Manşetİklim KriziTürkiye

Ankara’da Eko İklim Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi başladı

0
Fotoğraf: AA

Eko İklim Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi, Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium’da başladı. ATO’nun öncülük ettiği ve iki gün sürecek Eko İklim Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi, ATO Congresium’da başladı. Tiyatro oyuncusu Altan Erkekli’nin sunduğu zirvenin açılış töreninde, iklim değişikliğine ilişkin farkındalık yaratmak amacıyla dans gösterileri yapıldı. Program başında katılımcılara iklim değişikliğinin doğurduğu sonuçlarla ilgili kısa bir film gösterisi izletildi. Son olarak gençlerden oluşan bir grup, iklim değişikliği ile ilgili kısa bir tiyatro gösterisi sergiledi.

Programda, sanatçılar Beren Saat ve Kenan Doğulu, “İklim Elçisi” olarak seçildi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, sanatçılara plaketlerini verdi. Beren Saat kadın haklarından eğitimde fırsat eşitliğine, zeytinlik sahalarından iklim sebepli göçlere kadar birçok konuda bürokratlara seslendi. Plaketini alan Kenan Doğulu, müzik yasağına ilişkin bürokratlara seslendi. Doğulu, “Müzik yasağının kalkmasını rica ediyorum, bütün müzik camiası, müzik emekçileri çok zor durumdalar” dedi.

Eko İklim Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi’nde, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Fatma Şahin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu Başkanı Memiş Kütükçü ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle konuştu.

‘İklim değişikliği üretim, atık yönetimi, tüketim kalıplarında kapsamlı bir dönüşüm ihtiyacını beraberinde getiriyor’

ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran açılış konuşmasında “Soluyacak hava, içecek su, yiyecek gıda bulamayacak kadar hayati riskleri barındıran iklim değişikliği yaşamın her alanını tehdit etmesi nedeniyle çağımızın en acil sorunu durumda” diyerek Paris İklim Anlaşması’na değinerek anlaşmanın başta ekonomik sistem olmak üzere sosyal, kültürel ve ekolojik sistemde büyük değişimleri öngördüğüne dikkat çekti.

2050’de karbon nötr kıta olmayı hedefleyen Avrupa Birliği’nin (AB) de bu hedefe ulaşmak için Yeşil Mutabakatı devreye soktuğunu ifade eden Baran, “Mutabakat hem bir çevre politikası hem de kapsamlı bir makroekonomik programı içeriyor. Çevre ve geleceğimizi ilgilendiren bir sorun olduğu kadar ticaret rekabet konusu da olan iklim değişikliği üretim, atık yönetimi, tüketim kalıplarında kapsamlı bir dönüşüm ihtiyacını beraberinde getiriyor” dedi.

“İlk defa bu kadar çok paydaşlı ve geniş bir mutabakatla iklim değişikliğine karşı farkındalık ve dönüşüm için sivil bir hareket başlattık” diyen Gürsel Baran, zirvede iklim değişikliği konusunun tüm detaylarıyla ele alınacağını dile getirdi. Baran şöyle konuştu:

Dünya Paris İklim Anlaşması‘nı ve AB’nin Yeşil Mutabakatı temelleri üzerine yeni bir toplumsal düzene doğru yeniden şekilleniyor. Yeşil dönüşümü gerçekleştirdiğimiz takdirde mevcut avantajlara bir yenisini daha ekleyerek dünyanın lojistik ve tedarik merkezi olabilecek durumdayız.”

Varank: Dünyayı yaşanabilir bir hale getirmemiz mümkün değil

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise Türkiye’nin iklim değişikliği konusunda üzerine düşeni yaptığını söyledi. Ancak Türkiye’de onlar çevre kuruluşu ve aktivisti Türkiye’nin gerek yönetmeliklerle gerekse kömürlü termik ve nükleer santral projeleriyle mücadele ediyorlar. Birçok aktivist Şubat’ta düzenlenen İklim Şurası’nı da “hayal kırıklığı” olarak nitelendirmişti. Öte yandan dün paylaşılan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri de Türkiye’nin son otuz yılda toplam sera gazı emisyonunun yüzde 138’in üzerinde artış gösterdiğini ortaya koymuştu. Bu rakam Paris İklim Anlaşması’na 2016’da imza koyan Türkiye’nin bu geçen süre içerisinde emisyon oranlarının da arttığını ortaya koydu. TÜİK’in verilerine göre geçen sürede (2016-2020) emisyonlar yaklaşık 23,9 milyon ton CO2 artış gösterdi.

