Geçen gün bir arkadaşımla muhabbet ediyorduk. Çok ihtiyacımız varmış. Neyimiz var neyimiz yok paylaştık, dertleştik.
Anlayamıyorum dedim. Nedir bu kadınların erkeklerin elinden, erkeklerin kadınların elinden çektiği? Neden bir insan, başka bir insana, bu kadar dar eder dünyayı, şu kısacık yaşamda? Bütün sorun başkasında mı? Neden, çoğu insan bu kadar ben merkezci? Bu kadar vurdum duymaz? Başkasının acısına nasıl bu kadar rahat bakılabiliyor? Yoksa büsbütün yitti mi bu empati, bu diğerkamlık?
Nedir bu hayvanların ve doğanın insanın elinden çektiği? İlksel insandan günümüze süregelen karşılıklı yardımlaşmaya ne oldu? Bu kadar mıydı beraberliğimiz? Gerçekten istiyor muyuz bu kadar yalnızlaşmayı? Yoksa teslim mi olduk bir haydut kapitalist kültüre? Ne olacak haysiyetimiz, onurumuz? Birileri, şirketlere karşı yaşam alanını savunuyor diye üzerine kurşunlar yağdırılırken biz seyir mi edeceğiz? Ya da ah edip ağlayacak mıyız konforlu evlerimizde?
Bu nasıl bir ekonomi, nasıl bir adalet? Herkes neden bu kadar tepkisiz ve isyansız? Bunca insan yalnızca durum tespiti yaparken, nereye gider bu öfkeler? Yoksa, o klavyelerden mi yayılıyor evrene tepkiler? Nasıl bu kadar macerasız bir hayat yaşayabiliyor insanlar? Bütün maceralar sanal alemde mi yaşanıyor? Nedir bu metaverse? Yoksa yaşayan son canlı kanlı insanlar biz mi olacağız? Kazancakis‘in Zorba‘sı, hayretler içinde kalmıştı ya hani, Basil’deki hayata geçmeyen entelektüelliğe? Bizim hayretimiz de yetişemediği ve anlam veremediğimiz yapay zeka dünyası gidişatı mı olacak? Ya da şu metaverse dünyasından bir sanal arsa da biz mi alsak, yatırım olur geleceğe diye kafamız mı karışacak? Varlık, biçim mi değiştiriyor? Sanal alemde varsan varsın yoksan yoksun durumunda mıyız? Onulmaz narsisizmimizi, böyle mi doyuracağız?
Niye bu kadar uyumsuzuz? Yoksa biz Fourierlerin, Mary Wollstonecraftların, William Godwinlerin, Mary Shelleylerin, Bakuninlerin, Kropotkinlerin, Marxların, Elisee Recluslerin, Andre Leo‘ların, Elizabeth Dmietriefflerin, Louise Michellerin, Emma Goldmanların, Thomas Hardylerin, Kazancakislerin, Henry David Thoreauların, Tolstoyların dünyasında mı kaldık?
Cevap arkadaşımdan geldi: “Evet Erol. Biz 19.yüzyıl insanıyız galiba.” Gerçekten de ne güzeldir şu 19.yüzyıl. Fikirler, filozoflar, mücadeleler, devrimler, ütopyalar ve düşler yüzyılı…
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…