AB’de GDO’lu mısır ekimine onay yolu açıldı

Salı günü yapılan oylamada 19 ülkenin hayır oyuna rağmen nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için Avrupa Birliği (AB) toprakları 2. GDO’lu mısır tehditiyle karşı karşıya.

mısırAmerikan kimya ve tarım devi Dupont Pioneer tarafından AB’de ekim izni alınması için ilk başvurusu 2001 yılında yapılan TC1507 türü genetiği değiştirilmiş mısırın kaderini etkileyecek oylama geçtiğimiz salı günü Brüksel’de yapıldı. Şirket 2009’da onay sürecinin gereksiz yere uzatıldığı gerekçesiyle başvurduğu mahkemece haklı bulunmuş ve mahkeme Avrupa Komisyonu’nun üzerine düşeni yapmadığına karar vererek tasarının bir an önce karara bağlanması gerektiğine hükmetmişti.

Tasarının son karar vericisi olan Avrupa Komisyonu’na taşınmasından önceki son durak olan AB bakanlar oylamasında 28 ülkeden 19’unun “hayır” oyuna rağmen ekimin reddi için gerekli olan nitelikli çoğunluk sağlanamadı ve teklif Avrupa Komisyonu’na gönderildi.

19 “Hayır” oyuna rağmen nasıl izin verilecek?

28 ülke içinden 19 oy ile ezici üstünlükle “hayır” sonucu çıkmasına rağmen teklifin Avrupa Komisyonu’na sevk edilmesinin sebebi kullanılan oy sistemi. Üye ülkelere nüfuslarına oranla oy hakkı veren “nitelikli çoğunluk” sistemi uygulandığı için yüksek nüfuslu 5 ülkenin (Birleşik Krallık, İsveç, İspanya, Finlandiya ve Estonya) “evet” oyu ile 4 ülkenin (Almanya, Çek Cumhuriyeti, Belçika ve Portekiz) çekimser kalması “hayır” sonucunu engellemeye yetti. Nüfusu sayesinde oylamanın kaderini değiştirme potansiyelne sahip Almanya’nın eyaletleri arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle çekimser kalması “hayır” cephesine darbe vururken, 19 ülke bakanları oylama sistemini eleştirdi. Fransa’nın AB İlişkileri Bakanı Thierry Repetin “Çoğunluk bizdeyken buna nasıl onay verilebildiğini anlayamıyorum. Hele ki yaklaşan Avrupa seçimleri öncesinde. Bu karar AB’nin imajı için bir tehlike yaratacak ve “Avrupa” fikrinin çalışmadığı ya da kötü çalıştığı fikrini destekleyecek” dedi.

Komisyondan evet çıksa bile AB kanunlarına göre ülkelerin kendi topraklarında ekime izin vermeme hakkı saklı bulunuyor. Ancak biyoçeşitlilik, çevresel etkiler ve genler gibi “sınırsız” konular söz konusu olduğundan bunun “hayır” cephesini rahatlattığını söylemek mümkün değil.

Nedir bu TC1507?

Şu ana kadar AB sınırları içerisinde ekimine izin verilmiş 2 GDO’lu bitki bulunuyor. Bunlardan birincisi AB mısır ekim alanları içerisinde %1,35’lik paya sahip olan, Monsanto tarafından üretilen MON810 mısırı. Diğeri ise ekim kararı daha sonra Avrupa Adalet Divanı tarafından durdurulan, BASF üretimi amflora patatesi. AB ithalat konusunda ise daha tavizci bir politikaya sahip. Brüksel’in hayvan yemi olarak ithalatına izin verdiği 49 GDO’lu bitki çeşidi var ve TC1507 mısırı bunlardan birisi.

Yeri gelmişken ülkemizdeki durumu da özetlemekte fayda var: Şu anda Türkiye’de yasal olarak GDO’lu ürün ekimi yapmak yasakken aralarında TC1507 ve 3 hibritinin bulunduğu 14 mısır ve 3 soya türünün hayvan yemi olarak kullanılmak üzere ithalatı serbest.

Dupont Pioneer ürünü TC1507 hem tarım zehiri direncine hem de böceklere karşı kendi zehirini üretme yetisine yol açan 2 gen değişikliği ile üretilmiş GDO’lu bir mısır çeşidi. Bitki, Bt olarak bilinen Bacillus Thuringiensis bakterisinden elde edilen genlerle pulkanatlılar takımına dahil böceklere karşı kendi zehirini salgıyabiliyor. Ancak bu bitki diğer Bt bitkilerinde sıkça kullanılan ve üzerinde görece daha fazla sayıda araştırma yapılmış Cry1Ab ve Cry1Ac proteinlerine değil Cry1F proteinine sahip. Bu da beraberinde ek soru işaretlerini getiriyor.

