Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu, 2024 Çalıştay Raporu’nu yayımladı.
Raporda, bütçe takviminin başlatıldığı şu günlerde, bütçenin en önemli maddesinin okul yemeği için kaynak ayrılmasını ve çocuklarla gençlerin okullarda temiz suya erişiminin sağlanması olması gerektiği vurgulandı.
Kamu tasarruf genelgesinin yayınlanması ile birlikte tasarruf gerekçesiyle taşımalı eğitimde uzun yıllardır süren ikili eğitim gören öğrencilerin okul yemeği uygulaması kaldırılmıştı. Deprem bölgesinde okul öncesi ile sınırlı olan okul yemeği uygulaması ise 2024-2025 eğitim öğretim yılı başından itibaren okullarda uygulanmıyor.
Çalıştay’ın sonuç raporunda okul yemeği için kaynak ayrılmasının tercihten öte eğitim hakkının gereği olduğuna dikkat çekildi; okul yemeğinin sağlıklı beslenmenin, genel sağlığın, çocukların ruh sağlığı ve iyilik durumunun ayrılmaz bir parçası; okullaşmada ve okul terkinin önlenmesinde en etkili kamusal önlem olmasının yanı sıra akademik başarı için de en başat tedbir olduğu kaydedildi.
Beslenme yetersizliği çeşitli sağlık ve davranış sorunları yaratıyor
Yetersiz beslenmenin çocuklar üzerindeki etkisi ise şöyle ifade edildii:
“Yetersiz beslenme çocuklarda düşük enerji seviyeleri ve genel umutsuzluk hali yaratabilir. Çocuklar açlık, yetersiz beslenme nedeniyle depresyon belirtileri yaşayabilir. Düşük serotonin seviyeleri depresyon ve kaygıya neden olabilir. Serotonin eksikliği yaşayan çocuklar sosyal etkileşimlerde zorlanır, uyum problemleri yaşar. Balık, muz,süt ürünleri ve fındık gibi besinler serotonin üretimini destekleyen gıdalardır.
Beslenme yetersizliği, özellikle Omega 3 yağ asitleri ve çinko gibi mikrobesin eksiklikleri, dikkat eksikliğine, davranış bozukluğuna, hiperaktivite bozukluğuna neden olabilir. Dürtüsellik, saldırganlık gibi sorunları tetikleyebilir. Çinko eksikliği davranışsal ve sosyal uyumsuzluklara yol açabilir. Duygusal çekilme ve sosyal izolasyon özellikle yetersiz B vitamini ve magnezyum ile ilişkilendirilmektedir.”
Kanunlara yazılıyor ama uygulanmıyor
Okul yemeği programı; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 6, 24 ve 27. maddeleri ile düzenleniyor. İmza altına alınan maddelerde, çocukların sağlıklı gelişim haklarını güvence altına almak, çocukların sağlıklı beslenme ve sağlık hizmetlerine erişim hakkını sağlama, ayrım gözetmeme, çocuğun yüksek yararı ilkesi, yaşama ve gelişme hakkı ve katılım hakkı ilkesi esas alınıyor.
Türkiye, BM Ekonomik Sosyal Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşmesi‘ni (12. Madde 2 A fıkrası: Çocuğun Sağlıklı Bir Şekilde Gelişmesini Sağlamak) 2003 yılında imzaladı ve 2006’de onayladı. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların korunmasını ve geliştirilmesini amaçlayan sözleşme yeterli yaşam standardı ve gıda hakkını içeriyor, devletlerin bu hakları sağlama yükümlülüğünü belirtiyor.
Ayrıca, Milli Eğitim Temel Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu, Umumi Hıfzısıhha Kanunu ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu okul yemeğinin sosyal devletin temel sorumluluğu olduğunu vurguluyor.
Anayasa’da okul yemeğinin devletin temel sorumluluğu olduğunu açıkça belirten çok net bir genel çerçeve çizilirken, okul yemeği programının, dezavantajlı bölgelerden ve okul öncesi eğitimden başlayıp yaygınlaştırılarak tüm çocuklara okul yemeği sağlanacağı konusu, Sağlık Bakanlığı sağlıklı beslenme programları kapsamında, 11. Kalkınma Planı’nda (2019-2023), 2023 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Planı’nda, 2023 Eğitim Vizyon Belgesi’nde, Milli Eğitim Bakanlığı Stratejik Planı’nda (2015-2019), Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı’nda (2018-2023) düzenleniyor.
Tüm bu belgelerde okullarda ücretsiz bir öğün yemek sağlanacağına ilişkin taahhütler bulunuyor.
20. Eğitim Şurası‘nda da MEB’de bu konuya dair bir hedef konmuş ve karar
alınmıştı.
Dünyada okul yemeği veren ülkeler
Dünya genelinde 418 milyon çocuk okul yemeğine ulaşabiliyor. Japonya’da 20. yüzyılın ilk yıllarından, Norveç’te 1890’lı yıllardan, Şili ve Hindistan’da 1920’li yıllardan, İsveç’te 1937, ABD’de 1939, Brezilya’da 1955, Kenya’da 1980, El Salvador’da 1984, Pakistan’da 1994’ten bugüne 100’ü aşkın ülkede okul yemeği programları uygulanıyor.
Temiz suya erişim de çocukların kamusal hakkı
Okul yemeği ile birlikte temiz suya erişimin de tüm çocukların kamusal hakkı olduğu kaydedilen raporda, sağlıklı bir bireyin günde ortalama 2- 2,5 litre arasında su içmesi gerekirken, okullarda içme suyuna erişim, kontrol-izleme sistemleri bulunmadığı, suya bulaşması olası toksik kirletici sayısı çok fazla olduğu kaydedildi.
