AİHM’in iklim kararı, insan hakkı ihlallerine işaret ediyor

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin (AİHM) İsviçre‘den açılan bir davadaki kararı, ülkelerin iklim eylemsizliğinin, insan haklarını ihlal ettiği görüşünü güçlendiriyor. Aslında dava, 64 yaş ve üzeri 2 bin 500’den fazla İsviçreli kadından oluşan bir grup olan İklim Korumadan Sorumlu İsviçreli Yaşlı Kadınlar (Verein Klima Seniorinnen Schweiz) tarafından önce İsviçre mahkemelerinde açılmıştı.

İsviçre mahkemelerinde sonuç alamayan İsviçreli yaşlı kadınlar, yılmadı ve davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni taşıdı. Küresel iklim değişikliğine bağlı hastalık ve ölüm riskinin yaşlı insanlarda, çoğu insandan daha fazla olduğunu ve sıcaklıkların arttığı göz önüne alındığında İsviçre’nin sera gazı emisyonlarını azaltmak ve 2015 Paris Anlaşması hedeflerinin karşılanmasına katkıda bulunmak için çok az şey yaptığını savundular. Onlara göre kesinlikle İsviçre hükümeti bunu yaparak onları; vatandaşlarını koruma görevini ihlal ediyordu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önce davayı kabul etti. Sonra; dava için 9 Nisan’da çığır açıcı bir karar verdi:

‘Devletler vatandaşlarını iklim değişikliğinin tehditlerinden ve zararlarından korumakla yükümlüdür’.

Fotoğraf: Christian Hartmann / Reuters

Kararda bu bağlamda hakimler, İsviçre’nin iklim eyleminin yetersiz olduğunu belirtti. Bu, uluslararası bir insan hakları mahkemesinin ilk kez insan haklarının korunmasını küresel ısınmayı hafifletme görevleriyle ilişkilendirmesi ve iklim yasası ve politikasının insan hakları bağlamında işlemediğini kesin olarak açıklığa kavuşturması anlamına geliyor. Kararın dünya çapında artık iklim korumanın seyrini değiştirmesi kaçınılmaz.

AİHM’deki davada çok sayıda avukat görev aldı. Onlara göre bu karar Avrupa Konseyi‘nin 46 üye ülkesi için emsal teşkil edecek ve dünya çapında iklim değişikliği davaları için bir referans noktası olacak. Hukukçulara göre kararın merkezinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nin (AİHS) 8. maddesi yer alıyor.  8. Madde özel hayat ve aile hayatı hakkını düzeliyor.

Çoğu yasadan farklı olarak insan hakları, yetkililerin yeni tehditler karşısında bu hakların korunmasını güvence altına alabilmesi için açık uçlu olacak şekilde formüle edilmiş… Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hakimlerine göre, iklim değişikliği öyle bir tehdit ki, geleneksel çevresel tehlikelerden farklı olarak ‘rekabet halindeki hususların değerlendirilmesinde hatırı sayılır bir ağırlık taşımalı’. Ayrıca mahkeme, ülkelerin ‘iklim değişikliğinin mevcut ve potansiyel olarak geri döndürülemez gelecekteki etkilerini hafifletebilecek düzenleme ve önlemleri benimsemesi ve uygulamada etkili bir şekilde uygulaması’ gerektiğine de karar verdi. Belirli yıllar veya sera gazı açısından yüzde indirimleri öngörmeyen karar, bir ülkenin uyumlu olduğunu nasıl gösterebileceğini ise ortaya koyuyor.

Mahkeme kararına göre ülkeler karbon nötrlüğüne ulaşmak için bir zaman çizelgesi ve hedefler, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik yollar ve ara hedefler belirlemelidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karara göre ‘tedbirlerin zamanında, uygun ve tutarlı bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Hükümetler ayrıca hedeflere uyduklarına dair kanıt sunmalı ve hedefleri düzenli olarak güncellemelidir’.

Sonuçta AİHM yargıçları bire karşı 16 oyla İsviçre’nin bu şartları karşılamadığını tespit etti. Peki karar sonrasını İsviçre ne yapmalı? Federal Konsey‘den parlamentolara ve federal, kanton ve belediye düzeyindeki hükümetlere kadar hem yürütme hem de yasama organları kesinlikle karara göre hareket etmeli… Bilimsel olarak sağlam, yasal olarak bağlayıcı ve gerekli azaltımları sağlayabilecek zaman çizelgelerine sahip bir sera gazı bütçesi ve emisyon düşürme yolları bulunmalı… Yetkililerin iklim değişikliğinden en çok etkilenen insanların ihtiyaçlarına daha duyarlı olmaları ve onların görüşleri doğrultusunda hareket etmenin yollarını bulmaları gerekiyor. Şimdilik karara İsviçre’de verilen tepkiler umut verici değil. Birçok İsviçre gazetesi, siyasetçi ve yorumcu, ‘yabancı’ yargıçların yerel iklim politikası hazırladıklarını‘, bunu ‘tehlikeli’ olarak nitelendiriyor.

Oysa 50 yıl önce İsviçre, gönüllü olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ye taraf olmayı taahhüt etmişti. Mahkemenin vurguladığı gibi, ‘demokrasi, hukukun üstünlüğünün gerekleri göz ardı edilerek, seçmenlerin ve seçilmiş temsilcilerin çoğunluğunun iradesine indirgenemez. Dolayısıyla yerel mahkemelerin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin görev alanları bu demokratik süreçleri tamamlayıcı niteliktedir”.  Üstelik öncesinde İsviçre yerel mahkemelerinin konuyla ilgili karar verme şansı vardı ancak bunda başarısız oldu. Üstelik ekonomiyi yavaşlatma korkusuyla onlarca yıldır anlamlı emisyon azaltımlarından kaçınan İsviçre hükümetinin de çok az şey yaptığını biliniyordu. Klima Seniorinnen sayesinde politika yapıcılar artık hangi düzeyde korumayı garanti etmeleri gerektiğini biliyor ve emisyon bütçelerine ilişkin en ileri çalışmalara başlama zorundalar.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu karar ile artık ülkeler yasal olarak vatandaşlarını iklim değişikliğinden korumakla yükümlü… Hükümetler bunu yapana kadar, küresel iklim değişikliğinin sonuçlarından yaşlılar gibi en çok acı çekenler, temel haklarına saygı gösterilmesi konusunda ısrar etmek ve hatta hukuksal mücadeleye devam etme zorunda kalacaklar.