DünyaManşet

Alain Badiou : Yunanistan ilhamlı onbir madde

0

Alan Badiou‘nun 7 Temmuz’da Liberation‘da yayınlanan yazısını, Yeşil Gazete ekibinden Özde Çakmak‘ın İngilizce’den yaptığı çeviri ile paylaşıyoruz.

* * *

Acilen Yunan halkının davasını uluslar arası yapmak gereklidir. Ancak borcun tamamının silinmesi, mevcut Avrupa sistemine “ideolojik bir darbe” indirecektir.

35

1.       Yunan halkının kitlesel “Hayır”ı Avrupa’nın reddi anlamına gelmez. Bankerler Avrupası’nın, sonsuz borcun ve küreselleşmiş kapitalizmin reddi anlamını taşır.

2.       Milliyetçi görüşün ve hatta aşırı Sağ’ın bir kısmının da finans kurumlarının taleplerine – Avrupa’nın gerici hükümetlerinin diktalarına “Hayır” oyu verdikleri doğru değil midir? Evet, bütünüyle olumsuz bir oyun kısmen kafaları karıştıracağını biliyoruz. Aşırı Sağ’ın, Aşırı Sol’un da reddettiği kimi şeyleri reddebilmesi her zaman olan bir durumdur. Net olan tek şey, isteklerimizin teyididir. Fakat herkes biliyor ki Syriza’nın istediği, ulusalcıların ve faşistlerin isteklerinin zıttıdır. Yani oy, sadece küresel kapitalizmin ve onun Avrupalı uşaklarının anti-popüler taleplerine karşı verilmiş geçici bir oy değildir. Aynı zamanda, şimdilik Tsipras hükümetine verilmiş bir güven oyudur.

3.       Bunun – olması gerektiği gibi – Avrupa’nın her yerinde değil de Yunanistan’da yaşanıyor olması, Avrupa “Sol”unun bitkisel yaşama girdiğini işaretidir. François Hollande? Almanya Sosyal Demokrat Partisi? İspanya’nın PSOE’si? Yunanistan’da PASOK? İşçi Partisi? Şimdi bütün bu partiler açıktan açığa küreselleşmiş kapitalizmin yöneticileridirler. Bir Avrupa “Sol”u – artık – yoktur. Borç ve kemer sıkmaya karşı kitle hareketine bağlı tamamen yeni siyasi oluşumlarda hala çok net tanımlanmayan biraz umut vardır; İspanya’da Podemos ve Yunanistan’da Syriza gibi. Aslında, Podemos “Sağ” ile “Sol” arasındaki ayrımı tanımaz. Ben de öyle. Bu, yıkılması gereken eski parlamenter politikalar dünyasına aittir.

4.       Tsipras hükümetini ustaca planlanmış zaferi, siyasi alandaki tüm yeni teklifleri teşvik eder. Parlamenter sistem ve onun hükümet partileri, 1980’den beri bölgesel bir krizin içindedirler. Syriza’nın Yunanistan’daki başarıları – geçici olsalar bile –  benim Avrupa’da “Tarih’in yeniden uyanması” dediğim şeyin bir parçasıdır. Bunun ancak klasik parlamenter demokrasinin yıkıntıları üzerinden,  Podemos’a ve gelecek her şeye gelecekte ve başka bir yerde faydası olabilir.

5.       Fakat, kanımca Yunanistan’ın içinde bulunduğu durum çok zor, çok kırılgan olmayı sürüdürüyor. Asıl zorluklar şimdi başlayacak. Merkel’ler, Hollande’lar ve Avrupa sermaye gücünün diğer vasilerinin referandumun (tarih mahkemesinde onları sanık yapan bir oy) taktiksel başarısının ışığında taleplerini değiştirmeleri mümkündür. Ama onları çok fazla dikkate almadan hareket etmek gerekir. Kritik nokta, “Hayır” oyunun hükümetin kendisini destekleyen ve/ya yoğun baskı uygulayan güçlü bir popüler harekete doğru genişleyip genişlemeyeceğidir.

6.       Doğruyu söylemek gerekirse, bugün Tsipras hükümetini nasıl yargılamalıyız? Beş ay önce, müzakere ederek başlamaya karar verdi. Zaman kazanmak istedi. Uzlaşmaya varmak için her şeyi yaptığını söyleyebilmek istedi. Farklı bir şekilde başlamasını tercih ederdim: esas talebi borcun tamamen silinmesi olan, milyonlarca kişiyi kapsayan kitlesel, geniş çaplı popüler bir seferberlik ile. Ve aynı zamanda spekülatörlere, yolsuzluğa, vergilerini ödemeyen zenginlere, silah üreticilerine, Kilise’ye… karşı şiddetli bir mücadele aracılığıyla. Ama ben Yunan değilim ve ders vermek istemiyorum. Bu derece popüler seferberlik merkezli bir eylemin – bir bakıma oldukça diktatörce bir eylem –  mümkün olup olmadığını bilmiyorum. Beş aylık Tsipras hükümetinin ardından, bu başarılı referandum oldu ve durum tamamen açık kalmayı sürdürüyor. Bu şimdiden çok.

