Çınardibi İlköğretim Okulunda hareket çalışması
Bütün çocukların mutlu olduğu, kendi yaşamlarıyla doğrudan bağ kurabilecekleri şeyler öğrenip eğlendiği bir okul hayal edin… Çınardibi köy okulunda geçen hafta bu hayal gerçek oldu. Okulun son haftasında oyun, sanat ve ekoloji vardı.
Geçen hafta okulun son günleriydi… Sınavlar bitmiş, çoğu öğretmen dışarıya çıkıp oyun oynamaktan başka birşey düşünmeyen çocukları, artık oturmaktan sıkıldıkları sıralarda tutabilmekte zorlanıyordu. Bazı öğretmeler, ders tekrarı yapıyor, bazıları kitap okutuyor, çocuklarla sohbet ediyor ya da film izleniyordu. Ama hep kitap, hep film hep ders tekrarı da olmaz ki… Sonuçta; kapalı sınıflardan kurtulmak isteyen çoğu çocuk için, bu bir hafta ya “dersi kırma” ya da “bir an önce karneleri alıp tatile çıkma,” duygusuyla geçti. Okulla gerçek hayatın yolları yine birbirinden ayrıldı.
Ama Çınardibi İlköğretim Okulu’nda bunların hiçbiri olmadı. Çocuklar okulun son bir haftasını bahçede dans ederek, şarkı söyleyerek, oyun oynayarak, top çevirerek geçirdiler. Zaman zaman sınıflara girdiler ama bu kez koşarak; çünkü sıralarda onları tuvaller, seramik hamurları, çeşit çeşit elişi malzemeleri ya da karikatür kağıtları bekliyordu. Bazen film izlediler, bazen sohbet ettiler ama hep istediklerini yaptılar. Sabah ders programının yerinde okulun neresinde hangi atölyenin olduğu yazıyordu ve arkadaşlarıyla istedikleri atölyeye katılıyorlardı… Hem yeni şeyler öğrendiler hem de neler yapabileceklerini keşfettiler…
Medine Bilgiş, okulun bahçesinde oyun oynayan çocukları izlerken, bir gün önce ateşi çıktığı için gelemeyen kızının ateşi düşer düşmez okula nasıl koştuğunu anlatıyor. Aynı okulda birinci sınıfa giden oğlu da ablasından farksız değilmiş. Medine Hanım, “Yıl boyunca okula zorla getirdiğim oğlum, bu hafta koşarak geldi,” diyor.
O sırada beden perküsyonu eğitmeni Ayşe’nin sesi duyuluyor: “Moolaaaa…” Şaşkınlıkla çocukların sakin sakin etrafa dağılışını izliyorum. Tenefüslerde bağıra çağıra, birbirini ite kaka bahçeye çıkan, gürültüyle sağa sola koşturan çocuklardan eser yok. Birkaçı bahçedeki basamakların üzerinde sohbet ediyor, bir kısmı biraz önce takla attıkları minderde serilmiş yatıyor, bazıları sınıftaki arkadaşlarının yaptıklarını görmeye gidiyor, büyüklerden birkaçı da tuvalet duvarını sarıya boyayan öğretmenlerinin yanına koşuyor: “Çok güzel olmuş öğretmenim…”
Okuldaki bu mutluluk tablosu, Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği ve Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü’nün (TPAE), Çınardibi İlköğretim Okulu’nda gerçekleştirdiği Çocuk Festivali’nden…
Çocuklar, karne almadan önceki dört gün boyunca karikatür yaptı, tuvalle tanışıp portre çizdi, kil hamuruyla kalemlik, bardak yaptı, taş boyadı, kendi defterlerini dikip süslediler… Zamanlarının çoğunu açıkhavada geçirdiler, hareket ekibiyle bedenlerini tanıyıp bolca hareket ettiler, bedenlerini enstrüman olarak kullanmayı öğrendiler. Çöp diye fırlatıp attığımız malzemeleri yeniden kullanarak sepetler, dürbünler, müzik aletleri ve daha bir sürü eşya yaptılar. Toprak, su gibi varlıkların sınırlı olduğunu fark edip bu konuda yapılabileceklerle ilgili bahçe uygulamaları tasarladılar. Okulun tuvaletini kendi elleriyle boyayıp renkli bir ormana dönüştürdüler. Özetle; kendilerini ifade edebildikleri farklı alanlarla tanıştılar; bir yandan yaratıcılıklarını keşfederken bir yandan da okullarına, çevrelerine, birbirlerine sahip çıkmaya başladılar.
