İklim KriziManşet

’50 yılda dünyada 25 milyar nükleer bomba gücünde iki trilyon ton sera gazı hapsoldu’

0

Yapılan son araştırmalar, sadece son 50 yılda Dünya sistemine 25 milyar nükleer bombanın enerjisini eklediğimizi gösteriyor.

18’nci yüzyıldan bu yana insanlar fosil yakıtları yeraltındaki güvenli depolarından çıkarıp elektrik veya güç makineleri üretmek için yakıyor. Bunun sonucunda kömür ,petrol ve gaz,  iki trilyon tondan fazla ısı tutucu karbondioksite ve diğer sera gazlarına dönüştü ve bunlar atmosfere eklendi.

Böylece gezegenin yüzeyindeki ortalama sıcaklık, sanayi öncesi döneme göre yaklaşık 1,2°C daha sıcak hale geldi.

Avustralyalı iklim araştırmacıları Andrew King ve Steven Sherwood, The Conversation‘da yayımladıkları makalede, 1971’den bu yana,  yaklaşık 50 yılda Dünya ekosistemine eklenen bu devasa enerjinin çoğunlukla okyanuslarda hapsedildiğini belirtti.

İklim krizi: Okyanus yüzey sıcaklıklarının rekor kırmasıyla aşırı hava olaylarında artış bekleniyor
deniz yüzeyi sıcaklığı

Bu deniz yüzeyi sıcaklık haritası, 30 Nisan 2023’teki uzun vadeli ortalamanın üstündeki veya altındaki sıcaklık anormalliklerini gösteriyor. Kaynak: NOAA

Buna göre, 1971’den 2020’ye kadar yapılan ölçümler, gezegenin kabaca 380 zettajoule fazladan ısıyı hapsettiğini ortaya koyuyor. Bir zettajoule (Zj), bir sekstilyon (10 üzeri 21) joule’a eşit. King ve Sherwood’un aktarımına göre II. Dünya Savaşı’nda Hiroşima’ya atılan atom bombası Little Boy’un  15 trilyon joule enerji ürettiği tahmin ediliyor.

Bu da insanlığın sera gazı emisyonlarının 2020’ye kadarki 50 yıllık dönemde yarattığı etkinin, Hiroşima nükleer bombasının yaydığı enerjinin yaklaşık 25 milyar katı olduğu anlamına geliyor.

Bugüne kadarki ekstra enerjinin neredeyse hepsinin (yaklaşık yüzde 90’ı) okyanuslara gittiğini ve özellikle de suyun en üst kısmında biriktiğini ifade eden King ve Sherwood,  “Su mükemmel bir ısı emicidir. Ancak mercanların ağarmasında ve deniz seviyesinin yükselmesindeki en büyük rol, okyanuslardaki ısınma”diyor.

“Günümüz koşullarında kendimizi insanların genişlemesine, çiftçilik yapmasına, şehirler inşa etmesine ve yaratmasına izin veren rahat iklim koşullarının dışına itme riskiyle karşı karşıyayız” diyen araştırmacılar, şu bilgileri veriyor:

“Endüstriyel uygarlığı mümkün kılan enerji yoğun yakıtlar, peşinde muazzam bir acı ile geliyor. Şimdi yaz, sonra öde. Şimdi fatura belli oldu.

Atmosferdeki karbondioksit miktarını şimdiden yaklaşık %50 artırdık ve önemli miktarlarda metan ve nitröz oksit de ekledik. Bu, yaşamı sürdüren sera etkisi dengemizi bozuyor.”

Bu kadar ısıyı okyanuslara taşımanın uzun zaman aldığına ve bir kez oraya vardığında yok olmadığına işaret eden King ve Sherwood, küresel ısınmayı tamamen tersine çevirmek mümkün olmasa da sıcaklıkların daha da yükselmesini durdurmak ve dengesizliği düzeltmek için CO2 seviyelerini endüstri öncesi seviye olan 280 pmm’e indirmenin önemine dikkat çekiyor:

‘Net sıfır yetmez, net negatif emisyon gerekir’

“Net sıfır sera gazı emisyonuna ulaşabilirsek, büyük olasılıkla daha fazla küresel ısınmayı durduracağız ve karbondioksit konsantrasyonları yavaş yavaş düşmeye başlayacak. Gerçekçi olarak, bu, ortadan kaldıramadığımız emisyonları telafi etmek için emisyonların hızlı, büyük ölçekli azaltılması ve karbon yakalamanın devreye alınması anlamına gelir.

Daha ileri gitmek ve gezegeni tekrar sanayi öncesi bir iklime doğru soğutmak için net negatif emisyonlar gerekir, bu da atmosferden herhangi bir kalıcı emisyondan daha fazla karbon çekmemiz gerektiği anlamına gelir.

Ne yazık ki, henüz orada değiliz. İnsan kaynaklı sera gazı emisyonları rekor seviyelere yakın . Ancak temiz enerji üretimi hızlanıyor . Bu yıl, elektrikten kaynaklanan emisyonların ilk kez düşmeye başladığı yıl olabilir.”

 

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.