Etrafımızda çevreye duyarlı ve sürdürülebilirliğe destek veren birçok insan var. Bu insanlar kendi bireysel yaşamlarında çevre için ellerinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Plastik kullanmayarak, geri dönüşüm sağlayarak, doğayı koruyarak, su ve elektriği tasarruflu kullanarak, mümkünse elektrikli veya hibrit araç kullanarak, çevreyi kirletmeyerek, paketli ürün tüketmeyerek… Bunlara daha birçok örnek eklenebilir. Ayrıca bu kitle içerisinde anne-baba olanlar çevreye duyarlı ve sorumlu çocuklar yetiştirmeye de çabalıyorlar.
Bu davranışlar elbette takdir edilecek nitelikte. Ama bireysel çabalarla yapılabileceklerin bir sınırı var ve ülke koşullarında bu alanın epey dar olduğunu biliyoruz. Bildiğimiz bir başka şey de bu çevreci bireylerin büyük çoğunluğunun irili ufaklı şirketlerde beyaz yakalı olarak çalıştığı. Bu yazıda bireysel olarak yapılanların bir adım ötesine geçip, bu insanların “şirket çalışanı veya yöneticisi” olarak neler yapabileceklerini ve bunun önemini ele almak istiyorum.
Daha önceki yazılarımda şirketlerin sürdürülebilirlik doğrultusunda kurumsal sorumluluk ilkeleri çerçevesinde paydaşlarca dışarıdan nasıl etkilenebildikleri konusu üzerinde epey durdum. Bu yazıda, bu etkilemenin içeriden nasıl yapılabileceği konusuna, yani kaleyi içeriden fethetmeye odaklanmak istiyorum. Bir başka anlatımla, “gelin çevreci kimliğinizle çalıştığınız şirket içinde AKTİVİST olun ve hem şirketinize hem de topluma katkınız artsın” diyorum!
Şirketlerin sürdürülebilirlik açısından çok önemli aktörler olduğunu biliyoruz çünkü çevreye en büyük zarar kısa vadede kar peşinde koşan bazı gözü dönmüş şirketlerden geliyor. Bu tür şirketleri engellemek açısından devletin ve diğer kamu otoritelerinin ellerinde düzenleme ve denetim yoluyla kullanılabilecek birçok araç var. Ama bunlar da çeşitli nedenlerle her zaman veya etkili bir şekilde kullanılmıyor. Paydaşlar, sivil toplum ve medya kanalıyla bu doğrultuda yapılabilecekler var. Bu kanalların mümkün olan hepsini kullanarak çabalamak yanı sıra şirketlerin içerisinde atılabilecek çok etkili adımlar da mevcut.
Çalışanlar, sürdürülebilirlik açısından çalıştıkları şirketler bünyesinde çok önemli roller oynayabilir. Özellikle yönetici konumda olanların ellerindeki imkanlar daha da büyük. Şirket içerisinde atılabilecek adımlar birçok insanı sürece katacağından, şirketin ürün veya hizmetlerinin üretim sürecinde çevre aleyhine oluşabilecek olumsuzlukları azaltacağından, ayrıca başka birçok şirketi ve endüstriyi de bu sürece dahil edebileceğinden dolayı çok etkili ve önemli. Bunlar yapılırken mutlaka şirket karından ödün verilmesi de gerekmiyor. Atılacak adımların birçoğu şirketin karını da artırabilir veya en azından karlılığa olumsuz bir etkisi olmayabilir. Şimdi gelin bu konuda atılabilecek bazı adımlara bakalım.
Yukarıda sıralamaya çalıştıklarım sadece konuya dikkat çekmek amacıyla verdiğim bazı örnekler. Her şirketin ve içerisinde faaliyet gösterdiği ortamın kendi özel koşulları içerisinde yapılabilecek veya yapılamayacak şeyler olacaktır. Bunun takdirini sizlere bırakıyorum. Ama her şirket bünyesinde bu doğrultuda atılabilecek olumlu adım alanı mutlaka ve mutlaka vardır. Yeter ki içinizdeki çevreci aktivisti harekete geçirin!
Çevreye karşı hassasiyet ve sorumluluklarımızı bireysel tavrın bir adım ötesine götürüp, çalıştığımız şirketlerin işleyiş ve kararlarına yansıtabildiğimiz ölçüde yaratılan etki ve sağlanan fayda katlanarak artacaktır. Ayrıca, içeriden şirketiniz özelinde yarattığınız olumlu etki sektördeki şirketleri de az veya çok etkileyecektir. Dolayısıyla çoğaltan etkisi söz konusu olacaktır. Özetle diyorum ki, bireysel çevreciliğimizi bir adım öteye götürürken çalıştığımız şirketlere öncelik verelim ve onların “sürdürülebilirlik” doğrultusunda doğru ve kararlı adımlar atmalarını sağlamaya çalışalım.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…