DünyaManşet

Bulgaristan’da referandum tartışmaları – gerçekten demokratik mi?

0

Bulgaristan cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev, önce seçim sistemiyle ilgili üç maddeyi referanduma sunmayı önerdi, ardından her seçimde bir de refrandum yapılmasını talep etti. Cumhurbaşkanının “en demokratik yol olarak” tanımladığı referandum gerçekten öyle mi? Cengiz Aktar ve Serkan Köybaşı’na sorduk.

Plevneliev, geçtiğimiz günlerde seçim sistemiyle ilgili üç sorunun sorulacağı bir referendum yapılabileceğini açıklamış; tarihinin de 25 Mayıs’ta gerçekleşmesi planlanan Avrupa Parlementosu seçimlerine denk getirilmesini önermişti.

Referanduma dahil edilmek istenen üç konu var: liste dışından milletvekillerini seçebilme, oy kullanımının mecbur olması ve elektronik oy kullanımına izin verilmesi.

pilevneliev

Bulgaristan cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev

Bu isteğin ardından Pilevneliev dün yaptığı bir açıklamayla, her seçimde aynı zamanda referandum yapılmasını da önerdi. Doğrudan demokrasiye inandığını dile getiren cumhurbaşkanı, “Bundan sonra ülke her yıl düzenlenecek bir seçim periyoduna giriyor. Şimdi AP seçimleri, gelecek yıl yerel seçimler, daha sonra cumhurbaşkanı seçimleri, ardından genel seçimler geliyor. Tüm bu seçimleri referandumla birleştirmekte hiçbir kötülük olmaz. Maliyeti yok, sadece artısı var” sözlerine yer verdi.

Referandumu desteklemek için komite kuruldu

Bulgaristan cumhurbaşkanı Rosen Pilevneliev’in seçim sistemiyle ilgili üç maddeyi referanduma sunma talebini destekleyen bir komite kuruldu. Akademisyenler, sanatçılar ve üniversite öğrencilerinden oluşan komite söz konusu referendumun yapılması için imza kampanyası başlattı.

Referandum fikrini destekleyenler başlattıkları imza kampanyasında 500 bin imzacı bulmayı hedefliyor. Zira cumhurbaşkanının önerisi, parlemento kabul etmediği sürece yürürlüğe giremeyecek. Eğer 500 bin imza toplanırsa referandum meclise gönderilmeden kabul edilmiş olacak; kampanya 200 bin imzada kalırsa öneri karar için meclise gidecek.

Kampanya grubunun kurucularından Sofya Üniversitesi anayasa hukuku profesörü Georgi Bliznashki, Bulgaristan halkının referendum kararının arkasında olduğunu göstermek için harekete geçtiklerini söylüyor.

ballot-box-photo-Rama-e1356091856995-604x272

Mecliste destek bulmak zor görünüyor

Ama tüm ülke referandum konusunda hemfikir değil. Meclisteki dört partiden sadece merkez sağda bulunan GERB partisi öneriyi destekliyor; ‘Bulgaristan Sosyalist Partisi’, ‘Hak ve Özgürlükler Hareketi’ partisi ve aşırı ulusalcı ‘Ataka’ partisi öneriyi reddetme taraftarı.

Bulgaristan meclisinin başkan vekili, Bulgaristan Sosyalist Partisi üyesi Maya Manolova, ulusal bir kanala yaptığı açıklamada “cumhurbaşkanının talebinin, vatandaşların en demokratik aracı olan referandumu açıkça suistimal ettiğini söylemiş, özellikle zorunlu seçme ve eletronik seçme maddelerinin anayasaya aykırı olduğunu” savunmuştu. Siyaset bilimci Evgeni Daynov ise referendum kabul edilirse, partilerinin oy dağılımının değişeceği ve kartların yeniden dağıtılacağı görüşünde.

Peki hem destekçiler hem de karşı çıkan partiler tarafından “en demokratik yol” olarak görülen referendum gerçekten öyle mi? Konuyu Cengiz Aktar ve Serkan Köybaşı’na sorduk.

 

Referandum siyasetin sıfır noktasıdır”

cengiz aktar

Cengiz Aktar

Dr. Cengiz Aktar – yazar, Avrupa Birliği genişleme süreci konusunda uzman 

Referandum ile kamu otoritesi tarafından daha önce alınmış bir kararın halk tarafından teyidi amaçlanır.  Herhangi bir oylamanın esası, neyin oylandığının oy veren tarafından bilinmesidir. Gelgelelim kitle demokrasisinde seçmen, yasalar, yönetmelikler ve genel işleyişle ilgili son derece kısıtlı bilgiye sahiptir. Demokrasi açığı (democratic deficit) kavramının özü budur ve bütün demokratik ülkeler için geçerlidir. Toplum hayatının çetrefilliği ve teknolojinin hükümranlığı gelişmiş demokrasileri uzman ve teknisyen imparatorlukları hâline getirmiştir. Bu “bilgi emperyalizmini” dengelemenin bugüne dek bulunan en katılımcı, etkin ve demokratik yolu Etki Analizi’dir.