The Climate Action Tracker (İklim Eylem Takipçisi, CAT) tarafından 22 Ekim 2021’de paylaşılan son analizlerde ise Türkiye’nin iklim hedefleri ve politikaları “kritik olarak yetersiz” olarak değerlendirilmişti. CAT’ın “Kritik Derecede Yetersiz” notu, Türkiye’nin iklim politikalarının ve taahhütlerinin asgari düzeyde eylem yansıttığını veya hiç önlem almadığını ve Paris Anlaşması ile hiçbir şekilde uyumlu olmadığını gösteriyor. Ancak Varank dünkü konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye olarak karbon nötr bir ülke oluştursak bile diğer ülkelerin o adımları atmaması durumunda dünyayı yaşanabilir bir hale getirmemiz mümkün değil. Ülkelerin hepsinin sorumluluk alması lazım. Enerji başta olmak üzere israfın en aza indirildiği, karbon ayak izinin olmadığı bir yapıya dönüşüm olmazsa olmazımızdır. Biz ülke olarak bu konuda kararlılığımızı, Paris İklim Antlaşması’nı imzalayarak TBMM’de onaylayarak gösterdik. Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum konusunda da gerekli tüm hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.”

“Milli teknoloji hamlesi vizyonu doğrultusunda başlattığımız TOGG projesi bu hamlelerin başında geliyor. Zamanında doğru teknolojiye yatırım yaparak hayata geçirdiğimiz bu proje sayesinde otomotiv sektöründe rekabetçiliğimizi arttıracağız. TOGG, sektördeki yeşil dönüşümün öncüsü olacak. Gerek fabrikanın inşası ve aracın geliştirilmesi ile ilgili çalışmalar devam edecek. TOGG’un piyasaya çıkmasıyla bu farkındalık artacak” diyen Varank şöyle konuştu:

“Elektrikli araç yatırımlarının tam gaz devam ettiğini görüyoruz. Kocaeli’nde bu ay itibariyle Ford Otosan tam elektrikli araçlarının üretimine başlayacak. Yine bunun gibi birçok marka da ülkemize gelmek için fırsat kolluyor. Elektrikli araçlar konusunda ülkemizin global bir üretim üssü olacak. Şarj alt yapılarıyla ilgili ihtiyaçlar, yüksek hızlı şarj istasyonlarının yaygınlaşması için Bakanlık olarak destek programları hazırladık. 81 ilin tamamında bin 500’ün üzerinde yüksek hızlı şarj istasyonlarının kurulması için toplamda 300 milyon TL’lik bir destek vereceğiz. Tamamını hibe olarak firmalarımıza, bu alanda yatırım yapacak vatandaşlarımıza vereceğiz. Türkiye’yi bir yıl içinde şarj istasyonlarıyla donatmış olacağız.”

Oktay: Gerekli tüm adımları atıyoruz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, zirveye video mesaj gönderdi. Mesajında, dünyanın dört bir yanında küresel iklim değişikliği kaynaklı salgınlar, afetler ve krizlerin maalesef her geçen gün etkisini arttırdığını belirten Oktay, şunları kaydetti:

“Hiç kuşkusuz, küresel ısınma ve buna bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliği fenomeni insanlık tarihindeki en ciddi meydan okumaların başında geliyor. Bugün yaşanan sıkıntının ana kaynağı olan sera gazı emisyonunda tarihsel bir sorumluluğumuz bulunmasa da bu olumsuzluklardan etkilenen ülkelerden biri olarak, dünyamızın ortak geleceğine dair sorumluluk taşıyor olmanın bilinciyle gerekli tüm adımları atıyoruz.”

Mansur Yavaş: Tedbir alınmazsa 2050’de yılda 23 trilyon dolarlık ekonomik kayıp yaşanacak

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise aşırı hava olaylarına değinerek iklim değişikliğine karşı tedbir alınması gerektiğini söyledi:

“Günümüzde iklim değişikliğiyle birlikte alışılmışın dışından olaylara tanık olmaktayız; orman yangıları ve sel felaketlerindeki artış, kuralık süresinin ve şiddetinin uzaması, ekosistemdeki bozulmalar, maddi ve manevi olarak tüm yaşamımızı olumsuz etkilemektedir. Eğer bu konularda tedbir alınmazsa 2050’ye geldiğimizde yılda 23 trilyon dolarlık ekonomik kaybın yaşanacağı tahmin ediliyor.”

