Ankara’daki havagazı fabrikasının asbest söküm işini alan Rahmi Baysal, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yıkımla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na iş bildiriminde bulunmadığını iddia etti.
Ankara Büyükşehir Belediyesinin asbest bulunan hava gazı fabrikasının yıkıma başladığı sırada asbestli yıkımla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına iş bildiriminde bulunmadığı iddia edildi. İddianın sahibi ise fabrikanın asbest söküm işini alan Rahmi Baysal.
Baysal, yıkımına başlandığı 25 Şubat 2017 tarihinde öğrenilen hava gazı fabrikasındaki asbest söküm işinin kendisine 27 Şubat tarihinde verildiğini anlattı.
“Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik” gereği belediye yıkım çalışmalarına başlamadan önce çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak için işyerinde alınacak önlemleri içeren iş planlarını Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne vermekle yükümlü. Baysal ise, risk planlarını 28 Şubat tarihinde belediyeye sunduklarını, belediyenin kaşeledikten sonra Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne bildirdiğini söyledi.
“Asbest olduğu ortaya çıktıktan sonra işi aldık”
Evrensel’in haberine göre, daha önce yıkım yapılan yerde asbest olmadığını iddia eden Baysal, yeni açıklamasında fabrika binasında asbest olduğu ortaya çıktıktan sonra işin 27 Şubat 2017 tarihinde kendisine teslim edildiğini söyledi. Baysal, bu tarihten önce yapılan yıkımların kendisini bağlamadığını söyleyerek, “Belediye yıkıma izin vermişse o muhatabıdır. Bizim işimiz asbest sökümüdür. Temizlik yapılmadan yıkım olmaması gerekir” dedi.
Öte yandan asbest söküm işini alan Baysal’ın, yıkımı yapılan binada asbest olmadığının kendisine söylendiğini iddia etmesi dikkat çekerken, şöyle dedi:
“Yıkımın olduğu bina Enerjisa’nın 2 yıl önce yapılan binasıymış. Binada asbest olmadığını bana resimlerle gösterdiler. 2 yıllık binalarda asbest olmaz. 2010’dan sonra binalarında asbestin kullanımı yasaklandı.”
Mimarlar Odası Ankara Şubesi ise söz konusu yıkılan binayla ilgili tespit davası açarak, yıkılan binayla ilgili bilirkişi raporu istedi.
“Öncesi beni ilgilendirmez”
Asbestle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesinde “Yönetmelik kapsamına giren çalışmalara başlamadan önce iş planı hazırlamak ve işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne iş planı ile birlikte bildirimde bulunmakla yükümlüdür. İş planında, çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak için yapılan risk değerlendirmesi çerçevesinde işyerinde alınacak önlemler belirtilir” deniyor.
27 Şubat’ta söküm işini aldıktan sonra bu bildirimin yapıldığını açıklayan Baysal, şunları söyledi:
“Bu bildirimi işveren yapar ve burada işveren belediye. İş planı ve risk bildirimini ben 28 Şubat’ta verdim. Belediyeye gittim, iş bildirimi yazısını yazdırdım, onlar kaşeledi, imzaladı. Ondan sonra il müdürlüğüne verdiler”
Binada asbest olduğunun öğrenilmesi üzerine 24 Aralık tarihinde asbestli yıkım için 2. bir ihalenin açıldığını hatırlattığımız Baysal, “İhalenin 24 Aralık’ta yapılmış olması, ihaleden sonra iş bildirimi yapılmış yapılmamış beni ilgilendirmez. Benim yükümlüğüm 27 Şubat’ta başlar. Burada yapılması gereken yıkım işinden önce asbest sökümlerinin yapılması. Bununla ilgili görevi de ben 27 Şubat’ta devir aldım. Ondan öncesi beni ilgilendirmez, açıkçası çok da ilgimi çekmiyor” diye konuştu.
“Ankaralılar 29 yıldır asbest soluyor”
Mimarlar Odası Ankara Şubesinin açtığı dava sonucu mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararından sonra işin durdurulduğunu belirten Baysal, “Binada henüz asbest temizliği yapılmadı. Binanın etrafını karantina altına aldık. Mahkemenin kararı bence yanlış. Çünkü şiddetli bir rüzgar halinde çevreye asbest yayılabilir. Ben yetkililere de söyledim eğer böyle Bir şey olursa bunun sorumluluğunu ben almam. Bir an önce o binanın asbestten temizlenmesi lazım” dedi. Binanın 29 yıldır atıl vaziyette olduğuna dikkat çeken Baysal, yetkilileri eleştirerek, “Binanın her tarafı delik deşik haldeydi. Elektrik panolarının içerisindeki bakırları bile çalışmışlar, panolar işçi elbise dolabına dönmüştü. Yani 29 yıldır Ankaralılar asbest soluyor” dedi. İhaleyi alan firmanın binadan çıkan demirleri de aldığı ve bu demirlerde asbest bulunduğu iddialarını sorduğumuz Baysal, demirlerin asbestten nasıl temizlenmesi gerektiğini anlatmakla yetindi. Baysal, hava gazı fabrikasının hafriyatı ve demirleri ile ilgili ise yıkım durduğu için kesin bir şey açıklamadı.
Hava gazı fabrikasında ihale oyunu
Havagazı fabrikasıyla ilgili süreç 5 Ağustos 2016 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Hurda Karşılığı Yıkım İşi ihalesine çıkılmasıyla başladı. 1400 ton tesisin kesilerek sökümünün yapılması, 2 bin 800 metreküp demirli ve demirsiz betonun inşaatının yıkılmasını içeren ihalede açıklanan bedel 380 bin lira olarak belirlenmişti. Ancak 5- 6 Ekim 2016 tarihinde Başkent Doğalgaz tarafından yapılan inceleme sonucunda binada asbest bulununca 24 Kasım 2016 tarihinde 2. kez Hurda Karşılığı Yıkım İşi ihalesine çıkıldı. İhalede bu kez 1300 ton tesisin kesilerek sökümünün yapılması, 2 bin 800 metreküp demirli ve demirsiz betonun inşaatının yıkılması ve 350 ton asbestli malzemenin sökülmesi, nakliyesi ve bertaraf edilmesinin bedeli 16 bin lira olarak belirlendi. Asbestli binaların yıkımı pahalı olmasına rağmen ihaleyi alan firmanın neden bu kadar düşük bedelle ihaleyi aldığı sorusu akıllardaydı. İddiaya göre belediye ihaleyi alan firmaya fabrikadaki 3 bin ton hurda pudrel demiri de verdi. Hurda demir fiyatı ihale tarihinde 80 liraydı, şimdi ise 95 lira. Yani firma, 2. ihaleyi 60 bin lira değil toplam 2 milyon 340 bin liralık bedelle aldı.
Aralık 2016’da hava gazı yerleşkesinde bulunan elektrik santralinin ek binası yıkılmıştı.
(Evrensel)