Etki Analizi, kamu otoriteleri tarafından kamusal alanda gerçekleştirilmesi düşünülen veya özel olup kamusal alana etkisi olabilecek herhangi bir projenin karar ve elbet uygulamasından önce olumlu ve olumsuz muhtemel her çeşit etkisinin incelenmesi, bulguların kamuyla paylaşılması ve karar alıcılara ulaştırılması demek. Gelişmiş demokrasilerde kamusal alanı ilgilendiren projelerle ilgili hukukî ve teknik kararlar Düzenleyici Etki Analizi  (Regulatory Impact Analysis) denen bir çalışma sonrasında alınıyor. İllâki oylanacaksa bu, bilgilendirilmiş oylama (deliberative polling) şeklinde cereyan ediyor. Kırk yıl önce ABD’de ortaya çıkan bu araç 1990’larda Avrupa tarafından da benimsendi. Türkiye’de ise pek bilinen, kullanılan, değer verilen bir araç değil. Kamuoyunun etki analizi olarak duyduğu tek araç Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporları. Hükümetin bu mekanizmadan nasıl ürktüğü ve engellemek için neler yaptığını iyi biliyoruz.

Sandıktan sandığa demokrasilerde, bir ara sandık niteliğinde olan referandum siyasî katılım alanını açan değil daraltan, bu ölçüde de demokratik talepleri karşılamada son derece yetersiz bir araçtır. Bir bakıma siyasetin sıfır noktasıdır.

 

“Birbirinden farklı konuları tek oya bağlamak referandumu kötüye kullanmaktır.”

Dr. Serkan Köybaşı – anayasa hukukçusu

serkan-köybaşı

Serkan Köybaşı

Referandum, demokratik şekilde düzenlenir ve yürütülürse gerçekten demokratik bir yoldur. Öyle ki, demokrasinin özünde bulunan “halkın yönetimine” en fazla yaklaşıldığı an referandumlardır. Bu nedenle Fransa Anayasa Konseyi referandumları “egemenin yeniden ortaya çıktığı an” olarak adlandırır ve bu nedenle referandum sonuçlarını denetlemeyi reddeder. Çünkü anayasa hukukunda egemenin üzerinde başka bir irade olamaz.

Ancak referandumlar son derece anti-demokratik şekilde de kullanılabilir. Bu nedenle baskıcı rejimlerin çok sevdiği bir uygulamadır. Bunun nedeni yönlendirilmiş ve yönetilmiş bir referandumun sonucunda iktidarın talep ettiği sonucun “halk böyle istedi, halktan daha üstün bir irade olabilir mi? Sonuçtan biz sorumlu değiliz” denebilmesidir.

Referandum sürecinde iktidarların devlet aygıtlarını kullanarak toplumsal kesimler üzerinde baskı kurması, propaganda araçlarını asimetrik şekilde kullanmak suretiyle algı yönetimi yapması veya referandumda birbirinden çok farklı konuları tek oya bağlaması halinde referandumun kötüye kullanılmasından bahsedilebilir. Bu, Venedik Komisyonu’nun referandumlarda konunun tekliği ilkesine aykırı bir düzenlemedir. Amacı ise benim “siyasal muvazaa” olarak çevirdiğim “logrolling“dir. Burada iktidarın amacı tek başlarına referanduma sunulmaları halinde oy verenlerin %50’sinin oyunu alamayacak bazı birbiriyle ilgisiz konuları tek bir kutuya koyarak vatandaşlardan “önemli olan benim düzenlemenin geçmesi; diğer düzenleme olsa da olur, olmasa da” anlayışı çerçevesinde tüm kutuya evet oyu atmasını sağlamaktır.

Dolayısıyla Bulgaristan Cumhurbaşkanı’nın referandum çağrısı, eğer anti-demokratik bir amaç taşımıyorsa ve referandum ilkelerine uyulursa, seçimler gibi önemli bir konuda halkın görüşüne başvurulmasını sağlayacağı için olumlu bir gelişmedir. Ancak Bulgaristan’da Cumhurbaşkanı’nın referandum düzenleme gibi bir yetkisi bulunmadığı için önemli olan Parlamento’nun bu daveti kabul etmesi ve kabul edilecek yeni seçim düzenlemesini halkın oyuna sunup sunmayacağıdır.

 (Yeşil Gazete)   

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.