Ekolojiİklim KriziManşet

[8 Haziran Dünya Okyanus Günü] ‘Okyanusların iklim krizine verdiği tepki her şeyi belirleyecek’

0

Yeryüzündeki yaşamın sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için kritik öneme sahip olan okyanuslar, iklim krizi ve kirlilik nedeniyle alarm veriyor.

İklim krizi nedeniyle gezegendeki artan sıcaklıkların yüzde 90’ını hapseden ve dünyanın en büyük karbon yutaklarına ev sahipliği yaparak gezegendeki oksijenin yüzde 70’ini üreten okyanuslar, sıcaklık ile asitliğin ve tuzluluğun artışı, derin deniz madenciliği, kirlilik ve avcılık nedeniyle birçok ekosistem tahribata uğruyor ve biyolojik çeşitlilik ciddi risklerle karşı karşıya kalıyor.

Çoğunlukla insan kaynaklı olan bu tahribat nedeniyle mercan resifleri beyazlıyor, yüzlerce balina karaya vuruyor, hayalet ağlar ve plastik atıklar deniz canlılarının hayatına mal oluyor ve yakıt sızıntıları okyanuslardaki yaşam alanlarını yok ediyor.

Birleşmiş Milletler’in 1992’de Rio de Janeiro’da düzenlediği Yeryüzü Zirvesi’nde, her yıl 8 Haziran’ın Dünya Okyanus Günü olarak kutlanmasına karar verildi. Kararın ilk olarak 2009 yılında hayata geçirilmesinden bu yana, 8 Haziran okyanus saplığının önemine dikkati çekmek, okyanusların korunmasına yönelik farkındalık uyandırmak ve koruma eylemlerini artırmak amacıyla kutlanıyor.

Geçtiğimiz yıldan bu yana okyanuslarla ilgili meydana gelen öne çıkan gelişmelerden bazıları şu şekilde:

Ölü yunuslar: doğanın Ukrayna savaşına kurban gidişi

Yunuslar, iki balıkçıl türü ve balıklar da Rusya’nın Ukrayna istilasının kurbanlarından. Uzmanlar geçen yıl, güney kıyısındaki yoğun çatışmalardan ötürü Karadeniz ve Azak Denizi bölgelerindeki denizel alanların ve sulak arazilerin özellikle tehlike altında oldukları yönünde uyarıda bulundu.

Sigortalanamayanlar: Fırtınalar ve yükselen deniz seviyeleri kıyı şeritlerini yaşanılmaz kılıyor

Geçtiğimiz 15 yıl içerisinde Kanada’da şiddetli hava olaylarından kaynaklı sigorta tazminat talepleri dört kattan fazla arttı. Bazı kıyı bölgelerinde yaşayan insanlar artık gerçeğin acı yüzüyle karşı karşıya: birçok ev artık pratikte sigortalanamaz durumda. İklim değişikliği de, birçok şehri nehirler, kıyı şeritleri ve taşkın ovaları boyunca inşa edilmiş bir ülke için bu sorunu yalnızca daha kötüye götürecek.

Kıyıdan uzak balık çiftlikleri okyanus kirliliğinin vahşi batısı mı?

Son yıllarda dünya çapında, birçok kıyıdan uzak balık çiftliği kuruldu ve bu çiftliklerin gezegene ve balıklara etkisine dair hararetli tartışmalar başladı. “Bu işi kötü biçimde yapmanın bazı yöntemleri var haliyle,” diyen Kaliforniya Üniversitesi’nden Steve Gaines, sözlerine şöyle devam etti: “Fakat iyi biçimde de yapılabilir bu iş, ve iyi biçimde yapma imkanı sunan teknoloji mevcut artık. Bu nokta çok önemli – gezegenimiz için önümüzdeki 30 yıl ve ötesinde yaratabileceği birçok olası sonuç var.”

İklim krizi ve okyanus arasındaki derin bağlantı

COP27 öncesinde, iklimin denizel alanlar üzerindeki etkisini kanıtlarla gözler önüne seren yeni bir görsel koleksiyonu Climate Visuals tarafından paylaşıldı. Bunların arasında Weddell Denizi’nde ters dönmüş bir buzdağından, Bangladeş’teki Dublar Char arasında denizin onlara cömert davranması için dua eden balıkçılara varana dek her şey mevcut.

‘Zamana karşı yarış’: Gemi enkazlarında insanlığın geleceğine dair ipuçları var

Okyanus tabanında, bin yıllar öncesine dayanan zafer ve felaket öyküleri anlatan 3 milyonun üzerinde deniz aracı bulunduğu düşünülüyor. Araştırmacıları ve ücret ödeyen müşterilerini Titanik’e götüren OceanGate Expeditions, okyanuslardaki değişimlerin hayal değil gerçek olduklarını göstermek bağlamında gemi enkazının önemli bir rol oynayacağını öngörüyor. Şirketin başkanı Stockton Rush bu konuda “Okyanusların iklim değişikliğine verdiği tepki her şeyin belirleyicisi olacak. Bunu anlamamız gerekiyor” diyor.

