Toprak kökenli patojenler artıyor: Tarım ürünlerinde yüzde 75 verim kaybı oluşturabilir

Uzmanlar, iklim değişikliği kaynaklı meydana gelen düzensiz yağışlar ve kuraklığın, tarım ürünlerinde yüzde 75'e varan oranda verim kaybına neden olabilen toprak kökenli patojenlerin popülasyonlarında, dağılımlarında ve hastalık şiddetlerinde artışa neden olduğunu söylüyor.

Tarım ürünlerinde yüzde 75’e varan oranda verim kaybına neden olabilen toprak kökenli patojenler; bitkilerde kök ve kök boğazı çürüklüğü, solgunluk, sararma, cüceleşme gibi zararlar oluşturan fungus, bakteri, virüs ve nematodlardan oluşuyor.

Türkiye‘de buğday, mısır, kavun, şeker pancarı, nohut, yer fıstığı, çeltik, fasulye, ayçiçeği gibi ürünlerde söz konusu hastalıklarda artış gözlenirken, iklim değişikliğinin bu hastalıkların artışındaki rolüne ilişkin çalışmalar yürütülüyor.

Ulusal ve uluslararası bir merkez olma özelliği taşıyan Toprak Kökenli Patojenler AR-GE Merkezi, bu alandaki bilimsel araştırmalara katkı sunmak amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde, 2 Mayıs’ta faaliyetlerine başladı.

AA’nın sorularını yanıtlayan Enstitü Müdürü Doç. Dr. Ayşe Özdem, “Son yıllarda özellikle iklim değişikliği kaynaklı meydana gelen düzensiz yağışlar ve kuraklığın, toprak kökenli patojenlerin popülasyonlarında, dağılımlarında ve hastalık şiddetlerinde artışa neden olduğunu” söyledi.

‘Patojen gen bankası kurulacak’

Toprak kökenli patojenlerden kaynaklanan hastalıkların hububat, meyve, sebze ve süs bitkilerinde görülebildiğini aktaran Özdem, bunlarla mücadelenin zor ve maliyetli olduğunu, bu nedenle Türkiye’deki patojen haritasını çıkarmayı ve merkez bünyesinde patojen gen bankası kurmayı hedeflediklerini belirtti.

Özdem, merkez bünyesinde araştırmalara ilk olarak Türkiye için stratejik önemdeki buğdayla başladıklarını, buğdayda kök ve kök boğazı hastalıklarıyla ilgili araştırma yürüttüklerini ve Ülkesel Buğday Toprak Kökenli Patojenler Projesi kapsamında Türkiye’deki diğer araştırma enstitüleriyle birlikte patojenlerin dağılımlarını ortaya koyarak hastalık şiddetlerini belirlemeyi amaçladıklarını ifade etti.

Çalışmada, hastalıklara dayanıklı bitkiler geliştirme çalışmaları kapsamında da iklim odası ve sera testlemeleri gibi ön testlemelere ve tarla denemelerinde kullanılacak çeşit adaylarının tespitine odaklanılıyor.

Tohumlara bitki sağlığı sertifikası

Özdem, bitki hastalıkları nedeniyle yaşanan kayıpların önüne geçmek için yapılacak çalışmalar hakkında da şunları söyledi:

“Kendi tohumlarımızın patojenler açısından testleri yapılacak ve bunlar bitki sağlığı sertifikasıyla sertifikalandırılacak. Uluslararası geçerliliği olan bitki sağlığı sertifikası, Türkiye’deki tohumculuğun dış pazarlarda rekabet edebilir hale gelmesi için büyük bir fırsat sağlayacak. Bunun yanı sıra merkezdeki 30 laboratuvar ile yılda 10 binin üzerinde toprak analizi yapılacak.”

Merkez, aynı zamanda bir eğitim merkezi olarak hizmet verecek; Türkiye’den ve dünyadan öğrenci ve araştırmacılara uygulamalı ve teorik olarak patojenlerin teşhis ve muhafazası konularında eğitim imkanı sağlayacak.

Toprak patojenleri nedir?

Patojen, hastalığa neden olan her türlü organizma ve maddeye verilen ad. Toprak patojenleri ise, toprakta yaşayıp bitkilere zarar veren mikroorganizmalar, mantarlar ve bakterilerden oluşuyor.

Bitkiler, patojenlere karşı çeşitli şekillerde direnç mekanizmalarına sahip olsa da çevre şartlarının etkisi; bunların değişmesi gibi durumlarda daha kolay hastalanıp ölebiliyor. Toprak altında hastalıkların yayılması, parazitlerin yayılma organları olan spor ve misel formlarıyla olabildiği gibi, konukçunun toprakaltı canlı ve ölü organlarından  gerçekleşebiliyor.

Toprak patojenleri, spesiyalize olmamış parazitler olarak fidecik ve yaş bitki hastalıklarına; spesiyalize olmuş parazitler olarak da solgunluk ve ektotrof kök hastalıklarına; toprak mikroflorası fazla rutubetli yerlerde de toprak altında bulunan odun materyalinde yumuşak çürüklüğe sebep oluyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR