladıklarını söylüyor.
G20 Zirvesi’ne ev sahipliği yapan Devlet Başkanı da Silva’nın çok önemsediği büyük servetlerin vergilendirilmesi önerisi de bir engele takıldı. Arjantin, son dakika karar değişikliğiyle önerinin nihai bildiriye dahil edilmesini onaylamayı reddetti.
Ülkenin süper zenginlere vergi uygulanmasına yönelik muhalefeti, sağcı liberteryen Devlet Başkanı Javier Milei’nin Trump’ı Florida’daki Mar-a-Lago tatil köyünde ziyaret etmesinin ardından geldi.
G20 görüşmelerine katılan kaynaklar, Arjantinli müzakerecilerin Milei’nin talebi üzerine, en zenginlerden vergi alınmasına ilişkin ifadenin bildiriden çıkarılmasını istediklerini, bu ifadenin bildiriye Arjantin tarafından desteklenmediğine dair bir notla girilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Lula’dan neoliberalizm eleştirisi
Brezilya lideri Lula da Silva, zirve öncesinde yaptığı bir konuşmada sert bir neoliberalizm eleştirisi yaptı.
Lula, STK’lar, azınlık grupları ve iklim aktivistlerini bir araya getiren zirve öncesi “G20 Sosyal” etkinliğinin kapanışında yaptığı konuşmada, “Neoliberalizm, şu anda demokrasileri etkileyen ekonomik ve politik eşitsizliği daha da kötüleştirdi” dedi.
Lula, “hükümetlerin vatandaşların yüreğine ulaşmak için piyasanın sesi ile sokağın sesi arasındaki giderek artan uyumsuzluğu ortadan kaldırması gerektiğine dikkat çekt.
Ancak, Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Olaf Scholz gibi seçmenlerinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle siyasi şansları son dönemde azalan bazı demokrasilerin liderleri siyasal olarak güçlü bir dönemde değil. Onların yerini Trump, Milei gibi figürlerin alması, G20 Zirvesi’den de umulan sonuçların çıkmayabileceğini gösteriyor.
Lula, G20 Sosyal Etkinliği’nde sivil toplum gruplarına hitaben yaptığı konuşmada, zirveye katılan hükümetlere gündemlerini duyurmaları için baskı yapmaları gerektiğini de söyledi: “Liderler harekete geçmezse, bir fark yaratmalısınız: Bağırın, protesto edin, talep edin. Değişim baskıyla gelir.”
G20 Sosyal katılımcılarının Lula’ya ilettiği ve zirveye taşımasını istediği talep listesi ise şöyle:
“Dünyadaki açlıkla mücadeleye yardım çağrıları yapılması, iklim değişikliğini azaltmaya yönelik önlemler desteklenmesi, dünyanın aşırı zenginlerine vergi uygulanması çağrısı ve “aşırı sağ güçler” demokrasiyi baltalamaya çalıştığında dezenformasyon ve nefret söylemine karşı düzenlemeler yapılması…