2 Aralık 2014, Az sonra sabah olacak. Facebook‘ta YERLİ TOHUM TEMİZ SU ve GIDA HAREKETİ’nin sayfasındayım. Çevreci mucit Yılmaz Usta’nın videosu, mutlaka bakmalıyım. Zeki Usta elektrik teknisyeni ve makina da okumuş. Günışığından gaz elde ediyor.
Almanya Greenpeace’in son safhasına gelmiş olan bir projesini hatırlıyorum. Almanya Greenpeace şubesinin enerji kooperatifi ayni teknolojik yaklaşım ile ilk tesisi kurmus durumda. Teknoloji bilindigi gibi elektroliz ile hidrojen (dogal gaz) elde etmek.. Bu teknolojinin dünya icin çığır açan esprisi elektroliz değil, elektroliz biliniyor zaten. Bu teknoloji ile doğrudan kullanmadığınız ve çok pahalı pillerle ancak kısıtlı bir süre depolayabildiğiniz güneş yahut rüzgar enerjisini bir başka güç kaynağı olarak depolayabiliyorsunuz.
Bilindiği gibi fosil kafalıların yenilenebilir enerjiler konusundaki temel eleştirileri bu enerjilerin depolanamamasıdır. Bu nedenle medeniyetin gerektirdiği elektriği yeterince hazır tutamazsınız, derler. Başka bir deyimle “eee rüzgar esmez ise elektrik nereden gelecek” diye tembel tembel sırıtırlar. Biz ise soruyu onlara şöyle soralım: Rüzgar fazla eser ise yani ihtiyaçtan fazla elektrik üretirsek ne yapacağız? Cevabımız: Bu fazla elektrik ile elektroliz yoluyla hidrojen yani doğal gaz elde edeceğiz. Mevcut doğal gaz depo ve boru sistemine vereceğiz. Lazım olduğunda doğal gazdan kojenerasyon yoluyla tekrar elektrik elde edeceğiz. Zeki Usta bunu güneş paneli ile ve ev tipi olarak yapmış. Elde ettiği hidrojeni ise ısıtma amaçlı kulanıyor.
Almanya‘da Greenpeace tesisi rüzgar tribünü ile elde ettiği hidrojeni doğal gaz şebekesine bağlamış. Bundan elde ettiği gazı ısınma amaçlı olarak abonelerine satıyor. Wind=Rüzgar ve Gas=gaz, yani rüzgar gazı diyorlar adına . Ancak teknoloji yeni ve bu teknolojinin masrafı ve daha da gelişmesi için aboneler bilerek isteyerek biraz fazla ödüyorlar (aslında daha AR-GE aşaması da tam bitmiş değil galiba, zira gazı şebekeye de daha veremiyorlar, bunun yatırımı daha tamamlanmamış. Ancak eli kulağında, zira Grenpeace kooperasyon yapmak isteyen başka rüzgar santral işleticileri arıyor). Ocak ayında fiyatlar indirim var! Kontrat fiyatı yani aylık abonelik temel ücreti 14,90 Eurocent. Kullanılan gazın fiyatı halen kWsaat başına 6,65 Eurocent, Windgas aboneleri kWsaat başına 0,40 Eurocent fazla ödüyorlar. Evet bu bir teşvik tabii ama devlet parası filan değil, evet tüketici bilerek isteyerek çevreci teknolojiye parasıyla destek oluyor.
Almanya kurtulsun yahut enerjide dışa bağımlı olmasın kavramı bu fedakarlığı izah etmekte çok yetersiz kalıyor (malum bir ülkenin kurtulması için bayrak sallamak yeterlidir, ayrıca cepten harcamaya ne gerek). Tüketiciler bunu iklim değişikliğini frenlemeye katkı yapmak için yapıyorlar. Tüketiciler bunu dünya fosil yakıtlardan kurtulsun diye yapıyorlar, cepten katkı yapıyorlar
Yenilenebilir enerjileri depolamak için uygulanmaya yeni yeni başlanmış başka teknolojiler de var. Okuyunca „tüh be, bu kadar basitmiş, nasıl oldu da ben düşünemedim“ diyeceksiniz. Şimdilik bunları anlatmıyorum. Onun yerine konumuza dönelim, otonom enerji konusuna.
Otonom enerji üretiminin başlaması ve gelişmesi yurttaş inisyatifi gerektiriyor. Devletten beklemekle olmuyor. Ama özerk davranan yurttaş aynı zamanda devletten talep etmesi gereken şeyi de biliyor. Şu günlerde Almanya’dayım, dolayisiyle şöyle ifade etmeliyim: Burada seçmen hangi kiliseye (katolik ya da protestan) gidiyorsa ona göre oy vermiyor. Burada muhafazakar partiler var tabii ama seçmen oyunu kendi kilisesinden çıkan adaya verme gibi otomasyona uğramış değil. İkincisi burada da seçmen yahut yurttaş katılımcı demokrasi taraftarı. Bunun için çok basit bir adım atıyor, bizzat katılıyor. Katılmasında engel varsa „alanımı genişletin“ diye talep ediyor. Çoğu zaman da bunu parlamentodışı mücadele ile, bizzat alan kazanarak yapıyor.
Daha geçen hafta Türkiye’de idim, gene burada yani Türkiye’de nasıl oluyor? Katılımcı demokrasi istiyoruz, deniyor. Burada yolunu yordamını bulup devletten bağımsız atılımlar yapıldığını pek görmüyoruz. İsteriz deyince de TOMA filan görüyoruz. Bir de gerçekten takdir etmemiz gereken Zeki Usta gibi mucitlerimiz var. Bunların çalışmalarını duyunca çok seviniyoruz. Netice çıkmayınca da komplo teorileri yapıyoruz. Halbuki dünyada bu tür inovasyonların, icatların seri üretim safhasına geçememesinin sebebi sermaye yokluğudur. Beri yanda pek çok ülkede Venture Capıtal adı verilen yatırım şirketleri vardır, bu tür mucitlerle sermayedarlar bir araya gelir ve işin yürütülmesi filan da profeyonellere verilir.
Almanya’da devlet kömür ve nükleeri teşvik ediyor. Yenilenebilir enerjilerden daha fazla teşvik dağıtıyor bu alanda. Kapitalist devlet haliyle fıtratına göre davranıyor ve bu tavır sistem sorunu. Ama bu konu o noktada bitmiyor. Iklim değişikliğine karşı şahsen bir şeyler yapmak isteyen yurttaşlara gelecek yazımda koopratif dısında da yollar önereceğim.Ve eminim asıl siz okuyucular ve uzmanlar onlarca yol önereceksiniz.
Alper Öktem
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…