Kategoriler: EğitimManşet

Boğaziçi Üniversitesi’nde direniş sürüyor: Kabul Etmiyoruz

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, bugün de atanmış rektör ve üniversite yönetimine karşı 572’inci kez bir araya geldi. Akademisyenler nöbetlerinin ardından haftanın her son iş gününde olduğu gibi haftalık açıklamalarını okudular.

Yoğun sıcağa karşı şemsiyelerle direnişlerini sürdüren akademisyenler 385’inci kez rektörlük binasına sırt çevirdi.

Fotoğraf: Can Candan

Bugün, Naci İnci’nin Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının 337’inci, 30 Temmuz günü gerçekleştirilen destek oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin Matematik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ı hiçbir gerekçe göstermeden dönem ortasında görevden almasının ise 256’ıncı gününe gelindi.

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de 12:15’te #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 385. kez rektörlük binasına döndüler.

Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz”, “Vazgeçmiyoruz” ve “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan dövizler taşıdılar.

Fotoğraf: Can Candan

Akademisyenler nöbetlerinin ardından şu açıklamayı gerçekleştirdiler:

“Sizlere basının hâlen alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.

Siyasi saiklerle göreve getirilen Naci İnci yönetiminin en büyük hedeflerinden birinin Boğaziçi Üniversitesi’nin katılımcı, demokratik yönetişim modelini lağvetmek ve liyakat esaslı, şeffaf istihdam süreçlerine son vermek olduğunu, bu yolla kayırmacılığın ve siyasi kadrolaşmanın önünün açılmak istendiğini biliyoruz.

Fotoğraf: Can Candan

‘Raporlarla önerilen adat dışarıdan atanmış fakülte dekanı tarafından reddedildi’

Gayrimeşru yönetimin belirlediği yeni istihdam modeli, akademik birim ve kurulların talep ve görüşlerini yok sayarak, atama ve yükseltme kararlarında rektörü ve dışarıdan atanmış, üniversite ile ilgisi olmayan dekanları mutlak söz sahibi yapıyor. Bu otoriter ve temsiliyetten uzak yapılanmanın son örneğini Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi programı için yapılan bir atamada gördük. Bu programda açılan bir Dr. Öğretim Üyesi kadrosu için, bölüm görüşü, akademik jüri ve dil jürisi raporları gibi kıstaslar titizlikle değerlendirilerek ilgili Fakülte Yönetim Kurulu üyelerinin fikir birliğiyle önerilmiş olan aday, söz konusu alanla ilgisi olmayan, dışarıdan atanmış fakülte dekanı tarafından reddedildi. Bahsedilen aday yerine, aynı rapor ve görüşlerde bu kadro için yeterli bulunmayan bir diğer aday, söz konusu dekanın önerisiyle atandı.

Dekanın atama konusundaki görüşünü, sözü edilen kadroya başvuran adayların üniversite kamusuna açık sunumlarını bile dinlemeden, jüri, bölüm ve fakülte kararlarını yok sayarak bildirdiğini anlıyoruz. Bu keyfî atama bilimselliğe, uzmanlığa, liyakat ve şeffaflığı esas alan temel ilkelerimize ve kurumumuzda kanunlar çerçevesinde oluşturulmuş uygulama esaslarına karşı gerçekleştirilmiş cebri bir müdahaledir. Böyle bir müdahale ancak Boğaziçi Üniversitesi’ni değersizleştirmeye ve vasatlaştırmaya odaklı yıkım projesine hizmet amacıyla yapılmış olabilir.

Fotoğraf: Can Candan

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak, ilgili birim ve kurullarda değerlendirilmeden, birimlerin akademik özerkliği dikkate alınmaksızın yapılan hiçbir atamanın kabul edilemeyeceğini ve yapılan usulsüzlüklere karşı gerekli tüm hukuki yollara başvuracağımızı hatırlatmak isteriz.

‘Gayrimeşru yönetim yine utanç verici bir sansür kararına imza attı’

Üniversitemizin idaresini baskıcı ve otoriter yöntemlerle sürdürmeye çalışan gayrimeşru yönetim geçen hafta yine utanç verici bir sansür kararına imza attı. Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü‘nün etkinlikleri kapsamında programa alınan Laurence Anyway ve Go filmleri ile yönetmenliğini Can Candan Hoca’mızın yaptığı, akademik galası üniversitemizin son seçilmiş rektörünün destek ve katılımıyla okulumuzda gerçekleştirilmiş olan Benim Çocuğum belgesel-filminin gösterimi, kayyım yönetimi tarafından engellendi.

Fotoğraf: Can Candan

Kayyım yönetimi bunu yaparken her zamanki keyfî tutumunu devam ettirerek herhangi bir geçerli neden sunmadı ve resmî-yazılı bir karar iletmedi. Daha önce de bazı gösterimler, LGBTİ+ temalı olduğu ve LGBTİ+’ya özendirdiği gibi çağdışı, insan haklarına aykırı düşünceler ve despotik yöntemlerle kayyım yönetim tarafından yasaklanmıştı.

T.C. Kültür Bakanlığı’nca onaylı, dolayısıyla her yerde, her türlü gösterimi yasal olan bu eserlerin üniversitemizde sansürlenmesi kabul edilemez. Yasakçı yönetime hatırlatmak isteriz ki Boğaziçi Üniversitesi uluslararası itibarını ve bilimsel başarılarını özgür, eleştirel düşünceye verdiği değere ve bu düşüncelerin özgürce paylaşılmasına imkan tanıyan kampüs ortamına borçludur.

Fotoğraf: Can Candan

‘Gayrimeşru yönetimin baskıcı uygulamaları gösterim yasaklarıyla sınırlı kalmadı’

Gayrimeşru yönetimin baskıcı uygulamaları gerekçesiz gösterim yasaklarıyla sınırlı kalmadı. Daha önce, bir kamu araştırma üniversitesi olan üniversitemizde, iki araştırma merkezine gece yarısı operasyonuyla girilmiş, yüzlerce belge, dosya, kitap çöp torbalarına doldurularak taşınmış, ilgili hocaların haberi ve onayı olmadan merkezler boşaltılmıştı. Bu hafta da üniversitemizde hocalara tahsis edilmiş, anahtarı kendilerine teslim edilmiş ofislere, yazılı bir emir bulunmadan ve hocaların olmadığı saatler gözetilerek girildiğini, içeriği hakkında bilgi verilmeyen incelemeler yapıldığını ve kayıtlar tutulduğunu öğrendik. Ancak zorunlu ve acil bir durum olduğunda; çalışma saatleri içinde, ilgili hocanın gözetiminde ve nedeni tutanakla kayıt altına alınmak suretiyle gerçekleşmesi gereken bu tür bir uygulamanın, hocaların haberi ve izni dışında yapılması kabul edilemez. Kişi haklarını ve konut dokunulmazlığını ihlal etmek anlamına gelen bu uygulamalarla ilgili kişiler hakkında yasal haklarımızı kullanacağımızı beyan ediyoruz.

Hukuk Fakültesi Dekanı’nın istifası

Bültenimizin sonunda, liyakatsiz ve kural tanımaz bir yönetimin kendi paydaş ve aracılarına dahi ne denli zarar verdiğini gösteren bir istifa haberi var.

Fotoğraf: Can Candan

Hiçbir hazırlık ve değerlendirme sürecinden geçmeden, tepeden inme bir kararla Şubat 2021’de kurulmuş olan ve kuruluşu üniversitemiz akademisyenleri ve Türkiye Barolar Birliği’nce yargıya taşınmış olan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin kurum dışından atanmış dekanı Selami Kuran, 27 Temmuz 2022’de ‘sağlık sorunlarını‘ gerekçe göstererek görevinden istifa etti.

Sabık kurucu dekan, muhayyel fakültenin öğrenci adayları ve ailelerine açık ilk tanıtım toplantısına dahi katılamadan kurumdan ayrılmış oldu. Hukuk Fakültesi’ne şu anda Melih Bulu’nun eski yardımcısı, bugünün kayyım rektörü, Fizik Bölümü öğretim üyesi Naci İnci vekalet ediyor.

Fotoğraf: Can Candan

‘İstifalarını bekliyoruz’

İçinde bulunduğumuz üniversite tanıtım ve seçim döneminde biz öğrenci adaylarına, tercihlerini yaparken hukuki çerçevede kurulmuş, bilimselliğe, liyakate ve uzmanlığa saygı gösteren bölümlere itibar etmelerini yeniden tavsiye etmek isteriz. Bugün, üniversitemizde tek ders dahi vermemiş Selami Kuran’ı gayrimeşru makamından uğurlamış bulunuyoruz. Boğaziçi Üniversitesine usulsüz şekilde atanmış diğer gayrimeşru yöneticilerin de her hafta yaptığımız çağrıya icabet etmelerini ve bir an önce istifa etmelerini bekliyoruz.

Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir.

Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız bir an önce görevlerine iade edilmelidir. Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, bölüm ve fakültelerin onayı alınmadan, tepeden inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır.

İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir.

Gayrimeşru yönetim tarafından gerekçesiz şekilde el konulan İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi binası eski işlevine kavuşturulmalı, yeniden araştırmacıların kullanımına sunulmalıdır.

Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz.

Can Candan’ın hali hazırda geciktirilmiş olan atamasının bir an önce yapılmasını bekliyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.”

Paylaş
Yazar:
Yeşil Gazete