ManşetTürkiye

Baskın Oran: “Lozan’a göre Kürtçe savunma yapılabilir.”

0

Diyarbakır’da görülen KCK davasında Kürtçe savunma krizine Baskın Oran’ın Lozan anlaşmasına göre Kürtçe savunma yapılabileceğini söylemesi damgasını vurdu.

Kürtçe savunma talebi için 1981 yılından bu yana incelediği Lozan Barış Antlaşması’nı anlatması beklenen mütalaası reddedilen Prof. Dr. Baskın Oran, mahkemenin Lozan’ın 39/5 ve Anayasa’nın 90/5 maddesi ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun ilkesel kararlarını çiğnediğine dikkat çekti.

Diyarbakır’da aralarında seçilmiş BDP’li yerel yöneticilerin de olduğu Kürt siyasetçilerin yargılandığı KCK davası Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Davada ilk gün başlayan Kürtçe savunma krizi ise büyüyor.

İddianamenin tamamlanmasının ardından savunmalara geçilmesiyle dün avukatlar, Prof. Dr. Baskın Oran’ın Türkiye’nin kurucu antlaşması olan Lozan Barış Antlaşması’nın TC vatandaşlarının mahkemelerde anadilde savunma yapabilmeleri taahhüt altına alan 39/5 maddesiyle ilgili mütalaa vermesini talep etti. Ancak mahkeme heyeti bu talebi reddetti. Yargıtay kararına rağmen bilirkişi dinlemeyi mahkemenin reddetmesinin ardından mahkemede gergin anlar yaşandı. Bugünkü duruşmada ise yargılanan siyasetçiler Kürtçe savunmada ısrar edince salondan çıkarıldı. Derinleşen Kürtçe savunma krizi ve mahkemenin bilirkişi olarak dinlenmesini reddettiği Oran, 1981 yılında bu yana Lozan Antlaşması üzerine çalışma yürütüyor.

‘KURUCU ANTLAŞMA İHLAL EDİLDİ’

Mahkeme kararını ve 39/5 maddeyi değerlendiren Oran, Türkiye mahkemelerinde Kürtçe konuşmanın önüne açan tek maddenin Lozan Antlaşması’ndaki söz konusu madde olduğunu belirtti. Hukukçuların zaman zaman dile getirdiği, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6-8. maddeleri ile Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (CMK) 202. maddesinin Kürtçe savunma hakkı için mahkemede öne sürülebileceğini ancak bunların ”Resmi dil Türkçeyi konuşamayanlar için” geçerli olduğunu kaydeden Oran, mahkemenin de zaten bunu gerekçe yaparak anadilde savunmayı reddettiğini hatırlattı.

Sanıkların kendi dillerini kullanabilmeleri için Türkiye’de tek kullanılabilecek olan maddenin kurucu antlaşma olan Lozan’ın 39/5 maddesi olduğunun altını çizen Oran, “Burada tarafların duruşma dilini bilip bilmedikleri önemli değil. O maddede söylenen aynen şudur: ‘Türkçeden başka dil konuşan TC vatandaşlarına mahkemelerde kendi dillerini kullanmak için gerekli kolaylılardan yararlandırılır’. Bu da tercüman kullanılması anlamına geliyor. Dolayısıyla konuştukları başka bir dil ki bu dil ana dil olduğuna göre, resmi dilden farklı dil konuşan TC vatandaşları mahkemelerde kendi dilini konuşmak için gerekli kolaylıkların sağlanması gerekir” diye konuştu.

‘BİLİRKİŞİ DİNLENMESİNİN REDDEDİLMESİ HUKUKSUZLUKTUR’

Davada bu konuya ilişkin bir mütalaa hazırladığını belirten Oran, mahkeme heyetinin ‘bilirkişi dinlenmesini’ reddetmesinin ise ayrıca bir hukuksuzluk olduğunu söyledi. Oran, “Mahkeme heyeti, talebim üzerine iki defa ara verdi ve talep reddetti. Dün avukatlardan biri benim mütalaamı okudu ve bazı sorular için dinlenmemi istedi. Yine ara verene mahkeme bu talebi de reddetti. Bu çeşitli açılardan ihlal olarak değerlendirilebilir. Mesela ‘tarafsız görünüm vermekten uzaklaşmak’ olarak ele alınabilir, ‘adil yargılamayı reddetmek’ olarak değerlendirilebilir. ‘Anayasa’nın 90/5 maddesini ihlal ‘olarak ele alınabilir” diye konuştu.

