ABD’ye “bahar” geliyor

New York şehrinin ünlü Wall Street sokağında yaşananlar tam anlamıyla göz kamaştırıcı. İlk başlarda “bir avuç işsiz-güçsüz genç ve ayak takımı” nın can sıkıntısı olarak görülen gösterilerin 12. gününe girilirken hareket de hızla büyüyor.

Bundan 10 gün önce, bir grup aktivist “17 Eylül’de, Wall Street‘te 20.000 kişi buluşuyoruz!” diyerek yeni bir sistem karşıtı protestonun ilk adımını attı. Dünyanın finans kalbi olan, New York borsası ve devasa finans şirketleriyle bankaların merkezlerinin bulunduğu Wall Street’te 17 Eylül’de 20.000 kişi değil, bir kaç bin kişi bir araya geldi yalnızca.

Ve o bir kaç bin kişi çığ gibi büyüyerek bugün 12. gününe giren devasa bir “devrim”in belki de başlangıcını oluşturdular.

New York şehrinin ünlü Wall Street sokağında yaşananlar tam anlamıyla göz kamaştırıcı. İlk başlarda “bir avuç işsiz-güçsüz genç ve ayak takımı” nın can sıkıntısı olarak görülen gösterilerin 12. gününe girilirken hareket de hızla büyüyor. “Biz burada birşeyleri protesto eden bir grup aktivist falan değiliz” diyor katılımcılardan biri, “Biz burada yeni ve farklı bir toplum yapısının mümkün olduğunu gösteren, kendimize ufak bir toplum modeli yaratıp yaşayan eşitlik ve özgürlük arayıcılarıyız” diye devam etmeden önce.

Occupywallst.org adresinden yayın yapan, interneti ve sosyal medya araçlarını da çok yoğun ve etkili olarak kullanan hareketin 27 Eylül’de yayınladığı mesaj şöyle başlıyor : “27 Eylül 2011 günü, yani bugün, finans merkezinin lüks gece hayatına şahit olduk. Bir aylık maaşlarımızdan daha pahalı elbiseler giyen çiftlerin bir yılda kazanabileceğimizden daha pahalı arabalara binip, hayat boyu kazanamayacağımız paralara aldıkları evlere gidişlerini izledik.”

Hareket an itibariyle ABD’nin 52 şehrine yayılmış durumda. “Sokak sokak, şehir şehir büyüyoruz; ve bu ülkede bir değişim yaşatacağız, hem de hayal edebileceğinizden daha kısa zamanda” diyorlar. “İşgal” kelimesini kullanıyorlar yaptıklarını ifade ederken, ancak şiddeti tamamen reddeden bir tavra sahipler. Kendilerini her daim gözetleyen polislere “Bankalar senin de paranı çalıyor dostum” yazılı ufak kartonlar doğrultuyorlar. Sokakların ortasında kurdukları kamp alanlarında uyku tulumlarında yatıyor, imece usulü pişirdikleri yemekleri yiyorlar. “Medeni” toplumun ilk olarak 68 kuşağı komünlerinde, sonrasında da ekoköylerde şahit olduğu doğrudan demokrasiyi kullanıyorlar. Örgütlenmeleri tamamen yatay.

Ve sosyal medyayı çok iyi kullanıyorlar. 11. günde posta işçileriyle (hareketlerine katılıp grev ilan etmeleri için) yaptıkları toplantılar gibi etkinlikleri internetten canlı olarak yayınlıyorlar .Twitter’da #occupywallstreet etiketi altında her saniye başı mesajlar düşüyor. Bütün bu olanlar insana “Arap Baharı” sürecinde yaşananları hatırlatıyor. Katılımcılar da aynı şeyi söylüyor zaten : “Bizim vali de kaygıyla izliyordur yaptıklarımızı ama onun işi daha zor. Tunus’taki, Mısır’daki ya da Suriye’deki gibi üzerimize silahlarla saldıramayacağını biliyor çünkü” diyor 60’lı yaşlarında bir aktivist.

Protestocuların düşünceleri, iletişim biçimleri ve “dert”lerini anlamak için 25 Eylül’de bir polis memurunun kendilerine uyguladığı şiddetin ardından yayımladıkları şu mesajı okumak yeterli:

“Sana söyleneni yapma. Biz tamamen barışçıl ve şiddet karşıtıyız, ve sen de bunu çok iyi biliyorsun. Sana her sabah kahve ver gün boyunca su ikram ediyoruz. Sense reddediyorsun, çünkü amirlerin sana böyle emretti.

Amirlerinin işlediği suçları, uyguladığı şiddeti anlat. Sana yardım ederiz, emin ol buna. Senin dertlerinle bizimkiler bir zaten, bu sisteme karşı şikayetlerimiz aynı. Sen de bizim gibi, toplumun %99‘ındansın. Bize katıl. Muhabbetimize dahil ol.”

Harekete Noam Chomsky ve Michael Moore gibi isimler de doğrudan ve aktif desteklerini ilan etmiş durumdalar.

Yeşil Gazete olarak bu önem verdiğimiz hareketi ve ABD’de yaşananları gün be gün sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.

 

Yeşil Gazete

Durukan Dudu
Durukan Dudu

Ekoloji editörü, haberci.

Olduğundan yaşlı gösterir (Sakalı var, ondan). Blues’a aşık. İsveç’te Kırsal Kalkınma yüksek lisansının ardından TEMA ve Buğday gibi STK’larda çalıştı, bu süreç içinde Ormanevi Kolektifi’yle kırsala göçtü, bi’ ekoköy kurmaya çabalıyorlar. Çiftçilik, marangozluk ve ekolojik restorasyon denemelerinden kalan boş zamanlarında koordinatörlük, eğitmenlik, proje yönetimi falan yapıyor. Yaşlanıp emekli olunca bir şehre yerleşmeyi düşünüyor. Mektep, 136.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR