Yenilenebilir enerji kaynakları, yükselen ucuz kömür talebiyle yarışmakta zorlanıyor
Uzmanlar dünyayı bu yüzyılın sonunda en az 3 derecelik bir sıcaklık artışı beklediği ve bu durumun felaket anlamına geldiği konusunda uyarıyor.
Birleşmiş Milletler‘e (BM) göre çoğu Asya ülkesinin enerji kaynaklarının artan bir şekilde kömüre dayalı olması, sera gazı salımını engellemeye ve dünyayı gittikçe kötüleşen iklim krizinin yıkıcı etkilerinden korumaya yönelik uluslararası çabaları baltalıyor.
Aralarında Hindistan, Endonezya, Filipinler ve Vietnam‘ın da bulunduğu Asya ülkeleri artan elektrik taleplerini karşılamak için ucuz kömür enerjisine yönelmeye hızla devam ediyor. Bu ülkelerin bir kısmı yenilenebilir enerji kaynaklarının miktarını artırıyor olsa da bu kaynakların toplam enerji üretimindeki payı yetersiz kalıyor.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin genel sekreter yardımcısı Ovais Sarmad, Reuters’a Asya ülkelerinin iklim değişikliğine engel olmaya yönelik küresel çabaların bir parçası olmak için daha iddialı hedefler belirlemesi gerektiğini söyledi: Bu bölgedeki bazı ülkelerin enerji kaynağı hala yüksek oranda kömüre ve fosil yakıtlara dayanıyor ve bazılarında (bu oran) artıyor. Bu çok ama çok ciddi bir sorun çünkü (…) dünyanın diğer yerlerinde (bu konuda) elde edilen kazanımları tamamen anlamsız kılabilir.
BM’ye göre “bölge için gittikçe pahalıya patlayan iklim değişikliğinin en kötü etkilerini engellemek, iklim çalışmalarının sağladığı pek çok faydayı kavramak” ve çevreyi koruma isteğini artırmak bu bölge için “kritik” önem taşıyor.
Paris Anlaşması, ortalama küresel sıcaklık artışını 2 derecenin “çok altında” tutmayı ve 1,5 derece hedefini tutturmayı hedefliyor. Ancak şu anda uygulanmakta olan önlemlerle devam edilirse, dünyayı bu yüzyılın sonunda en az 3 derecelik bir sıcaklık artış bekliyor ve bu durum geniş çaplı bir felaket anlamına geliyor.
Bilim insanları, ortalama sıcaklığın daha fazla artmasının iklim sistemini geri dönüşü olmayan kritik bir noktaya yaklaştırabileceği; mahsul kıtlığı, zorunlu göç, türlerin toplu yok oluşu, ekosistemin çöküşü ve toplumsal bozulmayla sonuçlanabileceği konusunda uyarıyor. Bangkok, Cakarta ve Manila gibi başlıca Asya şehirleri de deniz seviyesinin yükselmesiyle birlikte su altında kalma tehlikesi taşıyor.
Sarmad bununla ilgili şunları söyledi: Kökten, dönüştürücü ve son derece iddialı önlemlerin her düzeyde alınması gerekiyor. Çok az zamanımız var.