DoğaManşet

Bitcoin doğayı mahvediyor

0

Mother Jonesta Emily Atkin imzası ile yayınlan haberi Yeşil Gazete gönüllü çevirmenlerinden Deniz Menteşeoğlu çevirisi ile paylaşmaktayız.

***

Tek bir Bitcoin işlemi, bir ailenin bir haftada harcadığı kadar enerji gerektiriyor.

Emily ATKIN

(Bu metnin orijinali “New Republic”te yayımlanış olup, burada “Climate Desk (İklim Masası)” ortak çalıması olarak yer almaktadır.)

***

Geçen haftalarda, Wall Street Journal’ de “Bitcoin şu an dünyadaki en sıcak para birimi ancak kimse onu kullanmıyor” yorumu yapıldı. Bir gün öncesinde, bu dijital para biriminin değeri hızla 10.000 Dolar’a yükselmiş, hatta 11.000 Dolar’ı da geçmişti (EN-Şu an daha da yüksek). Ne var ki Bitcoin’in değerine rağmen, çevrimiçi faaliyet göstermeyen, geleneksel yapıdaki iş yerleri, bunu bir ödeme metodu olarak kabul etmekte acele etmiyor. Öyle ki kimi gözlemciler, herkesin duyduğu ama çoğunluğun tam olarak anlayamadığı bu yenilikçi teknoloji ürünü kripto-para biriminin geleneksel para biriminin yerini alacağı konusunda şüpheli. Bitcoin yatırımcısı Alex Compton, “Journal”e yaptığı açıklamada, “Bitcoin’in bir para birimi olacağını düşünmüyorum” diyor. “Eğer insanlar onu para birimi olarak kullanmaya başlarsa, yatırım değerini kaybedecektir.”

Öte yandan, kimse Bitcoin kullanmasa dahi, hepimiz onun için bedel ödüyoruz. “Dijikonomist” olarak da bilinen Bitcoin analisti Alex de Vries, Bitcoin’in yükselişinin, onun için harcanan tahmini yıllık enerji miktarında da artışa neden olduğuna dikkati çekiyor. Kasım ayında Bitcoin’in harcaması öngörülen yıllık enerji miktarı 25 Terawatt – saat iken bu, geçen hafta (EN-Aralık 2017 başı) 30 Terawatt-saate yükseldi. Vox’tan Umair Irfan, bunun Fas’ta, tüm ülkenin enerji tüketimine, 19 Avrupa ülkesinin enerji tüketimlerinden daha fazla bir enerjiye ve ABD’deki toplam enerji talebinin Yüzde 0,7’sine, yani 2,8 milyon ABD’li ailenin enerji ihtiyacına denk düştüğüne işaret ediyor. (Üstelik geçtiğimiz Pazartesi itibariyle Bitcoin için harcanan enerji miktarı 32 Terawatt- saate yükseldi.) Sadece tek bir işlem bile, bir ailenin bir haftalık ihtiyacı kadar enerji gerektirirken, günde yaklaşık 300.000 işlem yapılıyor. Bu enerji ihtiyacı sıklıkla fosil yakıt gerektiren enerji kaynaklarından sağlandığından, hava ve su kirleniyor, sera gazı salınımı ile iklim değişikliğine de sebebiyet veriliyor.

Diğer bir deyişle, Bitcoin, atmosferin ısınmasına katkıda bulunurken karşılığında gerçek anlamda hiçbir sosyal fayda sağlamıyor. Bazı Bitcoin destekçileri, bunun sonuçta ana akım bir para birimine dönüşeceğini ve sistemin temelindeki kripto- yönetim biçiminin de sonuçta doğaya faydalı olacağını savunuyorlar. Ancak Bitcoin pazarı dengesiz ve geleceği belirsiz. Diğer yandan, gezegenimizin yaşanabilir halde kalmasını istiyorsak, karbon salınımının tavan yapması ve daha sonra hızlı bir şekilde düşmesi için yalnızca 32 yılımız kaldı. Bitcoin için harcanacak zamanımız ve kaynağımız yok.

Nakit paranın aksine, Bitcoin bastırılamıyor ya da insan eliyle üretilemiyor; yalnızca dijital formda var olabiliyor. Bir tane Bitcoin üretmek için bir bilgisayarın Bitcoin Ağı’na bağlanması ve karmaşık bir matematik problemini çözmesi, yani “Bitcoin madenciliği” olarak bilinen işlemi gerçekleştirmesi gerekiyor. Ancak “madenden çıkartılabilecek” Bitcoin sayısı sınırlı; kesin bir rakam vermek gerekirse 21 Milyon. Çıkartılan Bitcoin sayısı arttıkça arta kalanlar için gereken matematik problemi de zorlaşıyor. Yani, her bir yeni Bitcoin için bilgisayarların daha çok çalışması, daha çok bilgi işlemesi gerekiyor. (Madenden çıkartılan bir Bitcoin, daha sonra online olarak alınıp satılabiliyor.)

Başlarda standart bir kişisel bilgisayar Bitcoin çıkartmak için yeterli olurken, şimdi, matematik problemleri fazlaca kompleks olduğundan, “Application Spesific Integrated Circuit (ASIC)” adı verilen özel bir donanım gerekiyor. Bu “maden” makinaları büyük, hızlıca ısınıyor ve bunları kullanan insanlar ister Bitcoin çıkartma şirketleri ister birlikte çalışan Bitcoin heveslileri olsun, oldukça çok enerji harcıyorlar. Kimi zaman Bitcoin madenciliği yapan şirketler ya da organizasyonlar bu makinalardan binlercesiyle doldurdukları pahalı depolarda çalışıyorlar. 2015’te Vice, bu ASIC makinaları için ayda 80.000 dolar elektrik harcaması yapan ve aynı sürede 4.050 Bitcoin üreten bir Çinli Bitcoin üretim merkezinin profilini çıkartmıştı.

 Bitcoin madenciliği için elektrik önemli bir gider olduğundan şirketler genelde elektriğin ucuz ve kirli olduğu bölgelere yöneliyorlar. Vox’tan Irfan’ın bildirdiği üzere;

Bu yılın başlarında, Cambridge Üniversitesi’nce yapılan bir çalışmaya göre Bitcoin madenciliğinin Yüzde 58’i Çin’de yapılıyor. Araştırmacılar bunu “en düşük ücretli enerji kaynaklarını ve en etkili ekipmanı kullanarak işlemi daha kârlı hale getirmek madenciler arasında bir silahlanma yarışı” olarak nitelendiriyorlar. Ucuz enerji genellikle kirli enerji anlamına da geliyor ve Çin’de, Bitcoin madencileri, genelde düşük ücretli kömüre ve hidroelektrik jeneratörlerine yöneliyorlar. De Vries, Çin’de faaliyet gösteren bir Bitcoin madenciliği şirketinin karbon ayak izini incelediğinde, “şok edici” şekilde, bu şirketin bir Boeing 747 ile aynı miktarda karbon salınımı yaptığını görmüş.

Bitcoin, kullandığı enerji konusunda yıllardır eleştiriliyor. 2013’te Bloomberg, maden işlemi günde 150.000 Dolar değerinde elektrik gerektirdiği için, Bitcoin’i “Gerçek bir çevre felaketi” olarak nitelendirmişti. Bitcoin madenciliği devam edip, çıkartılmış Bitcoin’lerin sayısı 2013’te 11 Milyon iken bugün yaklaşık 17 Milyona yükseldikçe, eleştirilerin sesi de yükseldi. Christoper Malmo, yakın zamanda Motherboard’a yaptığı açıklamada, “2015 yılından bu yana Bitcoin’in harcadığı enerji miktarı, alışılmış çevirimiçi ödeme metotlarına kıyasla çok yüksek” diyor. “Bunun nedeni Bitcoin’in Dolar olarak karşılığının, kârlı bir şekilde Bitcoin elde etmek için gereken enerji miktarıyla doğru orantılı olması”.

“2015 yılından bu yana Bitcoin’in harcadığı enerji miktarı, alışılmış çevirimiçi ödeme metotlarına kıyasla çok yüksek. Bunun nedeni Bitcoin’in Dolar olarak karşılığının, kârlı bir şekilde Bitcoin elde etmek için gereken enerji miktarıyla doğru orantılı olması”.

Ancak De Vries’in Bitcoin’in enerji kullanımına dair analizleri de eleştiriliyor. Bitcoin yatırımcısı Marc Bevand, Irfan’a verdiği röportajda, bu para biriminin “15 terawatt-saate yakın” küresel ölçekte enerji kullandığından şüphe duyduğunu, “aslında harcanan enerjinin hâlâ çok olduğunu fakat değerin dijikonomistin tahmininin yarısı kadar olduğunu” söylüyor. Bevand ayrıca, madencilik yapılan bilgisayarların zamanla enerjiyi daha idareli kullanır hale geleceğini, şirketlerin de enerjiye bu kadar harcama yapmaktan hoşlanmadıklarını belirtiyor.

