İfade ÖzgürlüğüManşetTürkiyeUncategorized

AYM: İçişleri Bakanlığı’nın pasaport konusunda takdir hakkı yok

0

Anayasa Mahkemesi (AYM) pasaportu milli güvenliğe tehdit oluşturduğu belirtilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyelikleri, iltisakları gerekçesiyle iptal edilen ancak kanunda belirtilen kriterleri sağladıktan sonra pasaport başvurusu yapanlar hakkındaki son kararın İçişleri Bakanlığı’nca verilmesini öngören düzenlemeyi iptal etti.

Düzenlemenin seyahat özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olduğu, “hakim kararı” güvencesine aykırılık oluşturduğu belirtilen kararda, bu nitelikteki bir kısıtlamanın ancak hakim kararıyla olabileceği belirtildi.

CHP’nin açtığı davada, Pasaport Kanunu‘na eklenen 7. maddenin bazı bölümlerinin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, yetki devrinin iptali talep edilmişti.

‘İdare’nin kısıtlamaları Anayasa’ya aykırı’

AYM’nin kararında şu ifadeler yer aldı:

“Dava konusu kurallarda Anayasa’nın anılan maddesinde yer almayan sınırlama sebepleriyle de söz konusu hürriyetin sınırlandırıldığı ve kuralların yurt dışına çıkış yapabilmesini idarenin yetkisine bırakarak Anayasa’da belirtilen sınırlama sebeplerine bağlanan hakim kararı güvencesini ihlal ettiği görülmektedir. Bu itibarla kuralların yurt dışına çıkma hürriyetini Anayasa’ya aykırı olarak sınırladığı sonucuna varılmıştır.”

 

Yüksek Mahkeme, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından bir yıl sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırdı. Bu sürede, idarenin karara uygun yeni düzenleme yapması gerekecek.

Avukatlarla ilgili başvuruya ret

AYM, haklarında Terörle Mücadele Kanunu‘ndaki suçlara ilişkin soruşturma veya kovuşturma bulunan avukatlara hususi damgalı pasaport verilmemesinin anayasaya aykırı olduğu iddiasını ise yerinde bulmadı.

Kararda şöyle denildi: “… Kural kapsamında yer alan avukatların hususi damgalı pasaport alamamalarının sürekli nitelikte olmayıp haklarındaki anılan suçlardan yürütülen soruşturma veya kovuşturmaların devamı süresiyle sınırlı olduğu gözetildiğinde hususi damgalı pasaport edinme imkanının kazanılmasına ilişkin koşullarda anılan farklılığın öngörülmesiyle güdülen amaç ile kuralla öngörülen araç arasında uygun bir dengenin kurulduğu, bu bağlamda kuralla getirilen söz konusu farklılığın öngörülme amacına göre kural kapsamındaki avukatlara aşırı bir külfet yüklemediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralda eşitlik ilkesine aykırı bir yönün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”

You may also like

Comments

Comments are closed.