‘Bir mahallede yağmur yağarken hemen yanında sel götürüyor’

Kentlerin bu durumlara hazırlıksız olması, altyapı yatırımlarının kentleşme sürecinin, planlamanın iklim krizine uygun yapılmamış olmasının söz konusu ekonomik maliyetleri daha da artıracağına değinen Yavaş, “Ankara’da bu bina dahil gördüğümüz ne kadar beton bina varsa Ankara’daki arazinin sadece yüzde 3’ünü teşkil ediyor. Düşünün sadece yüzde 3’e sıkışmış durumda. Bu sıkışmış şehirleşme modelinin Ankara’ya ne kadar zarar verdiğini yaşayarak görüyoruz. Bir mahallede yağmur yağarken hemen yanında sel seli götürüyor, diğerinde günlük güneşlik hava durumu var” şeklinde konuştu.

‘İklim değişikliğine uyumlu yaklaşımlar ortaya konulamadığı için çok fazla can kayıpları da yaşadık’

“Orman yangınları, sel felaketleri ve kuraklıktan yaşanılan manevi etkinin bizler için parasal bir karşılığı yoktur” ifadelerini kullanan Mansur Yavaş, “Geçtiğimiz yıllarda iklim değişikliğine uyumlu yaklaşımlar ortaya konulamadığı için çok fazla can kayıpları da yaşadık. Paris İklim Anlaşması’na ülkemiz geçen yıl katılmış TBMM’de ortak akılla ve oybirliği ile taraf olmuştur. Bu karar Meclis’te oy birliği ile alınan nadir kararlar arasında yerini almıştır. İklim değişikliği hepimizin ortak sorunudur ve ortak çözüm bulunması da zorunludur” dedi.

Kömürlü termik santrallere de değinen Yavaş, “AB ve İngiltere kömürlü termik santraller ortadan kalkıyor. Bizler de Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak bu dönüşümü önemseyen projelere imza atıyoruz. Türkiye’nin uluslararası standartlarda dönüştürülmüş ilk yüzde 100 yerli otobüsüyle yenilebilir enerji ve çevre teknoloji merkezimizde, yeşil alanlarımızda ve su kaynaklarının etkin kullanımı için yaptığımız faaliyetlerde kentimize ve aslında tüm insanlığa katkı sunuyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Bugünün kısır gündeminden kurtularak burada olduğu gibi yarını konuşmaya başlamalıyız’

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da Paris İklim Anlaşması ve ülkelerin net sıfır hedeflerine değinerek şunları söyledi:

“Bu sene finansal sistemde de bir nevi yeşillenme yılı olacak. AB’nin yeşil yatırım standartlarına ilişkin sınıflandırma çalışması bu süreci şekillendirecek. Yeşil yatırımların finansal sisteme erişimi ucuzlayacak ve kolaylaşacak. Artık bankalar şirketlerden karbon ve su ayak izni belgelendirmelerini talep edecek. Atık üretim planları standartlara uygun mu diye araştırılacak. Yabancı tasarruflar daha fazla yeşil yatırım imkanı arayacağından Türkiye’nin büyüme ve istihdam gündeminin önceliği de yeşil yatırımlar olacak. Yeşil sanayi devrimini kaçırmamak için ortak akla ve konuşmaya ihtiyaç var.”

“Bugünün kısır gündeminden kurtularak burada olduğu gibi yarını konuşmaya başlamalıyız” diyen Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu:

“Yeşil Mutabakat süreci Türkiye’nin yeni bir kalkınma ve zenginleşme gündemi olarak kabul görmeli. Kömürden çıkış için ülkemiz koşullarına uygun bir takvim belirlenmesi de bu sürecin önemli bir parçası olacak. Elbette kolay değil ama hepsi yapılabilir. Öncelikle firmalarımızın karbon salımlarını azaltmalarını teşvik edecek bir karbon vergilemesi sistemine ihtiyaç bulunmaktadır. Uzun süreden beri ekonomide böyle yapılsa bir reform gündemine de hepimizin ihtiyacı var. Özetle Atlantik’in iki yakasında yeni bir dünya şekillenmektedir, bu açıdan gerçek bir dönüm noktasındayız, yeni bir teknolojik sıçramanın eşiğindeyiz. Yaşam biçimimizi değiştireceğiz.”

‘Dünyayı kurtarmazsak önümüzdeki dönem dünya iklim mülteciliğiyle mücadele etmek zorunda kalacak’

Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu Başkanı Memiş Kütükçü de “Ortak evimiz dünyamızı ortak bir sorumlulukla kurtarmazsak önümüzdeki dönem bütün dünya iklim mülteciliğiyle mücadele etmek zorunda kalacak. İktisadi, üretim faaliyetlerini içine alacak şekilde bir kalkınma meselesi haline gelmiştir. 81 ilde sayıları 365’e ulaşan organize sanayi bölgelerinin üst kuruluşu olarak bu konuda daha güçlü bir sorumluluk bilinciyle hareket etmekte kararlıyız. Hedefimiz, organize sanayi bölgelerinde bin 372 megawata ulaşmış olan yenilenebilir enerji yatırımlarını 2030’a kadar iki katına çıkarmak” dedi.

