Dokuz çevre örgütü ve Adana Tabip Odası‘nın, Türkiye’deki 37 kömürlü termik santralin kapatıması talebiyle Cumhurbaşkanlığı , Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı , Enerji Piyasaları Düzenleme Kurumu (EPDK) ve Çevre, Şehircilik ve İklim Krizi Bakanlığı‘na karşı açtığı dava bugün Ankara 11. İdare Mahkemesi‘nde görüldü.
Dava dilekçesinde, “Bilim insanları koronavirus salgınının sebebinin termik santraller, iklim değişikliği madencilik faaliyetleriyle ormanların kesilmesi gibi ekokırım faaliyetleri olduğunu belirlediler” açıklamasıyla pek çok çeşitli bilimsel argümana yer verildi.
Buna göre dilekçede,
kanıtlayan araştırmaların yanında termik santrallerin yarattığı sağlık sorunlarına ilişkin çalışmalara da yer verildi.
Davayı açan örgütler ise şöyle: Adana ÇETKO , Antakya Çevre Koruma Derneği , İskenderun Çevre Koruma Derneği , Adana Tabip Odası , Çan Çevre Derneği, EGEÇEP Derneği, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Ordu Çevre Derneği, Yeşil Artvin Derneği, Ziraat Mühendisleri Odası.
Duruşmada 20 şirketin avukatlarının yanında, Cumhurbaşkanı, EPDK, Çevre, Şehircilik ve İklim Krizi Bakanlığı ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın avukatları da hazır bulundu. Avukatlar, “Bu dava Cumhurbaşkanına açılamaz çünkü santralleri kapatma yetkisi yoktur” savunması ile Cumhurbaşkanı’nın davalı sıfatından ayrılmasını talep ederek, ‘husumet itirazı’nda bulundu.
Davacı örgütlerin avukatı İsmail Hakkı Atal bu savunmaya, “Cumhurbaşkanının daha dün Manisa‘daki 40 bin dönüm araziyi orman vasfından çıkarma yetkisi var da termik santralleri kapatma yetkisi mi yok? Eğer parlamenter rejim olsa bu savunma doğru olabilirdi fakat biliyoruz ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi‘nde başkanın sonsuz yetkisi var. Kaldı ki Anyasa‘nın 104. maddesine göre milli güvenliği sağlama görevi çatı bir görevdir” argümanlarıyla karşı çıktı.
Atal, “Dosyaya koyduğumuz bilimsel argümanlara cevap vermediler ve boş inkar yoluna gittiler. ‘Bu argümanlara aksi kanıt buldunuz ve dosyaya koydunuz mu’ sorusuna, ‘Bulamadık’ cevabını verdiler” dedi.
Atal davada, hukukçu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu‘nun hukuk literatürüne giren “Doğal kaynakların planlanması ve ülkenin bölünmez güvenliği” isimli çalışmasını da sunduğunu aktardı. Kaboğlu’nun 2020 tarihli bu çalışması şunları söylüyor:
“Türkiye kırsal, kentsel, kültürel bir çevresel bakışla bir bütündür. ‘Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” şeklindeki temel anayasa normu; yeryüzü parçası olarak ülkenin doğal, tarihsel, kültürel değerlerinin azaltılmasını, zedelenmesini ve yok edilmesini yasaklayan hüküm olarak anlaşılmalıdır. ‘Ülkenin bölünmezliğini korumak, devletin temel yükümlülüğüdür’ şeklindeki Anayasa’nın maddesindeki yükümlülük yalnızca siyasal değil; doğal ve ekolojik denge açısından da anlaşılmalıdır.”
Davada Atal; Cumhurbaşkanlığı, EPDK, ve Enerji Bakanlığı’na Paris İklim Antlaşması çerçevesinde termik santrallerle iligi bir plan ve program yapılıp yapılmadığının sorulmasını talep ettiklerini de söyledi.
Mahkeme, kararını bir ay sonra açıklayacak.
“Türkiye’deki hukuk sisteminde, çevre davalarında yüzde bir milyon haklı olsanız da kaybedebilirsiniz” diyen Atal, böyle bir karar çıkması ihtimaline karşı istinaf mahkemelerinin ardından Anayasa Mahkemesi ve sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne AİHM taşımaya da hazırlandıklarını, sürecin altyapısını oluşturduklarını belirtti.
Atal şunları söyledi:
“Dünyada birden klimatolojik, jeopolitik açıdan çok değişken bir dönem başladı, gıda krizi, açlık tehlikesi arttı. Bu yüzden ülkeler ani bir termik kapatma furyasına girebilirler. Bu yaşanırsa, biz de davayı kazanabiliriz.
Ama bu olmaz, duvara toslayacağımızı bile bile duvara varmadan önce ‘nasılsa bir şey olmaz’ diyenlere kalırsak, kaybedebiliriz.”
Türkiye’ye yeni bir santral yapılamayacağını ifade eden Atal, Paris İklim Antlaşması‘nı işaret etti. Kömür kullanımıyla yeni salgınların geleceğini, termik santrallerle kirlenen bölgelerde kanser oranının daha fazla olduğunu gösteren bilimsel delilleri hatırlatan Atal, “Yakın bir gelecekte bilim insanlarının tahminlerine göre yeni salgın hastalıklar gelecek. Zaten mecburen kapatacaklar, bizim amacımız, CEO’ların, şirket sahiplerinin de ölmesi beklenmeden, doğa daha fazla zehirlenmeden, on binlerce insan daha ölmeden kapatılması” dedi.
Dava dilekçesinde de yer alan araştırmalar, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin toplam yıllık ortalama sağlık maliyetinin 23 milyar 828 milyon TL olup , Yeniköy Kemerköy A.Ş.nin her iki termik santralden yıllık kazancı 200 milyon TL tutarında olduğu hesap edildiğinde bu iki santralin ülkeye ve halk sağlığına maliyetinin kendi kazancının 100 katı olduğunu ortaya koymuştu.
2002 yılından bu yana çalışan Sugözü termik santralinden
dolayı Yumurtalık‘ta kanser vakalarının beş yılda 12 kat arttığı Sağlık Bakanlığı verileriyle ortaya çıkmıştı.
Dava dilekçesinde ayrıca Türkiye’de TEİAŞ verilerine göre 2018 yılında yüzde 35 enerji arzı fazlasının bulunduğu, Cumhurbaşkanlığı ve Enerji Bakanlığı verilerine göre de yüzde 31 enerji arz fazlası bulunduğu bilgisine yer verilerek Türkiye’nin bu termik santraellere ihtiyacı olmadığı belirtildi.
Davada kapatılması istenen 37 kömürlü termik santral ise şunlar:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…