“Başvurucu, Uluslararası Ar Örgütü Türkiye Şubesinin kurucularından olup Hrant Dink Vakfı ve Helsinki Yurttaşlar Derneği başta almak üzere Türkiye sivil toplumunda tanınan bir insan hakları savunucusudur.”
‘Tüm insan hakları savunucuları adına…’
Özlem Dalkıran bianet’e yaptığı değerlendirmede, davanın halen Yargıtay aşamasında olduğunu belirterek “Sevindirici bir karar ama daha işimiz bitmedi” dedi.
AYM’nin kendisi hakkında insan hakları savunucusu olduğunu yazdığını belirten Dalkıran, “Tüm insan hakları savunucuları adına başım gözüm üstüne” yorumunu yaptı; yargılamanın yapıldığı İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ve istinaf (Bölge Adliye) mahkemesinin yapması gereken en temel görevin, suçun ispat yükümlülüğünü icra etmediğinin bu kararla ortaya konduğunu söyledi.
‘Gizli toplantı değil, olsa da suç değil’
AYM kararında, toplantının gizli olduğuna dair bir delil olmadığına, ayrıca toplantı gizli de olsa bunun tek başına suç teşkil etmeyeceğine vurgu yapılırken, terör örgütlerine yardım veya casusluk amacıyla yapıldığına, konuşulan konuların suç teşkil ettiğine ilişkin bir iddia ileri sürülmediği gibi bu yönde herhangi bir delil de gösterilemediğine de işaret edildi.
Kararda ayrıca, Dalkıran’ın WhatsApp yazışmalarında yer alan ve elektronik cihazların otele gelinceye kadar kapatıldığını söylemesinin neden suça konu edildiğinin de araştırılmadığı belirtildi.
‘Tutuklama hukuka aykırı’
Tutuklamanın hukuka aykırı olduğunun, ihlale karşılık tazminat ödenmesi gerektiğinin altı çizilen kararda, Dalkıran’ın başvurusundaki gözaltı işleminin hukuka aykırı olması ve gözaltı süresinin aşılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiayı ise başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez buldu.
Ayrıca, adil yargılanma hakkı, masumiyet karinesi ve şeref ve itibar hakkının ihlal edildiği iddiaları da kabul edilemez bulundu
İstanbul Büyükada‘da atölye çalışması için bir otelde bir araya gelen 10 insan hakları savunucusundan biri olan Özlem Dalkıran, 5 Temmuz’da otele düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alınmış, 18 Temmuz’da tutuklanmıştı. Dalkıran, 25 Ekim 2017’ye dek tutuklu kaldı, davada 1 yıl 13 ay hapis cezasına mahkum edildi. Davanın temyiz aşaması halen devam ediyor.