Türkiye‘de nesli tehlike altında olan engerek türlerini derleyen bilim yazarı ve tıp doktoru Pedram Türkoğlu, ülkede toplamda 56 yılan türünden 13’ünün engerek, birinin kobra olduğunu belirtti.
Türkoğlu, veri yetersizliği ve tür-alt tür konusundaki anlaşmazlıklar olmasına rağmen “Ancak kesin olan gerçek, bazı engereklerin nesilleri ‘tür seviyesinde’ tehlikede olmasa da ülkemizde yaşayan popülasyonlarının tehlikede olduğudur” dedi.
Üçü endemik altı tür tehdit altında
Türkiye’de tür seviyesinde IUCN listesinde yer alan nesli tehlikede altı engerek türü olduğunu kaydeden Türkoğlu, şunları söyledi:
“Nesli tehlikedeki türler Wagner engereği, Anadolu engereği, Darevski engereği, Kafkas engereği, beyaz bantlı dağ engereği ve çayır engereği. Bunlardan Anadolu engereği, beyaz bantlı dağ engereği ve çayır engereği endemik. Sadece Türkiye’de, bu topraklarda yaşamaktalar. Endemik olmayanlar da zaten çok kısıtlı bir coğrafyada yaşıyor.”
Engereklerin, Türkiye’nin her bölgesinde görülebildiklerini açıklayan Türkoğlu, “Ege ve Akdeniz’de ağırlıklı olarak şeritli engerek, Güneydoğu‘da başlıca koca engerek gibi Türkiye’nin neredeyse her bölgesinde en az bir engerek türü ile karşılaşmak mümkün. Fakat engerekler doğada kolay kolay karşılaşılan türler değil” dedi.
Halk arasında yılanlara karşı büyük bir ön yargı ve yanlış anlaşılma olduğuna dikkat çeken Türkoğlu, şunları ifade etti:
“Habitat kaybı, yasa dışı toplama, kasıtlı veya kazayla öldürme olayları engerekler için başlıca tehditler olarak belirlendi. Nesillerinin korunması için öncelikle yüksek engerek yoğunluğu tespit edilen bölgelerde korunan alanlar yaratılmalı. Yasa dışı toplama önlemeli ve kontroller artırılmalıdır. En önemlilerinden biri ise yerel halk arasında kasten veya kazayla engerek ölümlerini azaltmak için farkındalık yaratılmalıdır. İnsanlar, engereklerin avları arasında değildir.”
Yılanların besin zincirinin kritik bir halkası olduğuna vurgu yapan Türkoğlu, şu çağrıda bulundu: “Engerekler dahil yılan popülasyonu azalırsa; avları olan kemirici popülasyonunun artması demektir. Bu da hantavirüs gibi enfeksiyon etkileri ile karşılaşma riskinin artması ve ekinlerde, tarlalarda istenmeyen sonuçlar demektir. Hepsinden öte, onlar da diğer hayvanlar gibi ekosistemin birer parçasıdır.
En az bizler kadar bu gezegende yaşam hakları vardır. Hatta güncel araştırmalarda yılanlar arasında da sosyal ilişkiler olduğu belirtilmektedir. Bu konuda almamız gereken çok yol var. Medya ve sosyal medyanın gücü ile önemli adımlar alacağımıza inanıyorum.”