7.       Mevcut Avrupai sisteme vurulabilecek en ağır darbenin, Yunanistan’ın borcunun – Yunan halkının kesinlikle hiçbir sorumluluğunun olmadığı spekülatörlerin borcu – toptan tasfiyesi talebi tarafından yansıtıldığını düşünmeye devam ediyorum. Objektif olarak, Yunanistan’ın borcunu tasfiye etmek mümkün: çok sayıda ekonomist – hepsi devrimci olmaktan uzak – Avrupa’nın borcu feshetmesi gerektiğini düşünüyor. Fakat politika subjektiftir, ki bu anlamda kuramsal siyasetten farklıdır. Bu nedenle Avrupa hükümetleri, bir Syriza zaferini önlemeye kesinlikle kararlıdırlar. Böyle bir zafer Podemos’a, ardından belki Avrupa’nın daha büyük ülkelerindeki diğer güçlü popüler hareketlere yol açacaktır. Böylece Avrupa hükümetleri – finansal lobiler tarafından cesaretlendirilen – borç sorununu çözmekten ziyade Syriza’yı, Yunan halkını cezalandırmak istiyorlar. Bu cezalandırıcıların kendilerini cezalandırmanın en iyi yolu, borcu ödememek olacaktır; bunun yol açacağı riskler ne olursa olsun. Arjantin bunu birkaç yıl önce yaptı ve ölmedi – bundan çok uzak.

8.       Her yerde Yunanistan’ın Avrupa’dan “çıkış” olasılığına dair ajitasyon var. Gerçekte bu kavramı savuran Avrupalı gericilerdir. “Yunanistan’ın çıkışını” mevcut bir tehlike haline getiren onlardır. Bunun insanları korkutacağını umuyorlar. Doğru taktik – ki hem Syriza hem de Podemos’un aldığı pozisyon budur – şunu söylemektir: “ Avrupa’da kalıyoruz. Sadece bu Avrupa’nın kurallarını değiştirmek – ki hakkımızdır – istiyoruz. Küreselleşmiş liberal kapitalizm ile hakların ızdırabının devamı arasında bir ulaşım bölgesi olmayı bırakmasını istiyoruz. Gerçekten özgür, halkın Avrupa’sını istiyoruz.” Buna ne düşünecekleri gericilere kalmış. Yunanistan’ı önlerine katıp kovalamak istiyorlarsa, denesinler bakalım! Bu konuda, top onlarda.

9.       Arka planda çoğalan jeopolitik korkuları duyuyoruz. Peki ya Yunanistan Avrupa’nın Şamarcı Anne ve Babalarından (Noel’de yaramaz çocukları cezalandıran bir tür anti-Noel Baba) ziyade halka dönerse? Ben şunu söylerim: tüm Avrupa hükümetlerinin bağımsız bir dış politikası vardır. Hollande’ın Suudi Arabistan bağları gibi, tamamen sinik  arkadaşlıklar geliştirirler. Maruz kaldığı baskılarla yüzyüze kalan Yunanistan da böyle bir bağımsız politikası olabilir, olmalıdır da. Avrupalı gericiler Yunan halkını cezalandırmak istiyorlar ve durum böyle olunca da Yunanistan bu cezanın etkilerini azaltmak ya da önlemek için dış yardım arama hakkına sahiptir. Yunanistan yüzünü Rusya’ya, Balkan ülkelerine, Çin’e, Brezilya’ya ve hatta eski tarihsel düşmanı Türkiye’ye dönmelidir.

10.   Fakat bu dış yardımdan ne çıkarsa çıksın, Yunanistan’daki durum Yunan halkının kendisi tarafından çözülecektir. İç faktörlerin önceliği ilkesi bu duruma da uyar. Şimdi, Syriza sadece resmi olarak iktidarda olduğuna göre, riskler daha da önemlidir. Eski siyasi güçlerin sahne arkasındaki entrikaların iç içe geçtiğini biliyoruz – bunu hissedebiliyoruz. Kurallara uygun ve devrimci olmayan koşullarla ele geçirildiğinde, devlet gücünün çok büyük hızla yozlaşması gerçeğinin de ötesinde, açıkçası bazı klasik sorular ortaya atabiliriz: Polisin, ordunun, adalet sisteminin, ekonomik ve finansal oligarkinin tüm kontrolü Syriza’da mı? Kesinlikle değil. İçteki düşman hala mevcut, neredeyse hiç zarar görmemiş, hala güçlü ve Avrupa bürokrasisi ile gerici hükümetler dahil Syriza’nın yabancı düşmanlarının gölgesinde desteğin keyfini çıkarıyor. Halk hareketi ve onun taban örgütleri, hükümetin eylemleri üzerinde sürekli bir denetim tutturmalılar. Tekrarlamak gerekirse, referandumdaki “Hayır” ancak çok güçlü bağımsız hareketlerle devam ettikçe gerçek bir güç olacaktır.

11.   Uluslar arası popüler destek, – sürekli olan, gösteri düzenleyen, basının dikkatini çeken – tüm gücünü Yunanistan’ın olası seferberlik çağrısına adamalıdır. Bugün dünya nüfusunun yüzde 10’unun mevcut servetin yüzde 86’sına sahip olduğunu hatırlatırım. Dünya kapitalist oligarşisi çok sığ, çok güçlü ve çok organize. Bununla karşı karşıya kalınca, siyasi birlikten yoksun ve ulusal sınırlarına hapsedilmiş dağılan halklar zayıf ve hemen hemen iktidarsız kalacaklardır. Bugün her şey küresel bir seviyede oynanıyor. Yunan davasını çok güçlü sembolik bir değeri uluslar arası bir davaya dönüştürmek bir gerekliliktir ve bu nedenle, bir görevdir.

 

Yazının İngilizcesi

Fransızca aslından İngilice’ye çeviren: David Broder

Yeşil Gazete için çeviren: Özde Çakmak

(Yeşil Gazete, Versobooks)

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.