Fotoğraf: Fabian Bimmer / Reuters
Avrupa Birliği‘nin İklimden Sorumlu Komisyon Üyesi Wopke Hoekstra, yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde politikacıların iklim krizini bir ayrışma aracı olarak kullanmalarına karşı çıktı. Hoekstra, iklim politikalarının geniş ekonomik faydalar sağlaması gerektiğini vurgulayarak, Avrupa‘nın güçlü sera gazı azaltım önlemlerini sürdürmekten başka çaresi olmadığını belirtti.
Guardian‘ın aktardığına göre Hoekstra, sağ kanat partilerin kamuoyu yoklamalarında iyi sonuçlar almasının, Yeşiller ve sosyalist partilerin aleyhine olabileceğini belirterek, bu durumun Avrupa’da çiftçi protestoları ve sağ partilerin artan anti-yeşil söylemleriyle kesiştiğini dile getirdi. Buna rağmen, AB’nin ekonomik olarak gelişebilmesi için iklim kriziyle mücadele politikalarının odak noktası olması gerektiğini savundu.
Hoekstra, “İklim eylemlerini sürdürmek zorundayız. Yolculuğumuza devam etmeli, hızımızı artırmalıyız. Gelecek komisyonun ana gündemi bu olmalı: sürekli iklim eylemi, sera gazlarını azaltma ve geçmişten daha fazla, aşırı hava olaylarına uyum ve adil bir geçiş üzerine odaklanmalıyız” dedi.
Hoekstra, fosil yakıtlardan çıkış politikalarının ekonomik sonuçları üzerinde daha fazla durulması gerektiğini, özellikle enerji fiyatları, işgücü piyasası ve sanayi rekabeti üzerindeki etkilerinin altını çizdi. “Geleceğimizin üç temel direği var: iklim eylemi, şirketlerimiz için rekabetçilik ve insanlarımız için adil bir geçiş. Bunlardan birini diğerleri olmadan sağlayamayız; tek boyutlu bir çözüm işe yaramaz” şeklinde konuştu.
Hoekstra, politikacıların başarılı olabilmesi için, fosil yakıt bağımlı sektörlerdeki işlerini kaybedecek kişilere yeniden eğitim sağlanması, düşük karbon teknolojisinin faydalarının yayılması gerektiğini ve böylece Avrupa için parlak bir geleceğin, istihdamın, yeniden eğitimin ve herkes için gelecekte bir payın garanti altına alınabileceğini vurguladı.
Hoekstra, ayrıca, sera gazı emisyonlarını artırmaya devam eden ülkelerle, özellikle de Çin ile sert bir tutum benimsemeye hazır olduğunu belirtti. “Çinlilerin kendi ülkelerinde yenilenebilir enerjiye geçiş konusundaki çabalarını takdir ediyorum. Ancak yeni kömür santralleri inşa etme fikirleri konusunda bu kadar hevesli değilim” dedi.
Çin, AB ve ABD’deki güneş paneli üretim endüstrilerini, uluslararası pazarlarda ucuz fiyatlarla dökme yapılan fazla ürünleri üreterek yok etmekle suçlanıyor. Hoekstra, Çin’i bu konuda doğrudan eleştirmekten kaçındı, ancak şunları söyledi: “Avrupa’da, Avrupa politikasının temel taşlarından birini, yani eşit şartlar sağlanmasını savunmamız gerektiği konusunda geniş bir fikir birliği var. Son birkaç yılda büyük bir darbe alan, en yenilikçi ve en ileri güneş endüstrisi, Avrupa’nın büyük bir ayak izine sahipti. Bu, Çinlilerle konuşmamız gereken bir konu.”
AB, belirli yüksek karbonlu malların, örneğin çimento, gübreler ve bazı metallerin ithalatında uygulanacak bir yeşil tarife üzerinde çalışıyor. Bu, kömür bağımlısı ve yüksek emisyonlu ülkelerden yapılan ithalatları cezalandırmayı ve şirketlerin daha gevşek iklim kurallarından yararlanmak için başka ülkelere taşınmasını caydırmayı amaçlıyor, bu sürece “karbon sızıntısı” deniyor. Karbon sınır düzenleme mekanizması (CBAM) ilk aşamaları yerinde olmasına rağmen, şirketler henüz ücretlendirilmiyor.
Hoekstra şöyle devam etti: “Bu, belirli bir ülke veya şirkete yönelik değil. Amacımız, herhangi bir karbon sızıntısı görmemek ve eşit bir oyun alanı yaratmak, adil olan bu. Avrupalı şirketlerden karbon ayak izlerini önemli ölçüde düşürmelerini istiyoruz. Ancak küresel bir dünyada yaşıyoruz ve Avrupalı şirketlerin ya iflas etmeleri ya da kuralların daha gevşek olduğu başka yerlere taşınmaları, Avrupa şirketleri ve vatandaşları için ve iklim için son derece zararlı olurdu.”
CBAM’ın 2026’ya kadar tam olarak işler hale gelmeyeceği, ancak Hoekstra’nın söylediğine göre, şimdiden “öngörülebilir” bir etkisi var. Hoekstra, “Çinlilerle yaptığım görüşmelerde, aynı zamanda Latin Amerika ve Afrika‘daki bazı dostlarımızla da, karbon piyasalarının tam ve merkezi olduğunu görmek inanılmaz. Ve bu, dünyayı daha doğru bir hızda ayarlayacak bir araç olacak” diyerek açıkladı.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…