Bitkinin tarım zehiri direnci ise Streptomyces Viridochromeogenes bakterisine ait pat geninden sağlanıyor. Bu gen glufosinat türü tarım zehirinin bitkideki yıkıcı etkisini engelleyen reaksiyonlara sebep oluyor ve mısırın zehir püskürtmelerinden sağ çıkmasını sağlıyor. Şirket bu sayede ürün kayıplarını azaltacağını iddia ediyor ancak belirsizliğini koruyan çevresel etki ve etik soruları çevre örgütlerinin sert muhalefetine neden oluyor.

Greenpeace ve FoE Ne Diyor?

Sürecin başından bu yana Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından verilmiş 6 “güvenli” raporuna rağmen başta Greenpeace ve Friends of Earth (FoE) olmak üzere çevre örgütleri bir GDO’lu türün daha AB topraklarında ekilecek olmasına karşı çıkıyorlar. Bu sebepleri birkaç başlık altında özetlemek mümkün:

  1. EFSA bitkinin böceklere karşı kendi zehrini üretmesinin etkilerini görece daha fazla araştırmış olsa da tarım zehiri direncinin yol açabileceği çevresel etkiler EFSA raporunda yer bulamamış. Şirket tarafından yapılan başvuru bitkinin bu özelliğinden bahsederken EFSA bu genin yalnızca işaretleme amaçlı kullanıldığını iddia ederek araştırma kapsamı dışında tutmuş. Bu nedenle çevresel etki analizi zayıf ve EFSA ilk raptıyla çelişiyor.
  2. EFSA raporu TC1507 ekiminin bazı güve ve kelebek türleri için risk oluşturduğunu belirtmiş ancak raporda hangi türler olduğu net bir biçimde belirtilmemiş. Risklerin netleştirilmesi veri eksikliğine bağlanmışken ve daha fazla araştırma talep edilmişken EFSA ekim sonrası üreticilerin güve ve kelebekler üzerinde etkilerin gözlemlenmesini tavsiye etmekle yetinmiş.
  3. Bt kaynaklı zehirlerin etkilerini inceleyen çalışmaların çoğu Cry1Ab veya Cry1Ac ile ilgili olmasına rağmen Cry1F içeren TC1507’ye geçmiş araştırma sonuçlarının uygulanması sonuçların güvenilirliğini sorgulatıyor. Cry1F’nin farklı etkilerini görmek için yeni çalışmalar gerekiyor.
  4. Sorun Cry1F’nin sadece farklı olmasında değil aynı zamanda yoğunluğunda. Monsanto MON810’ın polenleri ile karşılaştırıldığında TC1507 350 kat daha fazla Cry1F proteini içeriyor. Bu yüksek miktarın canlılar üzerindeki etkisi net değil.
  5. Hedeflenmeyen canlılar (arılar, toprak ve su canlıları) üzerindeki etkiler ya hiç araştırılmamış ya da çok kısıtlı verilere dayanıyor.
  6. Bitkinin dirençli olduğu glufosinat türü zehirin AB’deki kullanım süresi 2017’de sona eriyor ve çevresel etkileri nedeniyle yenilenmeme olasılığı var. Bu durumda bu zehrin kullanımını artıracak TC1507’nin kabul edilmesine karşı çıkılıyor.

Tüm bu sebeplerden ötürü Greenpeace ve FoE tasarının reddi için uğraşıyorlar. Komisyondan bir evet kararı çıkması halinde dahi BASF’nin patatesinin ekim iznini durduran yüksek mahkemenin benzer bir karar vereceğine güvenen çevre örgütleri kampanyalarına devam ediyorlar.

Greenpeace’in konu ile ilgili İngilizce raporu için tıklayınız.

FoE’nin konu ile ilgili İngilizce raporu için tıklayınız.

EFSA raporu için tıklayınız.

(Yeşil Gazete)

Bora Kabatepe
Bora Kabatepe

87 yılının ve İstanbul’un Kadıköy’ünün orta yerinde doğdu, oralarda büyüyüp önce Kadıköy Anadolu Lisesi’ne ardından da İTÜ’ye uçtu, endüstri mühendisi oldu. Okurken baktı dünyanın yolu yol değil, ne yapsak ne etsek; dur biraz akademik takılalım dedi Koç Üniversitesi’nde elektrikli arabaların çevreye etkilerini incelediği bir yüksek lisans tamamladı. Dur bi’ de sektöre bakalım dedi, dünya devi bir enerji firmasına girdi, bakınmaya devam ediyor. Bu bakınmalar sırasında Buğday hareketiyle tanıştı, gönüllülük yaptı, permakültürcü oldu, az biraz yeşillenirken kendini Yeşil Gazete’de çeviri yaparken buldu. Ne iş olsa çeviririzci olmasına rağmen gıda, tarım konularına karşı boş değildir.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR