Cancun’dan anlaşma çıktı, ama somut hedef yok!

Cancun'da yapılan 16. İkilim Konferansı sona ererken bir mutabakata varıldığı haberleri geliyor. Ne var ki üzerine varılan mutabakat aktivistleri ve iklim değişikliğiden en çok zarar gören ülkeleri tatmin edecek bir yenilik ya da spesifik hedef içermiyor. Bu durumda somut bir anlaşma için umutlar gelecek sene Güney Afrika'nın Durban kentinde yapılacak 17. zirveye kalmış oluyor.

Cancun’da yapılan 16. İkilim Konferansı sona ererken bir mutabakata varıldığı haberleri geliyor. Ne var ki üzerine varılan mutabakat aktivistleri ve iklim değişikliğiden en çok zarar gören ülkeleri tatmin edecek bir yenilik ya da spesifik hedef içermiyor. Bu durumda somut bir anlaşma için umutlar gelecek sene Güney Afrika’nın Durban kentinde yapılacak 17. zirveye kalmış oluyor.

Öte yandan herkesin üzerinde anlaştığı iyi haber, varılan bu mutabakatka Birleşmiş Milletler iklim müzakerelerine geçen sene Kopenhag’da BM dışı müdahalelerle kaybedilen inancın tekrar kazanılmış olabileceği.

Varılan mutabakat, sera gazları salınımlarının önümüzdeki on sene içinde 1990 seviyelerinin %25 ile %40’ı altına çekilmesini içeriyor. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine adaptasyonu ve salımlarını düşürmek üzere dönüşümleri için yaratılacak fonun çerçevesi üzerinde de anlaşmaya varıldı.

Bağlayıcılıktan uzak ve yeterince kuvvetli tedbirler içermeyen anlaşmaya en kuvvetli itirazlar, halkların ve tabiat ananın haklarını tavizsiz bir şekilde savunan Bolivya delagasyonundan geldi. Kendi tabirleriyle, muhalefetleri “4C derece artışa razı olan bir anlaşma bir anlaşma değildir” noktasından yola çıktı. Bolivya’nın itirazları, geçen senenin aksine, son toplantılarda yalnız bir ses olarak kaldı.

ABD temsilcisi Todd Stern’ün teklifiyle, tam mutabakatten neredeyse tam mutabakat usulüne geçilerek anlaşmaya varıldı. Böylece, oturumların başkanı Meksika Dışişleri bakanı Patricia Espenosa bu destekle anlaşma metnini geçirmek üzere bastırdı. Müzakerelerin başarılı geçtiğine inanan AB tarafı ise, bu mutabakata varılmasında kendi yürüttüğü sessiz diplomasiye büyük bir rol biçiyor.  Malum olan tek şey ise, büyük fosil ekonomilerin müdahaleleriyle, gezegen ve insanlık için gerekenin çok daha altında tedbirler üzerinde mutabakata varılabildiği.

Avrupa Yeşiller Partisi yaptığı açıklamada konu üzerindeki diplomatik temasların hızlandırılmasının gerekliliğine dikkat çekti. “Meselenin aciliyeti gözönünde bulundurulduğunda, bu salyangoz hızıyla ilerleme son derece kaygı verici” diyen Avrupa Parlementosu Yeşil Grup üyesi Satu Hasu mesuliyetin hükümetler, ve özellikle de ilerlemeye defaatle mânî olan ABD gibi ülkeler hükümetlerinde olduğunu söyledi.  Yine Yeşiller Grubu’ndan ve AB emisyon düşürme hedeflerinin artırılması taslağının hazırlayıcılarından Bas Eickhout ise AB’nin BM çerçevesini bir mazeret olarak kullanmadan 2020’ye en az %30 hedefine devam etmesi gerektiğini, bunu ayni zamanda  gelecekteki refah ve istihdamın kaynağı olan yeşil teknolojik değişimi sağlamak için de yapması gerektiğini söyledi.

STK camiasının genel kanısı da bunun ancak bir başlangıç noktası olabileceği. Ayrıca, iklim krizinin toplumsal cinsiyet yansımaları, REDD orman koruma düzenlemeleri ve karbon piyasaları gibi problematik konularda bir gelişme kaydedilmediği hissi hakim.

Anlaşma için her ne kadar prensipte 10 yıl içinde %25-40 sera gazı indirimi hedefinde mutabakata varılmış ise de, bu anlaşma bağlayıcı tedbirler içiermiyor. Şimdilik varılan tek nokta, Kopenhag’da ulusal hükümetler tarafından BM çerçevesi dışında Kopenhag Anlaşması’yla verilen %16 civarındaki vaadlerin BM çerçevesine alınmasından ibaret. Bu maalesef gelecek sene Durban’a çok ciddi bir mesuliyet atıyor.

İklim Fonu yaratılması konusunda da somut bir adım atan anlaşma, İklim Fonu’nun yönetim kurulunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin eşit temsil edilmesini öngörüyor. Ayrıca, fon ilk üç yıl için Dünya Bankası’nın denetiminde çalışacak. Fon başlangıçta yılda 30 milyar dolar iken, zamanla 100 milyar dolara kadar yükseltilebilecek.

Çok fazla detay belli olmamakla birlikte, Cancun Anlaşması ayni zamanda orman kıyımını engellemek için mali tedbirler, düşük karbon teknolojilerinin fakir ülkelere transferi için maddeler, Çin, ABD gibi önde gelen sera gazı salınımı kaynağı ülkelerin ekonomilerinin denetlenmesi, ve beş yıl sonra ilerlemenin bilimsel gözden geçirilmesini içeriyor.

(The Guardian – Al-Jazeera – EGP – Yeşil Gazete)

Alidost Numan
Alidost Numan

Yanlış zamanda doğanlardan Alidost, doksanlarda üniversite yıllarında çevre aktivisti ve sahte hippie birkaç senenin ardından tarih doktorasına devam etti. Hrant Dink’in katliyle sarsılanlardan biriyken 2009’daki Kopenhag zirvesine doğru iklim krizinin aciliyeti karşısında artık sadece haftada birkaç dilekçe imzalamakla yetinmek istemedi; Türkiye’ye döndükten sonra, 2008’de kurulan Yeşiller Partisi’nin izini sürdü ve katıldı. O gün bugündür aslında 16. yüzyıl Osmanlı entelektüelleri üzerine düşünerek geçirmesi gereken zamanı sık sık Yeşil Gazete ve iklim mücadelesinin başka ayaklarında mesaiyle sekteye uğratıyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR