Manisa’ya bağlı Turgutlu ilçesinde bulunan Çaldağı’nın sekiz senelik kabusu tekrar gündeme geldi. Aslında genel olarak Manisa ve ilçelerinin doğasına karşı gerçekleşen savaş ise hiç gündemden düşmüyor. Nasıl bir konum almaysa bu, Manisa’nın ilçelerinin toprağın üstünde sundukları ve bozulmadan ilerlendiğinde de yüzlerce yıl sunabilecekleri yetmiyor. Toprağın altına değer veriliyor ve yeryüzünü altüst ediş, doğal olarak yaşamın da altüst edilmesini getiriyor. Zaten havası çok kirli, nefes almanın çok zor olduğu bir kent ve çevre ilçelerinde yaşam iyiden iyiyce yok oluyor.
Gediz Havzası’nın, Çaldağı’nın değerine karşılık nikel madeninin ederini koyanlar için ise bu bilgilerin hiçbir önemi yok. Orman dediğimiz odun rezervi, kuş dediğin baş ağrıtan bir canlı. Maden için 12.5 milyon metrekarelik bir alanda yer alan ormanın temizlenmesi planlanıyor. Bu son rakamlara göre 2 milyon ağaç demek. Bunun yanında milyonlarca kuş, binlerce yaban hayvanı demek. Fakat bu rakamları okuyup da şirket doğa düşmanı diye düşünmeyin diye madenci şirket Turgutlu’nun girişinde bir çöplük alanı ağaçlandırdı. Bir tarafta bir ormanı yok etmek isteyip, 50 yıllık, 100 yıllık ağaçları kesmek isteyip; diğer taraftan en görünen yere şöyle güzelce çizilmişinden bir peyzaj çalışması yaptılar. Yani aslında Türkiye’nin orman ve ağaç politikasının ufak bir özetini geçtiler.
Madenin nasıl bir yapı olacağı da önemli. Son dönemde gündeme gelen kömür madenlerinden farklı bir yapısı olacak. Bir kere çok geniş bir alanı kapsıyor. Sadece bu projenin hazırlık aşamasında 200 bin ağacın kesilmesi gibi bir gerçek var. Şirket, sadece Türkiye’de izin verilen bir yöntemle zenginleştirme gerçekleştirecek: Atmosferik (açık hava) yığın liçi (asit). Avrupa Birliği ülkeleri bu yöntemi ülkelerinde kabul etmiyorlar. Bu da yetmiyor, maden için bir asit fabrikası kurulması gerekiyor. Bitti mi? Hayır! Madenin bir de su ihtiyacı var. Yıllık 4 milyon metreküpün üstünde bir ihtiyaç bu. Gediz Nehri bu ihtiyacı en iyi ihtimalle 8 ay karşılayabiliyor. Kalan 4 ay ise bu ihtiyaç yeraltı sularından karşılanacak. Tabi tamamen ağaçsız bir bölgenin su dengesinin de değişeceğini hesaba katmakta yarar var. O nehrin beslediği bir havza var ve o havzaya nehre geri pompalanan asitli suyun verilme ihtimali var.
Tüm bunları toplayınca bir durum net olarak ortaya çıkıyor. Çaldağı’nda kusursuz bir katliam planlanmış. Hiçbir canlı kalmasın, tüm ekosistem darmadağın edilsin diye en ince ayrıntılar bile düşünülmüş. Böyle böyle Türkiye kusursuz katliamların ülkesi oluyor. Sadece Manisa’da son bir yıl içerisinde olanlar bile buna örnek. Yeşil mücadeleye olan ihtiyaç kendisini en net şekilde hissettiriyor. Doğrudan yaşama yönelik katliam planlarına karşı, doğrudan yaşamdan ayağa kalkan bir mücadele.
Yeşil Gazete yazıları ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…