Yükselen deniz seviyeleri, birçok dilin yok olmasına yol açıyor

ABD’nin Ontario eyaletindeki Queen’s Üniversitesi Strathy dil birimi direktörü Anastasia Riehl, “Pek çok küçük dil topluluğu, kasırgalara ve deniz seviyesinin yükselmesine karşı savunmasız adalarda ve kıyı şeritlerinde yaşam “sürüyor” diyor: Diğerleri ise yükselen sıcaklıkların geleneksel tarım ve balıkçılık uygulamalarını tehdit ederek göçe yol açtığı bölgelerde yaşıyor. Riehl şunları ekliyor: “İklim değişikliği vurduğunda, toplulukları daha fazla zarara uğratıyor. Bir çarpan etkisi var – tabuta çakılan son çivi misali.”

Büyük Atlantik Sargassum Kuşağı’nın sürünen tehdidi

Kahverengi bir deniz yosunu olan geniş sargassum tarlaları Atlantik’te yeşeriyor. Kongo, Amazon ve Mississippi‘de okyanusa azot ve fosfor salan yoğun soya tarımı gibi insan faaliyetleriyle beslenen sargassum patlaması, gezegendeki açık ara en büyük deniz yosunu patlaması. Büyük Atlantik Sargassum Kuşağı, uzaydan görülebilen, tüm okyanus boyunca bir deniz canavarı gibi, burnu Meksika Körfezi’nde, kuyruğu Kongo Nehri‘nin ağzında uzanıyor. Deniz yosununu ticari olarak uygun hale getirmek için çalışan Birleşik Krallık‘taki bir girişim olan Seaweed Generation‘ın başkanı Patricia Estridge, “Sanırım iklim değişikliği kaygım yerini sargassum kaygısına bıraktı” diyor.

Güney Doğu Asya mercanları kurtarmak için mücadele

Güneydoğu Asya’da denizel ve kıyısal ekosistemlerin sağlığı ciddi bir düşüşte, fakat araştırmacılar ve topluluklar gelecek nesillerin geleceğini garantilemek için güçlerini birleştiriyor. Hollandalı çevre koruma organizasyonu Coral Reef Care ile iş birliği yapan ve denizel restorasyonda çalışmak isteyenlere dalış kursları veren, Endonezya’nın Bali adasından Ketut Gina bu konuda, “İnsanları mercan resiflerimizi önemsemeye teşvik etmeliyiz. Birlikte geçmişteki yaklaşımdan uzaklaşabilir ve fark yaratacak işler yapabiliriz,” diyor.

Kaliforniya kıyısındaki muazzam yeni kabile doğal yaşam alanı

Chumash kabilesi, Kaliforniya’nın merkezindeki 251 kilometrelik kıyı şeridini, federal koruma altına alınması amacıyla bir denizel sığınak alanına dönüştürmek için onlarca yıldır mücadele veriyor. Koruma altına alınması durumunda bu bölge yalnızca su samurlarından su yosunu ormanlarına kadar deniz canlılarını korumakla kalmayacak, aynı zamanda Chumash geleneklerini de muhafaza edecek. Eğer başarıya ulaşırsa, ABD’nin ana karasında bir kabile tarafından teklif edilen ve yönetilen ilk sığınak olacak.

Gemiciliğin kirli sırrı: ‘Hava temizleyiciler’ havayı temizlerken denizi nasıl kirletiyor?

Gemicilik sektörünün iki seçeneği var: daha temiz fakat pahalı bir yakıta geçmek, ya da egzoz gazlarını arındırırken egzozdan gelen kimyasalları direkt olarak denize boşaltan bir “hava temizleyici” sistemi kullanmak. Hava temizleyiciler kirli ve çok ucuz sistemler. 2018 yılında 732 olan dünya çapındaki hava temizleyicili gemi sayısı, 2020 itibariyle 4 bin 300’ün üzerine çıkmıştı. Bu temizleyicileri monte etmenin maliyeti 1,5 milyon ila 5 milyon pound iken, nispeten temiz yakıta ton başına 250-400 pound ödeniyor. Temizleyici kendisini bir yıl içinde amorti ediyor. Bir Avrupa çevre örgütleri birliği olan Seas at Risk’ten Lucy Gillam “Bu, sektörde en ucuz ve en kirletici yakıtları yakmaya devam etmek için kullanılan bir yasal boşluk” diyor.

İlk büyük enerji geçişi: insanlık balina yağından nasıl vazgeçti?

Nesiller boyunca balinalar vazgeçilmez bir kaynaktı. Fakat yalnızca birkaç on yıl içinde küresel ekonominin yarısı yeniden yapılandı. İnsanlık tarihinde doğal kaynakların kullanımına dair bu kadar eksiksiz ve radikal bir dönüş oldukça nadir. Buna ek olarak insanlık balinalara karşı elinden geleni ardına koymadıysa da, çoğu balina nüfusu en azından kısmen yenilenmiş durumda.

Bu bağlamda ihtiyaç duyulan asıl şeyin insanların ilgi duymaları ve dahil olmaları olduğunu hatırlamak önemli. Endüstriyel balina avcılığının sonlanması çığır açan bir değişimdi, fakat geçmişe bakıldığında bu değişimin neredeyse birdenbire gerçekleştiğini görebiliriz.

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.