Damian Carrington tarafından the Guardian‘da kaleme alınan haberi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Şeyma Sarıbekiroğlu‘nun çevirisiyle sunuyoruz.
***
Dört milyarlık dünya nüfusunun en az üçte ikisi, her yıl en az bir ay şiddetli su kıtlığı yaşıyor. Yeni araştırmalar gösteriyor ki, su kıtlığı dünyanın karşılaştığı en büyük felaketlerden biri ve durum önceden sanılana oranla çok daha kötü.
Yeni araştırmaya göre, 500.000 insan yaşadıkları yerin aldığı yıllık yağışın iki katı kadar su tüketiyor. Yeraltı suları gittikçe alt seviyeye inerken, insanlar da gittikçe çaresizleşiyorlar.
Su kıtlığı en fazla Hindistan ve Çin’de, orta ve batı Amerika, Avustralya ve hatta Londra’da yaşanıyor.
Araştırmacılara göre su problemi, nüfus artışı ve -özellikle et tüketimi kaynaklı- artan su kullanım miktarı nedeniyle kötüye gidiyor.
Ocak ayında Dünya Ekonomi Forumu tarafından su krizi, iklim değişikliği ve kitlesel göçlerle birlikte, gelecek yıllarda insanlara ve ekonomiye zarar verecek 3 büyük tehditten biri olarak belirtildi. 3 riskin birlikte görüldüğü Suriye gibi yerler var: yakın zamanda yapılan bir çalışma iklim değişikliğinin 2007-2010 kuraklığında etkili olduğunu ve yaşanan kuraklığın da çiftçi ailelerin kitlesel olarak şehre göçmesine sebep olduğunu belirtiyor.
Twente Üniversitesi’nden “Yemen’de, durumu çok çok vahim bir yer” adlı araştırmayı yürüten Prof. Arjen Hoekstra, su kıtlığının kesinlikle çevresel sorunların başında geldiğini belirtmektedir. Yemen birkaç yıl içinde susuz kalabilir. Pakistan, İran, Meksika ve Suudi Arabistan gibi yerlerin ise, yer altı su tabakasının sürekli tüketimine bağlı olarak, sayılı günleri kaldı.
Prof. Hoekstra Amerika’nın ortabatısındaki Murray-Darling havzasını da vurguluyor. Burada tüketilmeye başlanan çok büyük Ogallala akiferi bulunuyor. Profesör, İngiltere’deki Londra gibi zengin şehirlerin bile sürdürülemez bir şekilde yaşadığını söylüyor. Londra’nın çevresinde su akışını sağlayacak suyun bulunmadığını belirtiyor.
Şubat ayında, Science Advances dergisinde küresel su kıtlığını aylık olarak inceleyen ilk çalışma yayınlandı. Çalışma kapsamında 1996 ile 2005 yılları arasındaki veriler incelendi ve 4 milyar insanı yılda en az bir ay etkileyen şiddetli su kıtlığı tespit edildi. (Bu çalışma kapsamında şiddetli su kıtlığı: kullanılan suyun, tekrar sağlanan suya oranla iki kattan fazla olmasını ifade etmektedir.) Önceki çalışmalar 1,7 ile 3,1 milyar arasında insanın su kıtlıktan etkilendiğini belirtiyordu. Bu çalışmayla durumun sanılandan daha kötü olduğu ortaya çıktı. Yeni çalışma 1,8 milyar insanın yılda en az altı ay su kıtlığından muzdarip olduğunu da ortaya koydu.
Çiftçilik suyun en büyük kullanım alanı ve artan dünya nüfusu gittikçe daha fazla yiyeceğe ihtiyaç duyuyor. Beslenme biçiminin de su kullanımında büyük bir etkisi var. Hoekstra, daha kısa süre duş almanın bu küresel probleme çözüm olamayacağını belirtiyor, çünkü bir insanın su ayak izinin yalnızca %1 ila 4’ü evdeki su kullanımına ilişkin, %25’i ise et tüketimi kaynaklı. 1 kg et için 15.000 litre su, hayvanları besleyecek ekini sulamada kullanılıyor.
Yeni araştırmanın başka bir boyutu da çevresel su ihtiyacı, yani nehir ve göllerdeki yaşam için gereken su. Yalnızca bir aylık su kıtlığı bir nehir için yıkıcı olabilir. Hoekstra’ya göre: “Boş bir nehir, nehir değildir.” Batı Amerika’daki Colorado Nehri ve Çin’deki Sarı Nehri kendi süreçlerinin sonuna gelmeden kuruyan ya da kurumak üzere olan nehirlerdendir. WWF-UK tatlı su danışmanı David Tickner’a göre: “Bu makale sorunun başka bir işaretçisi. Milyarlarca insan ve birçok ekonomi, daha iyi yönetimi mümkün olan su kaynaklı risklerden muzdarip. Aynı risk dünyadaki su doğal yaşamını da etkiliyor.”
Hoeksa’ya göre, tüm nehir havzalarında su kullanım limiti olmalı, şirketler ürünlerini üretirken ne kadar su harcadıkları konusunda şeffaf olmalı ve azaltmanın yollarını aramalı, yatırımcılar su sürdürülebilirliğini karar süreçlerine dahil etmeli.
Haberin İngilizce Orijinali
Haber: Damian Carrington
Yeşil Gazete için çeviri: Şeyma Sarıbekiroğlu
Çeviri Editörü: Ayşe Ceren Sarı
(Yeşil Gazete, The Guardian)