Okulun son haftası boyunca gerçekleştirilen Çocuk Festivali’nde yapılanlar, Derneğin ve Enstitü’nün geçen Mart ayında okulda başlattığı projenin bir parçası. Çünkü projeyi tasarlayan ekibin hayali, son bir haftadır olduğu gibi çocukların okula koşarak gitmeleri ve böylelikle okullarını ve yaşadıkları yeri sahiplenmeleri, sorumluluk almalarını sağlamak…
Proje, okulun sadece çehresini değiştirmekle kalmayacak, eğitime de katkı yapacak bir içeriğe sahip. Yürütücüleri, projeyi her ne kadar “Bahçe Yapılandırma Projesi” olarak adlandırsalar da, planladıkları tasarımda çok daha fazlası var: Çocukların doğanın işleyişi hakkında bilgilenmelerini, ekip çalışmasını deneyimlemelerini, yaşadıkları çevre hakkında fikir yürütme ve sorumluluk alma becerisini geliştirmelerini ve sorunlardan çok çözümlere odaklanmalarını sağlayacak pek çok kazanım içeriyor.
Çınardibi’ne 4 km uzaklıktaki Marmariç’te yaşayan projenin yürütücülerinden Pelin Beyazıt’ın çocukları Ezel ve Leyla da Çınardibi’ndeki okula gidiyor. Beyazıt, projeyi oluştururken, okulun fiziksel ihtiyaçlarından yola çıktıklarını söylüyor.
Okulda kurulacak ekolojik eğitim ve yaşam alanlarıyla öğretmen, öğrenci, veli ve çevre halkına sosyal ve ekonomik kazanımlar sağlanması da planlanıyor.
Okul Müdürü Devrim Özbarış Demirer, “Yıllardır işadamlarına, hayırseverlere, okul aile birliği olarak el açtık. Bu proje, okulu kendi imkânlarıyla kalkındırmak için bir fırsat,” diyor ve ekliyor: “Örneğin okulda yapacağımız yeşil saha hem çocuklar için sosyalleşme ve spor olanağı sağlayacak hem de okul dışı zamanlarda kiralanarak okul döner sermayesine gelir elde edilecek.”
Proje tamamlandığında, bahçesi, oyun alanları, açıkhava derslikleri, enerji ve atık yönetimiyle burası Çamdibi İlk ve Ortaokulu örnek bir okul olabilir. Müdür Demirer’e göre, Türkiye’de ilk kez hayata geçirilecek bu proje sayesinde “Okul popüler hale gelebilir ve dolayısıyla öğretmenler için çekici olabilir, bu da öğretmenlerin burada kalmaları konusunda motivasyon sağlayabilir. Hayırsever kişiler bu örnek projeyi başka köylerde de uygulamak üzere harekete geçebilir.”
Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği’nden projenin yürütücüsü Pelin Beyazıt, proje hakkında sorularımızı yanıtladı:
Proje fikri nasıl oluştu ve gelişti?
Bizler Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği ve Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü olarak ekolojik tasarımlar yapmak üzere çeşitli faaliyetlerde bulunuyoruz. Ama itiraf etmeliyim ki iki çocuğu da bu köy okuluna giden bir ebeveyn olarak, bu projeyi hayata geçirmekte geç kaldığımızı bile düşünüyorum. Çünkü okul sadece 4 km uzağımızda ve eğer bir alanı permakültür esaslarına göre düzenleyeceksek bir okuldan başlamak en doğrusu. Bu bize inandığımız ilkeleri gerçekleştirirken en küçüklerden başlama fırsatı sunuyor. Bütün bunların ışığında Marmariç’te yaşayan arkadaşlarım Yağmur Kutlar, Mustafa Bakır ve ben, önce okul müdürümüzle konuşup ona derdimizi, kim olduğumuzu ve neler yapabileceğimizi anlattık. Müdürümüz Devrim Demirer’in de yardımıyla Çınardibi Okulu’nda ve bahçesinde permakültür esaslarına dayalı bir yapılandırma projesi tasarlanması ile birlikte yaratılan ekolojik eğitim ve yaşam ortamlarının; öğretmen, öğrenci ve çevre halkına sosyal, ekonomik kazanımlar sağlaması konusunda ilk adımlarımızı attık.
Öğretmenler ve velilerden gelen tepkiler nasıldı? Onlar bu projeyi nasıl karşıladı?
Öğretmenler ilk andan itibaren projeye destek olmak için ellerinden geleni yaptılar, yoksa bu noktalara gelemezdik. Festival boyunca da bize katılarak yoğun gayret gösterdiler. Veliler için okulda projenin bir sunumunu yaptık. Onlar, birşeyler ortaya çıktıkça projeyi anlamaya başladılar. Projenin ilk adımı olan rüzgâr perdesi için ağaç dikimini Bayındır Orman Müdürlüğü’nün yardımıyla veliler, öğretmenler ve öğrencilerle birlikte gerçekleştirdik. Bazıları belki sadece ağaç dikeceğiz sanıyordu ama gerçekleştirdiğimiz festivalin de projenin bir parçası olduğunu gördüklerinde, yaptıklarımızın eğitimin bir parçası olduğunu fark ettiler. Bugüne kadar olan veli desteğinin proje ilerledikçe artacağını düşünüyorum.