Koalisyon, bunun önüne geçilmesi için okul su sistemleri ve toksik kimyasal maddeleri tutma kapasitesine sahip arıtma/filtreleme sistemleri kurulması, çocukların temiz içilebilir suya erişimini sağlayacak uygunlukta belirlenecek noktalara su sebilleri ve çeşmeler yapılması gerektiğini vurguladı.
Talepler
Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu’nun iktidar bloğundan talepleri şöyle:
- Okul yemeği lütuf değil tüm çocukların, gençlerin kamusal hakkıdır. Okul yemeği kamusal haktır ve okul yemeği programlarını uygulamak sosyal devlet ilkesinin gereğidir. Kamu eliyle, kamu kaynaklarıyla okul öncesinden yükseköğretime tüm öğrenciler için okul yemeği programları bir an önce hayata geçirilmelidir.
- Çocukların sağlıklı beslenmesinin sağlanması “bütçe yetersizliği” meselesi olarak değil, sosyal devletin yerine getirmesi gereken öncelikli kamusal görev olarak görülmelidir. Bütçe görüşmelerinin ana gündemlerinden biri okul yemeği olmalı, okul yemeği için yeterli bütçe ayrılmalıdır.
- Türkiye, Uluslararası Okul Yemeği Koalisyonu’nun katılımcı ülkelerinden biri olmalı; bu üyelikten kaynaklı olarak gerekli kamusal yükümlüklerini yerine getirmelidir.
- MEB’e bağlı bir Beslenme Genel Müdürlüğü (illerde olacak şekilde) birimi oluşturulmalı, yeterli sayıda beslenme ile ilgili gıda mühendisi, beslenme ve diyet uzmanı, hekim, aşçı ve mutfak personellerinin kadrolu, güvenceli istihdamı sağlanmalıdır.
Yapılacak tüm çalışmalar sağlık ve beslenme mevzuatına uygun olarak yürütülmelidir. - Fiziki mekân açısından uygun okullarda acilen yemekhane mekanları oluşturulmalı; fiziki mekanı uygun olmayan okullarda ise il ve ilçe bazında uygun yerleşim noktalarında merkezi mutfaklar oluşturulmalı; okullara bu noktalardan uygun taşıma araçlarıyla okul yemeği ulaştırılmalıdır.
- Okullarda ve illerde kurulacak merkezi mutfaklarda verilecek hizmet bir kamu görevi olarak görülmeli; okul yemeği programı MEB’e bağlı olarak kurulacak olan Beslenme Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmelidir.
- Okul yemeği programlarında topraktan sofraya uzanan süreçte ekolojik bir bakış açısı esas alınmalı; bu amaçla yerelde agroekolojik üretim yapan küçük üreticiler ve kooperatifler (toprak onarımı, çiftçilerin kalkınması, su varlıklarının kirlenmesinin önlenmesi, biyoçeşitliliğin korunması, kamusal faydalar) desteklenmelidir.
- Okullarda çocukların suya erişimini sağlayacak uygunlukta sebil ve çeşmeler oluşturulmalıdır.
- Ülkemizdeki içme suyu varlıklarındaki toksik kimyasal madde içeriğine dair bir kirlilik haritası çıkarılmalı; su kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde kısa vadede okullara toksik kimyasalları tutacak filtrasyon sistemleri kurulmalı; uzun vadede de yerel yönetimler ve ilgili kamu kurumlarının işbirliği ile benzeri sistemler tüm iller bazında oluşturulmalıdır.
- Türkiye’deki su varlıklarının kirletilmesinin önlenmesi Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre- Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile yerel yönetimler tarafından etkin ve titiz bir şekilde takip edilmeli; Türkiye’deki yeraltı yerüstü su varlıklarında izlemesi yapılan toksik kimyasal maddelerde uluslararası akademik literatürde ve uluslararası sağlık ve gıda güvenliği alanında çalışan kurumlarda belirtilen etken maddelerin tamamının dikkate alınarak güncellenmesi sağlanmalı; eksik olan PFAS, pestisitlerin tamamı gibi çocuk sağlığını tehdit eden toksik kimyasalların kontrol ve izleme faaliyetleri yapılmalıdır.
- Okul yemeği programları ve sağlıklı suya erişim uygulamaları okul aile birlikleri, meslek örgütleri, sendikalar, DKÖ’lerin denetimine açılmalı; yalnızca valilik kontrolünde değil, beslenme genel müdürlükleri kapsamında da olması sağlanmalıdır.
- İlgili kamu kurumlarının gıda ve su alanında yürüttüğü kontrol, denetim ve izleme faaliyetlerinden elde edilen sonuçlar ve yapılan çalışmalar kamuoyu ile düzenli bir şekilde şeffaf olarak paylaşılmalıdır.
- Okullarda sağlıklı beslenme dersi, zorunlu dersler arasında yer almalı; Sağlık Bilgisi ve Hayat Bilgisi gibi derslerde su ve beslenme temel bir ünite olarak yer almalıdır. Ayrıca su ve beslenme konusu okul rehberlik hizmetlerinin ve sınıf rehberliğinin temel bir parçası olmalıdır. Velilere yönelik olarak beslenme konusunda bilgilendirme çalışmaları yapılmalı; okul yemeği programlarının gerekliliği, yaratacağı faydalar ve çeşitli ülkelerde var olan deneyimler hakkında bilgilendirici yayınlar yapılmalıdır.
Koalisyon, Türkiye’de tüm okullarda ayrımsız, amasız, fakatsız şekilde sağlıklı su ve yemek sağlanmasını, bunun yanında Türkiye’nin Uluslararası Yemek Koalisyonuna katılarak taahhütte bulunmasını talep etti.