Grist.org’da Susie Cagle imzası ile yayımlanan yazıyı Yeşil Gazete ekibinden Ali Serdar Gültekin‘in çevirisi ile sunuyoruz.
***

Doğa aktivisti Daniel McGowan serbest bırakıldı ancak henüz yakayı kurtarabilmiş değil. Oregon kereste şirketine karşı kundaklama iddiasıyla yedi yıl hapis yattıktan sonra düşüncelerinin onu nasıl terörist olarak damgaladığı hakkında yazmaktan tekrar hapse atıldı. Fikirlerini yayınlamaması ve basınla konuşmaması konusunda uyarıldıktan sonra ise serbest bırakıldı.
McGowan, Earth Liberation Front tarafından gerçekleştiği iddia edilen kundaklama nedeniyle hapis cezası almasını konu alan 2012 yılı Oscar ödülü sahibi “If a Tree Falls” belgeselinin ana karakteri. Aralık ayında New York’da mahkumların rehabilitasyon için tutulduğu bir tesise gönderildikten sonra tahliye edildi.
McGowan cezasının 2 yılını, dış dünya ile telefon ve mektup yoluyla temasının oldukça kısıtlandığı tecritte geçirdi. 1 Nisan’da Huffington Post’ta yayınlanan bir makale onun nasıl dış dünyadan tecrit edildiğini gözler önüne serdi: Federal Cezaevleri Bürosu (BOP) onun hücresinde oturup doğa aktivistliği konusunda kaleme aldıklarından hoşlanmıyordu. “Kısaca, benim politik bakış açım sebebiyle, hükümet benim dış dünya tarafından duyulmamın daha güç olduğu bir birime gönderdi,bu cezayı alma sebebim inançlarım” diye yazıyor. McGowan bu detayları kendisi ve tecritte olan diğer mahkumlar hakkındaki dava dosyasından öğrendi. Dava dosyasında BOP’un bazı suçlayıcı notları yer almakta.
“Beni bu en sıkı şekilde tecrit edilmiş birime aktarma gerekçesi olarak kullanmışlar bu suçlayıcı notları:
Benim doğa ve hayvan özgürleşmesi hareketlerini “birleştirmek” ve yeni üyeleri geçmişin hataları hakkında “eğitmek” için girişimlerim; benim “saldırganlık her türlü durumda etkili midir?” konulu yazılarım; küresel meselelere odaklanarak doğa hareketlerine birlik kazandırmak hakkında yazdığım bir mektup; bakış açımı internetten paylaşarak hareketin sözcüsü olduğum gerçeği; ve yazılarımdan dolayı BOP’un benim anarşist ve radikal eko-terörist gruplara destek vermeye devam ettiğime inanması.”
4 Nisan’da, McGowan’nın blog yazısı yayınlandıktan 3 gün sonra BOP’un yanıtı gecikmedi – onu, konuşmaması gereken şeyleri konuştuğu gerekçesiyle tekrar cezaevine attılar.
Anayasal Haklar Merkezinden McGowan’nın avukatları bu konuda şu açıklamayı yapıyor:
“Daniel, Huffington Post’taki blog yayınının, BOP’un “bir makale altında yayın yapılması” nı yasaklayan düzenlemesini ihlal ettiği yönünde bir tutanak aldı. BOP’un mevzubahis düzenlemesi federal mahkeme tarafından 2007 yılında anayasaya aykırı bulundu, ve 2010 da BOP tarafından ihlal edildi. Cuma günü, yani 5 Nisan’da, Daniel’in haksız göz altına alınmasını BOP’un önüne getirmemizden sonra ise serbest bıraskıldı ve tutanak geri alındı.”
McGowan’nın avukatları durumu “zor, rahatsız edici ve saçma” olarak değerlendirdi. Fakat henüz herşey bitmiş değil. Huffington Post’un konu hakkındaki açıklaması şöyle:
“Serbest bırakılması şartı olarak McGowan “BOP’dan izin almadan makale yazmak, televizyon ya da medyada görünmek, basın ya da belgesellerde yer almasını kesinlikle yasaklayan” bir belge imzalamaya zorlandı. Baskı altında imzalanan bu anlaşmayı ihlal ederse cezaevine geri dönmek zorunnda bırakılacak”
Huffington Post, BOP ile temasa geçtiğinde, büro bu iddiayı inkar etti. BOP halkla ilişkiler temsilcisi Lamine N’Diaye, “Bunu yapması yasaklanmadı” yanıtını veriyor. N’Diaye’nin Huffington Post’a verdiği demece göre McGowan yeni bir blog yazısı yazdığında “cezalandırılmayacak”.
Fakat durum endişe verici ve bu endişe verici durum sadece McGowan’ı kapsamıyorl. Onun cezaevine gitme sebebinin ne olduğu konusunu bir kenara koyduğumuzu farzedelim ve biz anayasamızın ilk maddesi olan konuşma hürriyetinin tadını çıkartalım Hiç olmazsa bir süreliğine.
Yeşil Gazete için çeviren: Ali Serdar Gültekin
Yazının orjinal ingilizce metni
(Yeşil Gazete, Grist.org)