Çocukların projeye ilgisi nasıl?
Çocuklar tabii projenin en önemli parçası. Yapmak istediğimiz şey, öğrenciler için farklı/sınıf dışı öğrenim alanları sağlamakla birlikte; doğayı doğal ortamlarda tanımalarına, doğanın sunduklarını eğitimlerinin konusu, malzemesi ve aracı olarak değerlendirmelerine, doğayla bütünleşme ve onun bir parçası olduklarını kavrayabilmelerine olanak vermek. “Kendilerini evlerinde hissedebilecekleri ve bu nedenle sahip çıkacakları bir okulları olsa” fikrini dillendirdiğimiz an, çocuklar projeyi merak etmeye ve sahip çıkmaya başladı.
Festival düşüncesi nasıl gelişti? Projeyle nasıl bir ilişkisi var?
Köy okullarında okuyan çocukların, hayata yaşıtlarına göre daha önde başladıklarını düşünüyoruz. İçlerindeki potansiyelin ortaya çıkarılması için fırsat sunulduğunda neyle karşılaşacağımızı öğrenme merakı, festival düşüncesini doğurdu. Üstelik bu sayede çocuklar da, öğretmenler de, veliler de birlikte neler yapabildiğimizi görecek ve daha büyük projelerin altından kalkabilmek için gereken motivasyonu oluşturabilecektik. Sanırım öyle de oldu; ben artık daha çok inanıyorum.
Etkinliklerde çocukların tepkileri nasıldı?
Neredeyse hiç konuşmayan bir çocuğun festival sırasında resim eğitmenleriyle konuştuğuna; dans eğitmenlerimizden bir arkadaşımıza (Büşra) “Eğer annemi tanısaydınız bizim evde kalırdınız” dediğine tanık oldum. Festival sırasında erozyonla ilgili izledikleri bir animasyondan sonra ‘’Kimin size yardım edeceğine inanıyorsanız ona mektup yazın’’ diyerek onlara kağıtlar dağıttım. Allah’a ,Atatürk’e, Gülben Ergen’e, Drogba’ya, toprağa ve daha nicelerine mektup yazdılar. Köylerinin 4 km uzağında yaşamamıza rağmen günün sonunda dört çocuğun yaşadığımız mahalleyi merak ederek bisikletle ya da yürüyerek arkamızdan geldiğine şahit oldum.
Çocuklarla çalışan gönüllü eğitmenler kimler? Onların izlenimlerinden soz edebilir misin?
Ayşe Akarsu Gürçay ve Gökçe Gürçay beden müziği; Duygu Güngör, Melih Kıraç ve BüşraFiridin dans-hareket; Gökhan Nasıf top çevirme; Ozan Özbozbıyık seramik; Nalan Yırtmaç karikatür; Sılacan Köseler ve Elif Ara resim; Şeyda Ünal ve Timuçin Öncül defter yapımı; Banu Uğural, Alican Okan ve Demet Çizenel ileri dönüşüm atölyelerini gerçekleştirdiler. Projenin uygulanması ve festival organizasyonunu birlikte üstlendiğim arkadaşım Yağmur Kutlar ve ben de permakültür atölyesi yaptık. Ayrıca bütün etkinlikler boyunca Mustafa Ateş tarafından video kaydı alındı. Bütün eğitmenler bu organizasyonun geleneksel olması ve tekrarlanması gerektiğine inanıyoruz. Festival boyunca beraber ortaya çıkardıklarımız, bizlere de çok iyi geldi. Ayrıca festival ve çocuklar için buraya gelerek gönüllü destek veren bütün eğitmen arkadaşlarıma teşekkür ederim. Onların arkadaşlığına sahip olmak her şeyden öte bir duygu.
Projenin gerçekleşmesi için önünüzde hangi aşamalar var?
Bundan sonra mümkün olduğunca fazla insana ulaşarak projemize destek almaya çalışacağız. Halihazırda bugüne kadar verdikleri ve bundan sonra da verecekleri destekler için Bayındır Kaymakamlığı, Bayındır Belediyesi, Bayındır Orman Müdürlüğü, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Bayındır İlçesi ve Çınardibi Köyü sakinlerine de çok teşekkürler.
Bu tür proje ve etkinliklerin okullarda yaygınlaşması için neler yapılabilir?
Bu tür projelerin oluşmasına neden olan tek bir cümle var: “Demek ki yapılabiliyormuş.” Sizlerin aracılığıyla bu ve benzer cümleleri düşündürebiliriz. Umuyorum, örnek bir okul tasarlayabilir ve bizim gibi bu projeye inanan birilerine bu cümleyi söyletebiliriz. Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği ve Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü olarak konu ile ilgili her türlü yardıma hazırız.
Haber: Oya Ayman
(Yeşil Gazete)
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…