Kimileriyse Bitcoin’le ilgili çevresel tartışmaları tamamen geçersiz bulmakta. 2013’te Forbes’a yazdığı bir yazıda Tim Worstall, çevreyle ilgili argümanları “çaresizce” diye niteleyerek, o dönemdeki Bitcoin ve enerji kullanımı tartışmalarını “abes” olarak nitelendirmiş; “Bir noktada Bitcoin madenciliği bitecek, çıkartılabilecek Bitcoin sayısı sınırlı… Yani bu enerji kullanımı sonsuza kadar artacak değil” diye eklemişti.

Ne var ki, aradan dört yıl geçmesine rağmen enerji kullanımı artıyor ve De Vries’a göre, yakın zamanda bunun sonlanacağına dair bir işaret de yok.

Aslında başta, Bitcoin sosyal fayda sağlaması için tasarlanmıştı; Büyük finansal kurumlar, günlük işlemlerde artık rol oynamayacak, bunu yerine Bitcoin topluluğu, “blockchain” (blok zinciri), ödemelerin karşılığını garanti altına alçaktı. Böylece finans sisteminin halkın güvenini tekrar kazanacağı bir ütopya hedefleniyordu.

Sahiden de kimilerine göre, eğer Bitcoin başta olması planlanan şeye, günlük finansal işlemlerin bankaların müdahalesi olmadan gerçekleştiği bir sisteme dönüşebilirse, büyük faydalar sağlayabilecek. Blok zincirleri hakkında bilgi veren bir web sitesini yöneten Portia Burton’a göre, Bitcoin, örneğin deniz ürünleri endüstrisindeki köle emeği kullanımı gibi zalimliklerin önüne geçmede kullanılabilir. Burton, Ocak ayında yazdığı bir yazıda sistemi şöyle açıklıyor: “Blok zinciri ile tüm mali işlemler tanımlanıyor ve devletlerin, şirketlerin ve tüketicilerin aldıkları deniz ürünlerini kaynağına kadar takip edebilecekleri kayıt defterlerine aktarılıyor. Balıklarını tanımlayamayan tedarikçilerden böylelikle kaçınılabilir.”

Nature gazetesine yazdığı metinde araştırmacı Guillaume Chapron, çevre açısından neden kripto- yönetime ihtiyaç olduğu konusunda daha karmaşık argümanlar sunuyor. “Bitcoin, bankaların ve devletlerin finansal sistemin güvenilirliği, güvenliği ve denetlenebilirliği açısından aslında gereksiz olduklarını gösteriyor” diyor. “Sürdürülebilirlik açısından, blok zinciri teknolojisi ezber bozabilir. Hiç güven duyulmayan bir alanda güven yaratabilir, vatandaşları güçlendirebilir ve merkezi otoriteleri by-pass edebilir. Aynı zamanda, devletler de dahil olmak üzere var olan otoriteleri gereksiz kılarak güçlü bir muhalefet yaratabilir. Yasaların yerini, bilgisayar kodlarıyla yazılmış “akıllı kontratlar” alabilir.”

Ancak Bitcoin’in hedefleri gerçekleşmeyince bu argümanlar da geçersiz kılınmış oluyor. Bitcoin’in değeri gün geçtikçe artıyor ancak bu, sadece onu akıllıca veya keyif verici derecede riskli bir yatırım olarak gören kişiler için bir değer yaratıyor. Çoğu insan Bitcoin’i para birimi olarak değil, para kazanmanın bir yolu olarak kullanıyor. Bir anlamda Bitcoin satın almak, NASDAQ’da değeri öngörülemeyen hisse senetleri satın almaktan farksızken, diğer yandan gezegenimiz için ölçülemez derecede büyük bir maliyet yaratıyor. Yani Bitcoin, bir sosyal problemi çözmekte başarısız olurken bir diğerini önemli ölçüde körüklüyor.

 

Haberin İngilizce Orijinali

Muhabir: Emily Atkin

Yeşil Gazete için çeviren: Deniz Menteşeoğlu

 

(Yeşil Gazete, Mother Jones)

More in Doğa

You may also like

Comments

Comments are closed.