1981 yılından bu yana Türkiye’nin kurucu antlaşması Lozan Barış Antlaşması’nı ve Sevr Antlaşmasını incelediğini kaydeden Oran, yasalar üstü olan bu antlaşmasının ilgili hükümlerinin yasalarla değiştirilemeyeceğini ve uygulamasının zorunlu olduğunu TC Anayasası’nın 90/5 maddesiyle güvence altına aldığını ve burada mahkemenin anayasayı da ihlal ettiğini söyledi. Mahkeme heyetinin kurucu antlaşmayı anlama ve dinlemeyi reddetmiş olmasını ”vahim” olarak niteleyen Oran, “Lozan’ın 39/5 madde temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir madde olduğu için ulusal mevzuattan üstündür. Burada Anayasa’nın 90/5 ‘Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir, değiştirilemez’ maddesine aykırılık söz konusu. Burada yine en vahim olan Türk hukukunun Türkiye’nin kurucu antlaşmasını dinlemeyi ve anlamayı reddetti” diye konuştu.

”Mahkeme böyle götürülmez. Çünkü mahkemeler TBMM’nin yaptığı yasalar ve onayladığı uluslararası sözleşmeleri onaylamakla yükümlüdür” diyen Oran, Lozan Antlaşması’nın 39/5 maddesi Anayasa’nın 90/5 maddesi ve yine Lozan’ın 37. maddesinde yer alan “Türkiye Cumhuriyeti’nin yapacağı hiçbir resmi işlemle 39/5 madde değiştirilemez” ibaresi nedeniyle yargılamanın seyrinin doğru olmadığını kaydetti. 23 yıldır üzerinde çalıştığı Lozan Antlaşmasının ilgili maddesinin yeni gündeme getirilmeye başlamasını ”geç ama zararını neresinde dönülürse kardır” diye değerlendiren Oran, “Hukukçular başka ilgili maddeler öne sürebilirler, ancak bu ülkede hiçbir mahkeme bu Lozan 39/5 dışında mahkemelerde Kürtçe konuşturamaz” dedi.

‘DAVA YARGITAY’DAN DÖNER’

Mahkemenin yargılama hatalarında birinin de bilirkişi dinlemeyi reddetmesi olduğunu kaydeden Oran, bu konuda Yargıtay Ceza Kurulu’nun 2007 yılında verdiği ilke kararını hatırlattı ve davanın Yargıtay’dan geri döneceğini söyledi. Oran, ”Uzman bilirkişiyi dinlemeyi reddetmek Yargıtay’ın bozma sebebidir. Ben hazırladığım mütalaada buna da yer vermiştim. 2007 yılında Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bilirkişi dinlemesi reddedildiği için bir davaya bozma yönünde ilkesel karar vermişti. Sadece dinlenmemiş olmam bile tek başına Yargıtay’da bu davanın bozulma sebebidir” şeklinde konuştu.

Son olarak, ”yargılama sürerken neler yapılabilir” yönündeki soruya Oran, egemen devletlere yargılama aşamasında hiçbir müdahale yapılamayacağını ancak faturanın sonradan ödeneceğini söyledi. Oran, “Egemen devletlerin yargılamaların, yargılama esnasında müdahale etmek mümkün değil. Yapar, asar, keser mahkûm eder vs. Ondan sonra bu yaptıkları hakkında hukuki süreç devreye girer. Devlet onun faturasını sonradan öder. İşin kötüsü faturayı devlet değil yine Türkiye milleti ödeyecek. 200 milyon EURO Kıbrıs’ta tek bir kişiye ödenecek, Magusa’daki ihlal nedeniyle. Ben vergilerimi devletin ihlallerinin üzerini kapatmak için mi ödüyorum. İhlal ediyorlar, faturayı biz ödüyoruz” diye kaydetti. (Fırat Haber Ajansı)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.