‘İş yükü dramatik boyutlara ulaştı’
Bu durumun işlerini zorlaştırdığını kaydeden Zühtü Arslan, başvurunun amaçlarına ilişkin şunları söyledi:
“Bireysel başvurunun Türkiye’de 2010 Anayasa değişikliğiyle sistemimize girdiğini düşündüğümüzde anayasa değişikliğinin gerekçesine bakmak gerekiyor. Bu gerekçeye baktığınızda iki şey olduğu söyleniyor. Birincisi hak ihlali iddialarının ulusal sınırlar içerisinde halledilerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınmasını engellemek. Başka bir ifadeyle AİHM önünde Türkiye aleyhine yapılan başvuru sayısını azaltmak ve bununla bağlantılı olarak ihlal sayısını azaltmak. Bu ulusal başvurunun pratik amacı. Tabii bir de ilkesel amacı var. Bu da temel hak ve özgürlüklerin korunmasının standardını yükseltmek”
Bütün zorluklara ve her geçen gün artan iş yüküne rağmen Türkiye’de bireysel başvurunun etkili bir hak arama yolu olarak tesis edildiğini aktaran AYM Başkanı, diğer yandan başvuruların iş yükünü dramatik boyutlara taşıdığını ifade etti.
‘Tek rakip AİHM’
Bireysel başvuru sayısında AYM’nin “tek rakibinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olduğunu” kaydeden Arslan, “AİHM önünde şu anda 70 bine yakın derdest başvuru bulunmaktadır ve bu başvurular 47 ülkeden alınan başvurular. Anayasa Mahkemesi neredeyse tek başına AİHM’in 47 ülkeden aldığı kadar başvuru alıyor ” dedi. Arslan, “Bireysel başvurunun amacı tek tek sivrisinekleri yok etmek değildir, sivrisinekleri üreten bataklığı kurutmaktır” ifadelerini kullandı.