Doğa Mücadelesiİklim KriziManşet

Bir aydır maksimum güvenlikli cezaevinde tutulan Ugandalı iklim aktivistleri hapis cezasıyla karşı karşıya

0

Uganda‘da tamamı üniversite öğrencisi olan 11 iklim aktivistini yargılanmasına, bir aydır “kötü şöhretli” bir  yüksek güvenlikli cezaevinde tutulduktan sonra başlandı. Aktivistler, suçlu bulunmaları halinde bir yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak.

İklim aktivistleri, Fransız holdingi TotalEnergies ve Çin ulusal petrol şirketi tarafından desteklenen 5 milyar dolarlık bir fosil yakıt projesi olan Doğu Afrika Ham Petrol Boru Hattı‘nın (Eacop) inşaatını durdurma çağrısında bulunan daha büyük bir protestodan ayrıldıktan sonra hedef alınmış; dördünün (Nicholas Lutabi, Jacob Lubega, Shafik Kalyango ve Abdul Aziz Bwete) 15 Aralık’ta başkent Kampala’da parlamentoya doğru barışçıl bir şekilde yürürken silahlar, göz yaşartıcı gaz ve coplarla donanmış polisler tarafından tutuklanıp dövüldüğü iddia edilmişti.

Dört aktivist, tek kullanımlık plastikler, temizlik ve iklim adaleti gibi konularda eğitim kampanyaları yürüten, gençlerin önderlik ettiği bir baskı grubu olan Uganda Adalet Hareketi‘ne üye. Lutabi, “Gezegen tehlikede olduğu için ayağa kalkıp halkımızı eğitmek gençlerin ve öğrencilerin görevidir” dedi.

Guardian’ın aktardığına göre, aktivistler, parlamento girişindeki numarasız bir binaya zorla sokulduklarını, polis memurlarının onları defalarca tekmelediğini, yumrukladığını ve ağır nesnelerle dövdüğünü anlatmıştı.  Aynı yeri ve polisin aynı saldırısını, geçen iki yılda en az iki düzine boru hattı karşıtı eylemci de bildirmişti.

900 millik boru hattı 379 milyon ton CO2 üretecek

Eacop, tamamen inşa edildiği takdirde batı Uganda’dan petrolün uluslararası alıcılara ihraç edileceği Tanzanya‘nın doğu kıyısına kadar 900 mil uzanacak. Proje , 25 yıllık ömrü boyunca tahminen 379 milyon ton CO2 üretecek. Bu, Birleşik Krallık‘ın 2022’deki ulusal emisyonlarından daha fazla.

Kaburgalarına ve göğsüne tekme atıldığını ve yumruk atıldığını söyleyen 26 yaşındaki Bwete,”Polis bizi şiddeti kışkırtmakla ve hükümeti devirmeye çalışmakla suçladı. Çok vahşiydiler. İşlediğimiz tek suç, insanları fosil yakıtlar ve iklim değişikliği konusunda eğitmeye çalışmaktır” dedi.

BM’nin insan hakları savunucuları özel raportörü Mary Lawlor da, Uganda’da, insan haklarının korunması ve iklim değişikliğinin hafifletilmesi için barışçıl bir şekilde savunuculuk yapan öğrencilerin şiddet yoluyla tutuklandığı ve cezalandırılmadığı bir şekilde suç sayıldığı bir modelin ortaya çıktığını söyledi.

Uganda hükümetinin bir sözcüsü ise  tutuklamalar hakkında hiçbir şey bilmediğini söyledi ve bunun polis meselesi olduğu konusunda ısrar etti.

19 Aralık’ta çıkarıldıkları ilk duruşmada aktivistler resmi olarak “halkı rahatsız etmekle” suçlanmıştı. Hukuk uzmanları tarafından ayrımcı olduğu gerekçesiyle geniş çapta eleştirilen bu geniş kapsamlı suç , şu anda iklim adaleti aktivistlerine ve LGBTQ+ topluluğuna karşı kullanılıyor .

Guardian’ın incelediği tıbbi kayıtlara göre öğrenciler, polisin dayaklarından kaynaklanan çok sayıda yaralanmanın yanı sıra hapishanede sıtma ve tifo gibi bulaşıcı hastalıklara da yakalandı.

Imperial College London’dan bulaşıcı hastalık biyoloğu ve doğrudan eylemli bir iklim adaleti grubu olan Scientist Rebellion‘ın üyesi Dr. Julia Halder, “Bu barışçıl iklim aktivistlerinin aşırı kalabalık bir hapishanede Eacop’a karşı çıktıkları için karşı karşıya kaldıkları aşırı koşullarla yüzleşmek akıl almaz bir şey. Tifo, dışkı kirliliğinin de dahil olduğu sağlıksız koşullarda kapılır ve hızla ölümcül hale gelebilir. Bunun ve sıtmanın, yıkıcı bir boru hattına karşı çıkmanın doğrudan sonuçlarının bir parçası olması zalimliğin de ötesinde” diye konuştu.

Tutuklamalar, başka bir boru hattı karşıtı grup olan Eacop Uganda’ya Karşı Öğrenciler‘den yedi aktivistin aynı yargıç tarafından benzer koşullar altında tutuklanıp gözaltına alınmasından yalnızca üç hafta sonra gerçekleşti.

Eylül 2022’de Avrupa Parlamentosu, Eacop’u “insan hakları savunucularının haksız yere hapsedilmesi, STK’ların keyfi olarak görevden alınması, keyfi hapis cezaları ve yüzlerce insanın adil ve yeterli tazminat olmaksızın topraklarından tahliye edilmesi” nedeniyle kınayan bir kararı kabul etmişti.

TotalEnergies’in bölgedeki faaliyetlerine ilişkin bir araştırma yayınlayan, kar amacı gütmeyen uluslararası Global Witness‘ın kıdemli araştırmacısı Hanna Hindstrom da şirketin Uganda ve Tanzanya’daki savunuculara yönelik baskıda çıkarı olduğunu ve bunun “boru hattından etkilenen topluluklar üzerinde caydırıcı bir etki yarattığını” söyledi.

 

You may also like

Comments

Comments are closed.