‘Ekonomi iklimi bozuyor, iklim de geldiği koşullar itibariyle ekonomiyi bozuyor’

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle de “Eko İklim iki başlık, ikisi birbirini etkileyen iki değer. Ekonomi iklimi bozuyor, iklimde geldiği koşullar itibariyle ekonomiyi bozuyor. Sürdürülebilirlik ve dijitalleşme bu iki ana başlık içinde yaşadığımız düzen. Gelinen noktada hepimiz sorumluyuz hiç kimse masum değil” dedi.

Gülle, “Dünyayı bundan sonra eski haline getirmekte zorlanabiliriz ama en azından bundan sonra yapacaklarımızda bir paydaş olabiliriz” şeklinde konuştu.

Zirveye Beren Saat ve Kenan Doğulu damgasını vurdu

Öte yandan zirvede sanatçı Beren Saat ve Kenan Doğulu’nun konuşması gündem oldu. Saat, “Öğrencilik dönemimde başörtüsünün üstüne peruk takmak zorunda kalan sınıf arkadaşlarım oldu ve geçen yıllar içinde eğitim eşitliğinin sağlanmasına hepimiz çok sevindik” dedi ve şunları aktardı

  • Fakat sonrasında ‘kadının giysisi siyasete malzeme yapılıyor, eğitim sistemimiz geriliyor, kadın bakanlığı kapatılıyor, kadınlar haklarını sistematik bir şekilde kaybediyor’ diye rahatsızlıklarımızı dile getirdiğimizde ‘köprülere, yollara bak ne kadar iyi çalışılıyor’ cevabını aldık.
  • Basında, sanatta sansüre isyan ettiğimizde ‘yüzümüzü hep Batı’ya döndük şimdi birazcık da Doğu’ya bakalım’ denildi. O günlerde harekete geçebilecek pek çok kişi göz yumduğu için bugün ülkemizin en değerli üniversiteleri saygınlığını yitiriyor.
  • Öğrenciler derslerine karınlarını doyuramadan giriyor. Türkiye teknolojide, bilişimde dünyanın gerisinde kalıyor ve kadın cinayetlerinde her yıl yüzlerce kadının yaşam hakkı elinden alınıyor.
  • Türkiye sanatta sporda kan kaybetmeye başladı. Yetkin akademisyenler öğrencilerine erişemiyor. Kadınlar korkmuş, gençler hayalsizleşmiş, insanlarımız gittikçe kültürsüzleşmiştir.
  • Şimdi benzer isyanlarımız iklim için. Gezegenimiz yangınlarla, sellerle bizi uyarmaya çalışıyor. Müsilaj bir üniversite öğrencisinin aydınlık zihninin üzerini kaplamaya çalışan baş örtüsü üzeri peruk gibi berrak denizin üzerinde duruyor.
  • Dünyanın her yerinde çocuklar her fırsatta ‘geleceğimi kirletmeyin’ diye seslerini duyurmaya çalışıyor. Ve büyükleri olarak biz göz yummaya devam edersek savaşlar nedeniyle göç etmek zorunda kalan çocuklara iklim sebebiyle göç etmek zorunda kalan çocuklar da eklenecek.
  • Dünya Bankası’nın çalışmasına göre 2050’ye kadar 216 milyon insanın su ve gıda kıtlıkları ve aşırı hava olayları nedeniyle göç etmesi bekleniyor.
  • Türkiye’nin Suriyeli mültecilere kucak açması sebebiyle yaşadıklarını birazcık düşünün. Barınma sağlık ve eğitim haklarından mahrum kalan çocukları düşünün. Sokaklarımızda yaşanan çatışmaları da hatırlayalım veya Türk misafirperverliğimizin böyle bir durumdan nasıl sınandığını…
  • Kıtlık, kuraklık, eşitsizlik, ırkçılık çocuklarımızın kaderi olmasın. Berrak denizlerle çevrili bereketli Anadolu toprağının sağlıklı, umutlu Atatürk çocuklarını zeytinleriyle besleyebildiği yarınlar için lütfen göz yummayalım.

Kenan Doğulu ise konuşmasında müzik emekçilerini zor durumda bıraktığını söyleyerek, yetkililerden gece saat 00.00’da bitmek zorunda kalan müzik yasağının kaldırılmasını istedi.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.